Röportaj: Tozluyaka, Yasak Elma ve Ömer Dizilerinden Haktan Zavlak
Tozluyaka, Yasak Elma ve en son rol aldığı Ömer dizilerinden tanıdığımız Haktan Zavlak ile oyunculuk serüvenini, yer aldığı projeler ve başrolünde olduğu, 12 Ocak’ta vizyona girecek 3391 Km. filmi üzerine söyleştik.
Birkaç reklam filminde yer aldıktan sonra dizi oyunculuğuyla devam etmişsiniz. Bu sürecin nasıl geliştiğini sormakla başlayayım. Oyunculuk hep hayaliniz miydi?
Hayır, aslında oyunculuk çok ani gelişti benim için. Planlarım arasında olmayan bir sektördü ve kendimi bir anda içinde buldum. Bahsettiğiniz gibi birkaç reklam sonrasında ilk dizi projemle set atmosferini deneyimledim ve başka bir meslek düşünemedim.
Son rol aldığınız dizi Ömer hakkında konuşmak istiyorum. Dizide ailesiyle problemler yaşayan, bir yandan da aşkıyla cebelleşen Yaman’ı canlandırıyorsunuz. Diğer karakterlerinizden nasıl ayrılıyor Yaman?
Yaman’ı, içinde yaşadığı karanlık dünyanın ve genç yaşta verdiği hayat mücadelesinin onu olgunlaştırmasıyla birlikte ayrı bir yere koymaya çalıştım. İçindeki öfkenin ilacını Emine ile bulup hayata dönmesi, intikamını aşkla dizginlemesi Yaman’ın karakterinin gelişmesini sağladı.
Sürekli başına gelen olaylar ve bu mücadelede hem kendiyle hem çevresiyle yaşadığı çatışmalar Yaman’ı ayrı bir yere koymamızı sağlıyor.
Ömer’de Emine karakterine hayat veren Çağla Naz Kargı ile birlikte çalıştınız. Nasıldı bu deneyim? Yaman’ın Emine’yle olan ilişkisinin doğasını sizin yorumlamanızı istesem ne söylerdiniz?
İlk işimde de Çağla ile çalışmıştık ve benim birçok ilk heyecanıma ortak olmuştu. Onunla tekrar bir arada olmak ve böylesine muhteşem bir kadroyla çalışmak çok keyif verici. Aramızdaki doğallığın geçmişten geldiğini düşünüyorum.
Bu sefer bambaşka bir hikâyeyle seyirci karşısındayız ve ilk günden beri bunun mutluluğunu yaşıyorum.
Yakında 3391 Km. adlı filminiz çıkacak. Film aslında uzak mesafe aşkı yaşayan iki gencin hikâyesini konu eden bir Wattpad kitabına dayanıyor. Nasıl gelişti bu süreç? Çekimler nasıl geçti, çıkan işten memnun musunuz?
Süreç, sosyal medyada bu işi görmemle başladı. Beni bir karaktere benzettiklerini görerek merak ettim ve kitabı okudum. Okuduktan sonra karaktere ve işe bayıldım. Görüşmeler sonrasında süreç başladı ve sete girdik.
Ekip, yönetmen, partnerim, yapım ve kitabın yazarı sevgili Beyza derken bütün çekim sürecini harika insanlarla geçirdim. Çok güzel bir iş olacağını düşünüyorum.
Aslında ana akım dizi oyunculuğundan sonra ilk film tecrübeniz 3391 Km. Bu noktada sizin için özel bir yerde duruyordur eminim. Senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?
Aslında ilk film tecrübem değil ancak ilk başrol filmim olduğu için bambaşka bir bakış açısıyla projeye kendimi verdim.
İlk okuduğumda lise yıllarımdaki aşkın o tatlı ve masum halini hatırladığım anlara gittim ve uzak mesafe ilişkisi yaşamamama rağmen karakterle çok benzer yönlerimin olduğunu görerek büyük bir empati duydum.
Böyle bir ilişki yaşamamış olmamın beni farklı bir oyunculuk deneyimiyle karşılaştıracağını bildiğim için bu projeyi çok istedim.
Filmde Derya Pınar Ak’la beraber rol aldınız, sanıyorum çok da tatlı bir arkadaşlık ilişkiniz var. Onunla partner olmak nasıldı?
İkimizin de beyazperdede ilk başrolüydü. Başta heyecan olmak üzere birçok duyguyu paylaştık ve birbirimize kolay uyum sağladık. Bütün süreç boyunca onunla birlikte rol almak çok keyifliydi.
Bunların yanı sıra Semih’in gençliğine hayat verdiğiniz Yeşilçam ve Erim karakteriyle dahil olduğunuz Yasak Elma var. Hepsi için ayrı ayrı tebrik ediyorum sizi. Birçok deneyimli oyuncuyla birlikte çalıştığınız bu projelerden en çok tecrübe kazandığınız seti merak ediyorum.
En çok diye bir cevap veremem. Her projemde bana çok şey öğreten yönetmen ve oyuncu arkadaşlarım oldu. Ancak Tozluyaka’da Çağrı karakteriyle bütünleştiğim için doğaçlama alanında bana çok şey kattığına inanıyorum.
Çünkü oynadığım birçok sahnede sevgili Semih Bağcı bana çok güzel bir özgürlük alanı yarattı ve bu, gelişimime çok destek oldu.
Ben de Tozluyaka’yı sizden dinlemek istiyorum aslında. Şimdilerde yer aldığınız dizileri de göz önünde bulundurduğumuzda bir gençlik dizisinde yaşınıza daha yakın oyuncularla yer almanın farkları nelerdi?
Hepimiz akran olduğumuz için set süreci çok keyifli geçiyordu. Çok eğleniyorduk. Ancak şu anda birlikte yer aldığım usta oyunculardan öğrendiklerim ve sevgili yönetmenlerimizin bana kattıklarının keyfini asla kıyaslayamam.
İkisinin yeri benim için apayrı ve güzel.
Anladığım kadarıyla sizi Tozluyaka’dan itibaren takip eden oldukça sadık bir hayran kitleniz var. Bu durumu öngörmüş müydünüz? Bunca seveninizin olmasının avantaj ve dezavantajlarını yaşıyor musunuz?
Birçok röportajımda bahsettiğim üzere, böylesine bir kitleye sahip olmak aklımın ucundan geçmiyordu. Bu kadar güzel bir ilginin tabii ki çok avantajı var ancak yeri geldiğinde özel hayatım için sakıncalı olan durumları yaşatabiliyor bana.
Şimdiye kadar canlandırdığınız karakterlerden kendinize en yakın bulduğunuz, onunla arkadaş olurdum dediğiniz bir karakter var mı?
Oynadığım karakterlerin her birinde benden izler bulmak mümkün. Her ne kadar kendimle ortak noktalar bulsam da hepsi gerçek hayatta bana uzak olan karakterler. Hiçbiriyle arkadaş olmazdım.
Ancak belki Ege’nin oyun tutkusu sayesinde arkadaş olabilirdik.
Oyunculuk ideallerinizi merak ediyorum. Sizce önünüzde nasıl bir yol duruyor? İleride gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?
Hayal bana çok uzak bir kavram. Ulaşamayacağım bir noktayı düşünerek kendimi demotive etmeyi
sevmiyorum. Bunun yerine çok çalışarak nereye gideceğimi hedeflemek ve planlamak bana daha doğru geliyor.
Şu an hedefim, olabildiğince çok karakter deneyimleyip güzel işlere imza atmak.
Bu röportaj, Episode’un 52. sayısında yayımlanmıştır.