Özel Röportaj: Timur Savcı & Burak Sağyaşar
Türkiye’nin en önemli yapımcılarından TIMS&B Productions sezona çok hızlı başladı. Yeni dizileri Siyah Kalp seyircilerin sevgisini kazanırken Teşkilat 5. sezonuyla zirvedeki yerini koruyor. Timur Savcı ve Burak Sağyaşar ile MIPCOM’da dünyaya tanıtılacak Siyah Kalp‘i, imza attıkları dizilerin dünyadaki başarısını, merakla beklenen Old Money ve İstanbul Ansiklopedisi projelerini konuştuk. Çağatay Ulusoy’un başrolünde olacağı Eşref Rüya projesi de röportajın sürprizlerinden oldu.
TIMS&B yeni sezona hızlı başladı. Yeni dizileriniz Siyah Kalp ve Karadut yayınlandı, Teşkilat da yeni sezonuyla ekranlarda. Siyah Kalp ve Karadut’un tasarım süreçlerini dinlemek isteriz sizden.
Timur Savcı: TIMS&B olarak, “şehirli ve modern bir kadın dizisi” diye kodladığımız bir iş yapma fikrimiz vardı. Bir süredir Fazilet Hanım ve Kızları, Adını Feriha Koydum ve Zalim İstanbul gibi dizilerin yazarı Sırma Yanık ile proje geliştiriyorduk. Bize Karadut’un genel fikrinden bahsedince çok beğendik. “Karadutun lekesini ancak kendi yaprağı temizler…” mottosu bize aradığımız kentli kadın hikâyesini yapmak için ilham verdi ve Karadut’u hayata geçirmeye karar verdik.
Siyah Kalp dizisini de kıymetli yazarımız, yıllardır yol arkadaşımız sevgili Yıldız Tunç ile Aldatmak dizimizin son bölümleri yayınlanırken konuşmaya başlamıştık zaten. Temelinde aile içi güç savaşlarının olduğu bir dizinin seyircide karşılık bulacağına inanıyorduk. Yıldız Hanım şahane bir fikirle geldi: “Dizide Siyah ve Beyaz Kalpleri olan karakterlerin çatışmalarını anlatalım.” Bu fikir hoşumuza gitti ve çalışmalara başladık.
Timur Savcı: Seyirci açısından da olumlu buluyorum yazın dizilere ara vermeyi çünkü seyirci, dizilerini özlemeli, yeni işleri merak etmeli diye düşünüyorum.
Siyah Kalp’in de Karadut’un da güçlü ve başarılı oyunculardan oluşan geniş kadroları var. İki dizi de hikâyeleri ve oyuncularıyla Türkiye’de seyirciyle bağ kurmayı başardı. Oyuncu kadrolarıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Burak Sağyaşar: Her iki dizide de gerçekten çok özel kadrolarla çalışıyoruz. Siyah Kalp ve Karadut’un hikâyeleri güçlü ama bu hikâyeleri izleyiciye aktaran yetenekli oyuncular olmasaydı böyle derin bir bağ kurulamazdı. İyi oyuncularla çalışmak hikâyeye bambaşka bir boyut kazandırıyor. Çünkü senaryoda yazanların ötesine geçip karakterleri derinleştiriyor, ince detayları performanslarına yansıtarak hikâyeyi daha etkileyici hale getiriyorlar. Seyircinin karakterlerle bağ kurmasını sağlayan da işte bu samimiyet ve gerçekçilik. Bu yüzden her iki dizimizde de böyle yetenekli ve başarılı oyuncularla çalışmak büyük bir şans.
Siyah Kalp’te doğar doğmaz anneleri tarafından terk edilen ikizlerin annelerini bulma ve ondan hesap sorma hikâyesine odaklanıyoruz ve elbette çok önemli başka hikâyelere de kapı açıyor bu yapı. Karadut’ta ise annelerini erken kaybeden dört kız kardeşin birbirleriyle, babalarıyla ilişkilerini ve kendi hayatlarına dair mücadelelerini izliyoruz. İki dizide de güçlü kurulmuş aile dramaları var. Siyah Kalp ve Karadut, seyircileri en fazla nereden yakalıyor sizce?
