Röportaj | Tim Blake Nelson & Jean Smart
HBO yapımı “Watchmen” yayınlandığı günden beri çok konuşuluyor, izleyicilerden farklı yorumlar alıyor.
Dizide Looking Glass’ı canlandıran Tim Blake Nelson ve FBI ajanı Laurie Blake’i canlandıran Jean Smart ile konuştuk.
Tim, Tulsalısınız. Sizin için dizinin çekiciliğini artıran şeylerden biri miydi?
TBN: Bunun üçüncü etken olduğunu söyleyebilirim. İlk ve en önemli etken, Damon Lindelof’tu, sonra da Damon Lindelof’un Watchmen’i yapması, sonra da karakter. Yani evet, karakter üçüncü etken olur ve dördüncünün de Tulsa olacağını sanıyorum.
JS: Şehrin anahtarlarını falan aldınız mı?
TBN: Hava atmayacağım. Tulsa benden hoşlanıyor.
JS: Bahse girerim hoşlanıyorlardır.
Tulsa dışında kaç kişinin geçmiş ve katliam hakkında bilgi sahibi olduğunu düşünüyorsunuz?
TBN: Yüzüncü yıldönümü geliyor, sıradışı bir şey ve bence insanlar dizinin bir sonucu olarak öğrenecekler. Yapılmakta olan bir belgesel var, biliyorum ve kent de yüzüncü yıla yaklaşırken bu konuda geçmişiyle yüzleşme kavramını benimsiyor.
Sonuç itibarıyla bu dizi, en kötüsü değilse bile Amerika tarihinin en kötü ırkçı katliamlarından biri olan bu olayın gerçeğini insanlara gösterecek bence.
JS: Gerçekten bunun daha iyi bilinmemesine şaşırdım. Bu daha büyük bir şehirde olsaydı, bilmiyorum, kıyıların birinde ya da başka bir yerde…
TBN: Tabii. Montgomery’deki Eşit Adalet Girişimi Müzesi’ndeki Bryan Stevenson gibi… Amerika’da linçlerin gerçekleştiği yerlerdeki tabelalar var ve bu olayların gerçekleştiği toplulukların üyeleri tarafından bunların alınması gerekiyor. Onları bu topluluklarda asmışlarsa bunu yapmak için cesaretlendirilmişlerdir. Ve çoğu müzede kalıyor.
JS: Gerçekten mi?
TBN: Evet çünkü insanlar bununla yüzleşmek istemiyor. Ve sonra, kuzeydoğudaki İç Savaş’a ait anıtlarımızın birçoğunun tamamen yoksun olduğu gerçeğinin korkunç ironisini görüyorsunuz.
Harika bir Robert Lowell şiiri var, Ölü Birlik İçin, bu konudan bahsediyor. Ama sonra güneye gidiyorsun -en azından yakın bir zaman önce bu anıtların kaldırılması hareketi başlayana kadar- ve iç savaş konfederasyon anıtlarıyla güzelce ilgilenildiğini görüyorsun. Yani ilginç bir uyumsuzluk var.
Heykellerin kaldırılmasına karşıyım çünkü heykelleri yerinde bırakıp onları tabelalarla aydınlatabileceğinizi ya da bir modern sanatçının karşı fikri anlatan bir anıt yapmasını sağlayabileceğinizi ve böylece tarihi görmezden gelmemiş olacağınızı düşünüyorum.
Looking Glass ve Laurie Blake ile ilgili, kim oldukları ve Watchmen’de ne anlam taşıdıklarını konuşabilir miyiz?
JS: Adı aslında Laurie Juspeczyk olan Laurie Blake, şimdi bir FBI ajanı ve yasadışı kanun infazcılarını avlıyor, maskelileri. Eskiden o da onlardan biriydi, bu yüzden durum biraz karmaşıklaşıyor ve ailesi de bu maskelilerden… Çocukluğundan ve ailesinden gelen çok fazla olumsuz duygusu var.
Çeşitli nedenlerden kendini FBI’da buluyor ve artık sadece saçma değil, tehlikeli de olduklarını düşündüğü infazcıları tutukluyor. Aynı zamanda, sanki gerçekten çok genç olduğu zamanı, Dr. Manhattan’la tanıştığı ve ona âşık olduğu, çok ünlü olduğu zamanları çok özlüyor çünkü hepsi heyecan vericiydi. Ama Dr. Manhattan’la geçen zamanını geride bırakamadı ve bu onun hayatının çok acı verici bir dönemiydi.
TBN: Kayıtlara geçsin istiyorum, Laurie Blake’in güzel, karmaşık, akıllı, bozuk bir karakter olduğunu, bu rolü oynayacak bir aktris bulmanın gerçekten zor olduğunu ve Jean Smart ile hedefi vurduğunu söylemek istiyorum.
JS: Sen dünyadaki en tatlı şeysin. Basın temsilcim olmak ister misin?
TBN: Daha iyisini yapabileceğini düşünüyorum.
JS: Çok naziksin. Ben de senin için aynı şekilde hissediyorum.
TBN: Güzel olduğumu mu?
JS: Çok sevimlisin, olağanüstü bir oyuncusun ve tanıdığım en zeki insansın. Birlikte çalışmak çok eğlenceliydi.
TBN: Damon Lindelof’un zihninde Looking Glass, tamamen yansıtıcı bir maske takan ve Tulsa polis departmanı şüphelileri hakkındaki gerçeği belirlemek için bu maskenin tehdit ediciliğini ve gizemini kullanan bir karakter. Yasallaştırılmış bir infazcı, ki bu da bu paralel evrendeki polislere denk gelen şey.
Sorgu sahnelerinde Looking Glass görsel olarak muhteşem görünüyor ama aynı zamanda izleyici açısıdından izlemesi zor sahneler, çünkü şiddet içermemelerine rağmen polis vahşeti ve işkence diye bağırıyorlar. Oynamak nasıldı?
TBN: Bir oyuncu olarak benim için güçlendiriciydi. Bu yüzden o sette yaptığım gibi bir sahnede hiç bu kadar fazla durum yaşamamıştım bu karakteri oynarken, maskeyle. Beni neredeyse korkutan bir şekilde güçlendiriyordu.
Ve aynı şekilde, bir aktör olarak hayatımdaki gerçekten harika bir anda, Jean’in ve o alandaki karakterinin her şeyi değiştirmesi ve o hızlı gerçekleşen statü düşüşü, bir aktör olarak deneyimlemesi gerçekten ilginç bir şeydi.
Tim, karakteriniz dizideki gösterişli maskelerden birini takıyor.
TBN: Dizi, sadece karakterlerin gerçek fiziksel maskelerin arkasına gizlendiğinde nasıl olduklarını değil, maskeleri nasıl kullandığımızı da -ne giyip giymeyeceğimizi- inceliyor.
Gazoz aldığımız birine nasıl davrandığımızı inceliyorum, yerel bir dükkânda ve korkunç bir sabah geçirmiş olsak da onlara dostça bir yüz sunuyoruz. Sonra kendi isteklerine göre maskelerinin arkasında kalan ve gerçeği gizleyen liderleri seçiyoruz. Yani bu en küçük seviyede de en büyük seviyede de gerçekleşiyor. İnsanlar güce sahip olmak için maskeler takıyor.