Röportaj: Ömer Dizisinden Çağla Naz Kargı
Sezonun en popüler işlerinden Ömer’de Emine karakterini canlandıran, benim de oldukça beğendiğim genç oyuncu Çağla Naz Kargı ile Ömer dizisi, Emine karakteri, oyunculuk kariyeri ve idealleri üzerine söyleştik. Keyifli okumalar…
Hakkınızda okuduğuma göre daha önce reklamlarda yer almışsınız fakat dizi/film oyunculuğu serüveniniz Bizim Hikaye filmiyle başlamış. Nasıl gelişti bu süreç? Hep oyuncu olmak mı istiyordunuz?
Oyunculuğa çok çok küçük yaşlarda ailem sayesinde bir şekilde atıldım, ilk reklamımı üç yaşındayken çekmişim hatta… Hep reklam filmleriyle devam ederken ilk projem Bizim Hikaye (sinema filmi) ile işler ciddiye bindi, ben artık yavaş yavaş kendi fikirlerimi oluşturmaya başladım ki çok küçüktüm.
Muhteşem Yüzyıl Kösem, ilk dizi projemdi. Oradaki kadro, oluşturulan muhteşem görsellik çok ilgimi çekmişti. Çeşitli projelerden sonra henüz ortaokuldayken girdiğim Adı Efsane ekibini tanımamla tam olarak oyuncu olmak istediğimi anladım…
Orada tanıştığım oyuncu abilerimi, arkadaşlarımı izlemek oyunculuğa iştahımı kabarttı ve kariyerime resmen ışık oldular diyebilirim. Özetle yolculuğum böyle başladı.
Sanıyorum lise eğitiminize güzel sanatlarda devam ediyorsunuz. Oyunculuk eğitiminize devam edecek misiniz? Bu konuda hedefleriniz neler?
Küçüklüğümden beri hep setlerde yoğrulmuştum ve bunu meslek olarak istiyorsam eğitimini de almam gerektiğini düşündüm. Şu an lise son sınıftayım, Güzel Sanatlar Tiyatro okuyorum. Üniversitede de konservatuvardan devam etmek istiyorum. Herhangi bir konuda başarılı olmak istiyorsam bunun ceplerimi doldurarak ilerlemekten, çalışmaktan geçeceğine inanıyorum.
Son sezonun en çok konuşulan işlerinden Ömer hakkında ayrıca konuşmak istiyorum ama öncelikle Ömer’in uyarlama olması üzerine konuşalım. Uyarlama projelerde ilk eleştiriler daha sert olabiliyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Uyarlama projeler, izleyici olarak bakmak gerekirse bence daha ilgi çekici oluyor, kim nasıl uyarlamış, nasıl yorumlamış, bende merak uyandırıyor. Mesela Shtisel’i izlediğimde uyarlamasını izleyecek ve oynayacak olmak Ömer’e karşı heyecanımı daha çok artırmıştı.
Ömer, uyarlama olması dışında konusu itibarıyla da sert eleştirilere çok açık bir proje. Kendi karakterim bazında da dizinin genel akışı konusunda da ilk başta çok fazla sert, kötü eleştiri okudum, elbette her türlü eleştiriye açık biriyim.
Fakat uyarlama olan, birbirinden iyi ya da kötü yüzlerce iş var. Bence uyarlama oluşuna değil, ortaya çıkarılan işe bakılmalı.
Ömer dizisinde Emine karakterine hayat veriyorsunuz. Performansınız oldukça beğeniliyor, tebrik ediyorum öncelikle. Projeye nasıl dahil oldunuz? Senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?
Çok teşekkür ederim. Emine için audition geldiğinde henüz kadroyu duymamıştım. İlk Selahattin ağabeyi öğrendim, havalara uçtum. Cem Hoca’yla görüştükten, tanıştıktan sonra Merve ablayı öğrendim ve dedim ki, Çağla ne yap ne et, bu işi al. (Gülüyor)
Senaryoyu okuduğumdaki heyecanımı tarif edemem, her şey gözümde canlanıyordu. Orijinali Shtisel’i de izleyince buranın kariyerim açısından beni ne kadar ileri taşıyabileceğini hissettim, daha sonra enerjilerimiz tuttu, her şey yolunda gitti ve başladık. Şu an tekrar tekrar böyle bir kadroda yer aldığım için hep iyi ki diyorum, onları çok seviyorum.
Emine, ergenliğin zorluklarının yanında ailesiyle ilgili de pek çok sıkıntının göbeğinde. Annesiyle zaman zaman karşı karşıya gelse de aslında birbirlerinin de en büyük destekçisi. Emine’yi tanıdıkça neler hissediyorsunuz?