B.S.: Siyah Kalp’te terk edilmiş ikizlerin anneleriyle olan yüzleşme yolculuğu, izleyiciye herkesin hayatında bir şekilde deneyimlediği aile içi hesaplaşmaları hatırlatıyor. Bu çok evrensel bir tema çünkü herkesin hayatında bir şekilde ailesiyle yüzleşmek zorunda kaldığı anlar var. Karadut ise dört kız kardeşin hem birbirleriyle hem de hayatla verdikleri mücadeleye odaklanıyor. Her karakterin yaşadığı içsel çatışmalar, aile bağları ve sorumluluklar, izleyicinin de kendi ilişkilerine dönüp bakmasına sebep oluyor. İnsanlar kendilerini, sevdikleriyle yaşadıkları sorunları ve bu zorluklarla nasıl başa çıktıklarını bu karakterler aracılığıyla görüyorlar.
T.S.: İki dizimiz de işte tam bu yüzden izleyicinin kalbine dokunmayı başarıyor; çünkü hepimizin bir şekilde içinden geçtiği o duyguları bize hatırlatıyor. Her iki dizinin de belki de en büyük gücü, izleyiciye aile içindeki karmaşık ve derin duyguları samimi bir şekilde yansıtabilmesi.
Burak Sağyaşar: Siyah Kalp ve Karadut’un hikâyeleri güçlü ama bu hikâyeleri izleyiciye aktaran yetenekli oyuncular olmasaydı böyle derin bir bağ kurulamazdı.
Uluç Bayraktar artık TIMS&B ile birlikte. Siyah Kalp ve Old Money dizilerinde onun da imzasını gördük ve göreceğiz. Bu birliktelik için neler söyleyebilirsiniz?
T.S.: Uluç’la çok eski dostluğumuz var. Hatta ilk kendi başına yönetmenliğini de prodüktör olarak yine ben sağlamıştım ona, Kampüsistan dizisinde. Sonra uzun yıllar boyunca yollarımız kesişmedi. Ama hep konuşuyorduk ve kalpten bağlılığımız vardı. Sonra kendine yeniden bir yol çizmeye karar verdiğinde Uluç’la sadece bir telefonda, “Haydi artık buluşmanın zamanı gelmedi mi?” dedik ve çalışmaya başladık. Şu ana kadarki yolculuğumuzdan da çok mutluyuz. Daha bir sürü sürpriz proje yapacağız bence.
B.S.: Başarılı işlere imza atmış tecrübeli bir yönetmen Uluç. Birlikte çalışmaktan ben de mutluluk duyuyorum.
Aslı Enver ve Engin Akyürek’in başrollerinde yer aldığı, Uluç Bayraktar’ın yönettiği, Meriç Acemi’nin yazdığı Old Money hakkında da konuşmak isteriz. Şimdiden en çok merak edilen işleriniz arasında. Neler anlatabilirsiniz bize Old Money ile ilgili?
T.S.: Aslında büyük bir aşk hikâyesinin tam ortasında geçen bir mücadeleyi anlatıyor Old Money. Farklı dünyalardan gelen ama birbirlerine hem hayranlık hem de direniş gösteren iki güçlü karakter var hikâyede… İşte bu yüzden Aslı Enver ve Engin Akyürek’in bir araya gelmesi, projeyi daha da özel kılan unsurlardan biri. Bu ikili arasındaki kimyanın çok konuşulacağını düşünüyorum. Detaylar sürpriz kalsın ama iki zeki insanın savaş ve aşk dolu hikâyesi eminim herkesi etkileyecek.
Teşkilat’ın yeni sezonunda Söz dizisinden beri partnerlikleri özlenen Tolga Sarıtaş ve Aybüke Pusat’ı bir araya getirdiniz. Teşkilat’ın yeni sezonuna dair değerlendirmelerinizi duymak isteriz.
B.S.: Her sezon Teşkilat’ı hazırlarken yeni bir diziye başlıyormuşuz gibi heyecanlanıyoruz. Çünkü her sezon hikâyemizi yeniliyoruz. Bu sezon da gerçekten yepyeni bir dizi gibi hissettirdi, bunu aldığımız geri dönüşlerde ve reytinglerde de görebiliyoruz. Tolga ve Aybüke’nin Söz dizisinde yakaladıkları uyum zaten çok seviliyordu, şimdi Teşkilat’ta tekrar bir araya gelmeleri hem nostalji yaşattı hem de hikâyeye taptaze bir enerji kattı. Bu sezon sadece aksiyon sahneleriyle değil, karakterlerin birbiriyle olan ilişkilerindeki derinliklerle de izleyiciyi etkileyecek. İzleyenleri fazlasıyla tatmin edecek, sürprizlerle dolu bir sezon bizi bekliyor diyebilirim.
