Neslihan Yeşilyurt: “‘Bahar’ insanlara umut oldu”
Episode’un 55. sayısında konuğumuz Bahar dizisinin oyuncuları, yönetmeni, senaristi ve yapımcısı oldu. Dizinin yönetmeni Neslihan Yeşilyurt ile de Bahar dosyamız kapsamında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Neslihan Yeşilyurt ile diziyi, dizinin yapım sürecini ve fenomen olan karakterlerini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz… İyi okumalar dileriz!
Neslihan Yeşilyurt: “Her şey tam olması gerektiği zamanda ve doğru kişilerle oldu”
Bahar, izleyenler dahil herkese çok iyi geldi. Proje nasıl başladı sizin için? Bahar’da sizi en çok etkileyen, projeyi kabul etmenizi sağlayan şeyler nelerdi?
Yapımcımız Asena Hanım’la uzun yıllardır tanışıyoruz ama bir türlü bir araya gelip çalışma şansımız olamamıştı. Bu defa harika bir zamanlamayla bana bu projeyi okuttu. Burada ilahi bir dokunuş olduğunu söylemek zorundayım. Her şey tam olması gerektiği zamanda ve doğru kişilerle oldu. Birinci faktör, yapım şirketi, sonra okuduğum senaryonun benim üzerimdeki pozitif etkisi…
Bahar, Kore yapımı bir dizinin uyarlaması. Siz daha önce de Sadakatsiz dizisinde uyarlama çalışmıştınız. Bahar, orijinalinden çok daha eğlenceli ve mizahi yönü kuvvetli, renkli bir dünyada ilerliyor. Uyarlarken bir yönetmen olarak nelere dikkat ettiniz? Sizi zorlayan kısımları oldu mu?
Uyarlama işlerin artıları da var eksileri de… Bu uzun bir konu fakat kısacası ben karakterlere bunlar kim, diye bakıyorum öncelikle. Tanıdığım birileri mi, hangi sosyal statüden, benden neler var içinde, ben bu duyguyu, bu hikâyeyi nasıl bir dünyanın içine entegre etmeliyim, nerede yaşanıyor tüm bunlar? Mutlaka gerçekliğe dayandırmaya gayret ediyorum. Dramaturjisini de güçlendirecek biçimde dünyasını kurmaya gayret ediyorum. Örneğin bu ev orijinalde böyle düşünülmemiş ama ben eskiden alınmış ve içine yenilik anlamında da çok fazla dokunulmamış bir ev seçtim. Bu hem Timur ve Nevra’nın varlıklı ama cimriliklerinin altını besliyor, hem de ev bir şekilde konuşuyor. Ahşap döşemelerden gelen sesler vs. 🙂
Bahar karakterini sanki Demet Evgar’dan başka bir oyuncu onun kadar iyi performe edemezmiş gibi hissediyoruz izlerken. Mehmet Yılmaz Ak, Buğra Gülsoy, Hatice Aslan, Ecem Özkaya, Füsun Demirel… Tüm cast çok başarılı. Oyuncu kadrosunu nasıl oluşturdunuz, ne kadar sürdü, aklınızda zaten belirli isimler var mıydı belirli karakterler için?
Ben projeyi aldığımda Mehmet ve Demet belliydi. Sonraki tüm cast seçimleri de uzun arayışlar sonucu bulundu. Orada da inandırıcılık benim için en önemli kısımdı. Hem Demet’in çocukları hem gençlik halleri. Ama oldu, sonuç mükemmel…
Ben hiçbir oyuncunun yerine bir başkası nasıl olurdu diye düşünmedim. Sadece Demet’in Bahar’ı, Mehmet’in Timur’u, Buğra’nın Evren’i… Onlarla ruh buldu bu karakterler… İyi ki öyle oldu.
Senarist ve yönetmenin uyumlu çalıştığı dizilerden biri diye düşünüyoruz Bahar’ı. Sanki siz de sette oyunculara doğaçlama için alan açıyorsunuz. Doğru mu hissediyoruz?
Tabii ki alan açıyorum ama kontrolü bırakmadan.
Neslihan Yeşilyurt: “[Bahar] sektörde bir şeyleri değiştirir mi bilemem ama seyirci artık eski seyirci değil, buna eminim”
İlk bölüm ve ikinci bölüm reytingleri geldiğinde neler hissettiniz? Özellikle ikinci bölümdeki yükselişi bekliyor muydunuz?
Ben reyting meselesini bilemiyorum, yönetmenin bileceği bir şey de değil açıkçası. O yapımcıların işi ama bu artışı tabii ki beklemiyordum. Şükürler olsun ki sonuçlar herkesi çok mutlu etti.
Bahar’ın başarısını, izleyiciden aldığı yorumları yönetmen olarak nasıl yorumluyorsunuz? Bu deneyim sonraki proje tercihlerinize ya da projeleri oluştururken nasıl etki edecek?
Ben çekeceğim dizi veya filmin senaryosuyla ilgilenirim, beni heyecanlandırmasını beklerim. Yani buradaki başarı veya tam tersi başarısızlık (reytingle doğru orantılıysa eğer) beni bir sonraki iş için herhangi bir şekilde koşullandıramaz. Ona izin veremem. Burada çok fazla parametre var; kanal, o dönem seyircinin ilgisi, diğer rakip işler vb. Ben onları düşünerek iş çekemem…
Birkaç yıldır, TV dizilerindeki ağırlık biraz daha sorunlu aileler, sorunlu karakterler, ağır dramlardan oluşuyordu. Dünya ve ülkenin sorunları da ağırlaştı bu dönemde. İzleyicilerin biraz nefes almaya ihtiyacı vardı ama sanki fark edilmiyordu. Bahar’ın başarısı, sektörün de izleyicinin beklentisini daha net anlamasını sağladı sanki. Bahar, TV dizileri açısından bir şeyleri değiştirebilir mi sizce?
Uzun zamandır güçlü kadın karakterler göremiyorduk. Burada seyirci de Bahar’la beraber bir uyanış ve aslında bir tür katarsis yaşıyor. İnsanlara umut oldu, “Ben de yapabilirim, aynı ben,” dedirtti. Sektörde bir şeyleri değiştirir mi bilemem ama seyirci artık eski seyirci değil, buna eminim. Sektöre etkisini beraber göreceğiz ama ben şunun sağlamasını tekrar yapmış oldum; çabasız, sade ve dürüst ilişki seyircide karşılık buluyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de Bahar’ın cümleleri eşlik etti kadınlara. Bahar’ın kızına yazdığı mektup çok paylaşıldı, alanlarda “Tümörler kapatılsın” pankartları bile vardı. Bunları görmek neler hissettiriyor size?
O gün senaristimiz Ayça’yla yazıştık, birbirimize pankartları gönderdik ve ağladık. Setteydik, meydanlarda olamadık ama oradaymışız zaten… Bu ekilen tohum, taşların arasından bile kendine yol bulup büyüyen, yeşeren bir çiçek gibi duygulandırdı bizi… O güne dair duygumu anlatacak bir cümleyi Virginia Wolf’tan alıntılayarak söylemek isterim. Bütün o meydanlardaki kadınlar ve kendim için… “Çok yaşlı bir meşe ağacının içinde yolunu kemiren kurtçuklar gibiyiz.”
Neslihan Yeşilyurt ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 55. sayısında yayımlanmıştır.