Emine yaşıtlarına göre çok erken büyümüş, büyümek zorunda kalmış bir genç kız. Sorumsuz, ilgisiz, sevgisiz, kötü bir baba; onun yüzünden annesiyle yaşadığı fikir ayrılıkları, ekonomik durumları yüzünden yeri geldiğinde aç kalmaları, bir yandan kardeşleri…
Dolayısıyla çokça sorumluluk edinmiş kendine ve yaşı dolayısıyla hâlâ bir ergen, her şeye doğru tarafından bakamayabiliyor. Bu çelişkiyi en çok annesine verdiği tepkilere yansıtıyor. Annesiyle bir noktada birbirlerinin en yakın arkadaşı, o yüzden günün sonunda ikisi de birbirini bir şekilde anlamayı başarıyor ve bence bu çok tatlı…
Emine, dizinin ilk bölümlerinde çok daha suskun, korkak, içe kapanık bir kızdı. İçinde bir sürü çatışma yaşıyordu ama bunu zaman geçtikçe tanıştığı kişilerle birlikte aştığını düşünüyorum. Onunla yeri geldiğinde aynı duyguları yaşıyorum, çok fazla ortak noktamız var. Gün geçtikte büyüyüşünü, olgunlaşmasını görmek, Emine’nin yolunu izlemek çok hoşuma gidiyor.
Merve Dizdar’la anne-kızı canlandırıyor ve birçok başarılı oyuncuyla birlikte çalışıyorsunuz. Set ortamınızı merak ediyorum açıkçası.
Hep söylüyorum, ne mutlu bana, böylesine güzel bir kadroda yer alıyorum. En küçüğümüzden en büyüğümüze herkesin kalbi tertemiz. Bugüne kadar bana en çok şey katan setlerden biri Ömer oldu diyebilirim.
İleride tek tek “çalışmak isterim” diyeceğim oyuncuların hepsiyle aynı projede olmak ne kadar mutluluk verici, anlatamam. Özellikle Merve ablayla enerjilerimiz çok uyuştu, bana hem arkadaş hem de gerçekten çok iyi bir yol gösterici oldu, çok şanslıyım onun gibi birini tanıdığıma. Sette sahneleri izlediğimde bile bir sürü şey gözlemlediğimi, öğrendiğimi fark ediyorum. Bu bence çok büyük bir şans.
Sette çok profesyonel bir ortam var, herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. Enerjiler ve herkesin sıcaklığı ekrana elbette güzel şekilde yansıyor diye düşünüyorum.
Dizide Emine’nin bir de Yaman’ı var. Dizi ilerledikçe bazı sorunlar çıksa da ilişkileri ilerliyor gibi görünüyor. Ailelerinin ilişkilerine yaklaşımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaman’ı Haktan Zavlak canlandırıyor. Haktan Zavlak’la çalışmak nasıl?
Emine’nin Yaman’ı tanımasıyla huzurlu, güvende ve mutlu hissettiği bir alan oluştu. Onunlayken bir şeyler yanlış gibi gözükse de Yaman’a güveniyor ve sevgiden de öte masum, farklı bir bağları oluştuğunu düşünüyorum.
Birlikteyken her şeyi aşabileceklerine inanıyorlar, beraberlikleri için ellerinden geleni yapıyorlar. Aileleri belki haklı sebeplerden dolayı karşı çıkıyorlar, onlar açısından yasak bir şeymiş gibi gözükmesi normal. Fakat art niyet olmadan tamamen saf, masum bir sevgi bence Emine ve Yaman’ınki.
Haktan zaten çok önce yer aldığım Bir Aile Hikayesi’nde ilk partnerim olmuştu. O zamandan bu zamana hep iletişim içindeydik, onunla tekrar oynamak çok keyifli. Haktan hem çok iyi bir iş arkadaşı hem de çok iyi bir dost. Setteki enerjimiz de arkadaşlığımızdan ötürü hep yüksek oluyor ve bence bu, ekrana da yansıyor.
İleride birlikte çalışmak istediğiniz yönetmen veya canlandırmak istediğiniz spesifik bir karakter var mı?
İleride Nuri Bilge Ceylan, Emin Alper gibi usta yönetmenlerle çalışmayı çok isterim. Oynamak istediğim spesifik bir karakter yok, her karakteri oynarım. Ana akım dışında filmlerde yer almayı daha çok seviyorum sanırım, örneğin rol aldığım Cici gibi sinematografisi yüksek filmlerde oynamayı, festival filmlerinde yer almayı, global bir oyuncu olmayı çok isterim.
Tiyatroyla ilgili misiniz, bir tiyatro oyununda görecek miyiz sizi?
Tiyatroyla son birkaç seneye kadar içli dışlı değildim, biraz çevremdeki insanlar, biraz okulum sayesinde gittikçe içine girdim ve çok sevdim. Her tiyatroya gittiğimde büyük bir hayranlıkla izliyorum, orada çok büyük emek, inanılmaz hisler var. Mutlaka hedeflerim arasında. Umuyorum… Sahnede olmayı, o alkışları almayı çok isterim.
Genç yaşta bu mesleğe başladığınızı göz önünde bulundurduğumuzda ideallerinizin değiştiğini düşünüyor musunuz?
Küçüklüğümden beri oyunculuk dışında bir meslek düşünmedim. O yüzden her zaman hedeflerim daha iyisini oynamak, daha da iyisini yapmak, kendimi her zaman daha da geliştirmek oldu. Zaman geçtikçe değişen şey fikirlerim, ideallerim değil, daha kalıcı, daha iyi olabilmek için seçeceğim yollar oldu.
Bu röportaj, Episode’un 51. sayısında yayımlanmıştır.