Geçtiğimiz hafta Çağatay Ulusoy ile anlaştığınız duyuruldu. Çağatay Ulusoy’un yer alacağı projeyle ilgili biraz da olsa bilgi alabilir miyiz? TV’ye hazırladığınız bir proje sanırım, takvimine dair de bilgi alabilirsek şahane olur.
B.S.: Projemizin adı Eşref Rüya, önce bunu söyleyerek başlayayım. Üzerinde gerçekten büyük bir titizlikle çalışıyoruz. Çağatay, Eşref karakterine hayat verecek ve onun daha önce görmediğimiz farklı bir yanını izleme fırsatımız olacak. Hikâye bir yandan çok bizden, çok tanıdık ama bir yandan da alışılmışın dışında, sürükleyici bir anlatıya sahip. Farklı bir dünyaya adım atıyoruz ama bu dünya hepimize dokunan bir dünya olacak.
T.S.: Projeyi TV için hazırlıyoruz, doğru. Gerçekten çok heyecanlıyız. Yönetmen koltuğunda Uluç Bayraktar var ama diğer detayları vermek için henüz erken. Çok yakında televizyon ekranlarında buluşacağız, eminim ki herkesin dikkatini çekecek ve beğenisini kazanacak bir yapım olacak.
Tereddüt Çizgisi ve İki Şafak Arasında filmlerini çok sevdiğimiz Selman Nacar’la Netflix Türkiye için İstanbul Ansiklopedisi dizisini yaptınız. Dizinin yayın tarihi belli oldu mu? Bu diziyle ilgili yorumlarınızı almak isteriz.
B.S.: İstanbul Ansiklopedisi çok heyecanlandığımız bir proje. Çok özel insanların bir araya geldiği, çok özel bir dizi oldu. Selman, gözüne ve kalemine çok güvendiğimiz bir yönetmen. İlk dizi projesini bizimle el ele büyük bir başarıyla ortaya çıkarttı. Bağımsız sinemacıların Netflix gibi büyük platformlara çok iyi içerikler üretebileceğini biliyoruz. Bu atılımı da tüm gücümüzle destekliyoruz.
T.S.: Çok duygulu, İstanbul’un eşsiz ruhu üzerine sinmiş, bambaşka bir hikâyemiz var. Canan Ergüder ve Helin Kandemir’in müthiş performanslarıyla da birleşince ortaya çok lezzetli bir dizi çıktı. Tam yayın tarihi vermeyelim ama 2025’in ilk yarısında seyirciyle buluşmayı hedefliyoruz diyebiliriz. Biz de bu buluşma için heyecanlıyız.
2024 biraz zorlu geçiyor ülkemiz ve sektörümüz için. Ekonomik kriz ve artan maliyetler nedeniyle yaz döneminde yeni dizi yapılmadı. Yine de sezon için epey yeni dizi gündemde. 2024’ün son çeyreği ve 2025 yılına dair öngörüleriniz nelerdir? Dizi sektörünü önümüzdeki 1 yıl içinde neler bekliyor sizce?
T.S.: Evet, hem dünyadaki hem Türkiye’deki ekonomik şartlar nedeniyle maliyetlerin çok yükseldiği malum. Fakat yazın dizi yapılmaması aslında sadece ekonomiyle ilgili değildi, bir prensip kararıydı sektörün. Çünkü çok fazla sayıda dizi, hiçbir sezon başlangıcı ve sonu gözetilmeden birbirine zincirleme giren bir düzensizlik vardı. Halbuki bundan 7-8 yıl önce bu kadar sayıda yaz dizisi yoktu. Yani bence sektör normal kodlarına geri dönmeye başlayacak. Aslında sezon için yapılan dizi sayısında düşüş yok, yine Türk dizi sektörü tam gaz devam ediyor. Seyirci açısından da olumlu buluyorum yazın dizilere ara vermeyi çünkü seyirci, dizilerini özlemeli, yeni işleri merak etmeli diye düşünüyorum.
B.S.: 2024 sonu ve 2025’e biz çok umutlu bakıyoruz. En azından kurumsal olarak kendi bakış açımızda bizim gaza bastığımız bir dönem diyebiliriz.
Bambaşka Biri, Aldatmak, Bir Zamanlar Çukurova dizileriniz globalde de başarılarıyla konuşuluyor. Son 1 yılda dizilerinizin dünyadaki yolculuğuna dair bizimle paylaşabileceğiniz veriler ve bilgiler nelerdir?
B.S.: Evet, gerçekten dizilerimizin uluslararası yolculuğu çok tatmin edici şekilde ilerliyor. Bambaşka Biri dizimiz önce Rose D’Or, sonra da Seul Uluslararası Drama Ödülleri’nde “En İyi Dizi” dalında ödül aldı. Rose D’Or’da bu ödülü alan ilk Türk yapım şirketi olduğumuz için mutluyuz, Seul’de de bu sene ödül alan tek Türk dizisi olmak gurur vericiydi.
Bir Zamanlar Çukurova dizisi girdiği her bölgede çok başarılı oluyor, hatta Yunanca adaptasyonu da başarılı bir şekilde gerçekleştirildi ama İtalya’da bir fenomene dönüştü desek yeridir. Zaten 4 sezon boyunca seyirciler tarafından çok beğenilerek izleniyordu ancak son sezondaki reyting oranları gerçekten bizi de şaşırttı zira yayın gününde Papa’nın konuk olarak katıldığı TV programını da geçti, ayrıca Sanremo Müzik Festivali yayınının da karşısında en çok izlenen programlardan biri oldu.
T.S.: Bir Zamanlar Çukurova her ne kadar 2018 dizisi olsa da etkisini kaybetmeden yoluna devam ediyor ve her daim yeni bölgelere giriş yapması bizleri çok sevindiriyor. Oyuncularımız da İtalya’da bilumum projelere davet edilmekteler, o anlamda sadece dizi satışları bazında değil daha kapsamlı bir ölçekte sektöre faydasını da memnuniyetle izliyoruz.
Maraşlı dizimiz Brezilya Globoplay’de yayına girdiği andan itibaren Top 10 sıralamasından inmedi. Son olarak, yeni aldığımız bir habere göre, geçen sezonun sevilen dizisi Aldatmak da Latin Amerika’daki Produ Ödüllerinde 4 dalda aday oldu, hem dizi hem de kadın ve erkek başrollerimizle. Bu da bizim için çok sevindirici bir haber tabii ki.
Muhteşem Yüzyıl gibi büyük, etkili ve güçlü bir tarihi drama projeniz olduğunu ve ortak yapımla gerçekleştirmeyi hedeflediğinizi açıklamıştınız. Bu konuda çalışmalar nasıl gidiyor?
T.S.: Bu bizim için tam bir “passion project.” Bu konudaki çalışmalar iyi gidiyor; doğru ekonomik ve pazar koşulları için şu anda hâlâ geliştirme sürecindeyiz. Ayrıca zamanlaması da çok önemli çünkü gerçekten büyük castlı bir proje ve alanlarındaki en iyi yetenekleri bir araya getirmek için en doğru zamanı kolluyoruz.
Yeni dizilerinizin global tanıtımları MIPCOM’la başlayacak. Bu seneki fuar için şirketinizin hedefleri nelerdir?
T.S.: Bu sene iki yeni işimizle birden aynı dağıtımcı ile çalışıyoruz. Fuardaki hedefimiz, hem görsel anlamda Cannes ekosistemindeki görünürlüğümüzü artırmak hem de sezonun en beklenen işlerinden ikisinin yapımcısı olarak markamızı güçlendirmek. Siyah Kalp ve Karadut dizilerimizi alıcılara kreatif metotlarla tanıttığımız bir fuar olacak, bunun için dağıtımcımız İnter Medya ile çeşitli sürprizler geliştirmekteyiz.
B.S.: Her ne kadar Siyah Kalp ve Karadut ile 2024-2025 sezonuna girmiş olsak da halen dünya çapında satılan ve ilgi gören diğer işlerimizin de çalışmalarını paralelde yürütüyor olacağız. Ve bence “Türk dizilerinin gücü artık eskisi gibi değil” diye düşünenlere sektör olarak güzel bir cevap vereceğiz, zira gördüğümüz kadarıyla bu sezon birbirinden başarılı ve etkili projeler var.