Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
“Yok mu şöyle değişik bir şey izleyelim” diyenlere: Tales from the Loop | Yasemin Şefik
Karantina günlerinde kendimi bir distopyanın içinde hissediyorum. Dünyanın hangi zamanında olursa olsun, hep zayıfların kötücül koşullarda, güçlülerin tam tersi lüksünü biliyoruz. Eskiden daha da iyiydi diyenlere katılmıyorum. TRT arşivinde Perran Kutman ile yapılan bir röportajı izledim. 1987 yılında Perihan Abla dizisiyle ilgili sorulara cevap veriyordu. Ve bir noktada diziyi tanımlarken; “Eskiden böyle iyi insanlar vardı. Biz bu mahallede bunu göstermek istedik. Böyle insanlar hâlâ var…” gibi bir cümle kurdu. O zaman da eskiden daha iyiydi, deniliyordu. Bu zamanda da durum aynı.
Dramatik bir bilimkurgu!
Bilimkurgu ve distopik yapıtlarda gelecekle ilgili hep bir yalnızlık, çöl, muhtaçlık ve bunun getirdiği agresyon var. Bireysel kendini kurtarma savaşları… Mad Max gibi… Kafamın içinde dönen her şeyin aslında bir “döngü” olarak kabul edilmesi gerektiğini, değişen teknolojiyle durumların aslında duygularla pek de değişmediğini düşündüm. Tüm bunları düşünürken de bayıldığım bir illustratör Simon Stålenhag aklıma geldi. Çalışmalarına bayılan biri olarak daha da heyecanlandığım bir dizi serisiyle karşıma çıktı: Tales from the Loop yani “Döngüden Öyküler”…
Amazon Prime üyeliğimi Fleabag için almıştım yalan yok. Arkasından The Marvelous Mrs. Maisel, stand-up konulu hikâyesine bayılmıştım. Sonrasında Modern Love ile farklı aşk hikâyelerine tutulmuştum. Amazon’un arayüzünü pek sevdiğimi söyleyemem; belki de Netflix’e çok alıştığım için. Bu yüzden dizileri ya da filmleri bir türlü istediğim kombinde göremediğimi düşündüm. Neyse döngüye dönelim. “Yok mu farklı bir dizi izlesek?” derseniz. Vallahi var!
Tales from the Loop tam olarak o farklı dizilerden. Simon Stålenhag dijital tablolarına baktığınızda ne göreceksiniz? Güzel epik bir doğa ve içinde fantastik makineler… İşte bu dizi de bu resimlerdeki gibi… Zaten Simon’un çalışmalarından esinlenerek hazırlanmış. Stranger Things’in 80’ler modu burada da karşımıza çıkıyor. Çok büyük bir farkla: “Döngü Öyküleri” şiirsel, epik ve duygu yüklü.
Hem kalp hem de insanın aklını acıtıyor. “Akıl acır mı?” demeyin… Düşündükçe saplanan minik bir ağrı gibi aklınıza kendi döngünüzü düşündürüyor. Mr. Nobody izlemiş ve etkisinden çıkamamış biriysen, ki bende öyle olmuştu, bu yapıma da tutulacaksın.
Nasıl?
Bu bir bilimkurgu dizisi. Ancak fon, 80’ler gibi görünen renkler ve aksesuarların 70’ler, 80’ler, 90’lar karmasıyla karşımıza çıkıyor. İzlerken dingin bir görüntü sizi bekliyor olacak. Ama bu şey gibi değil, Nuri Bilge filmlerinin resim sahneleri gibi… Sanatsal mı? Evet, sonuna kadar.
Ne oluyor?
Bu retro-fütüristik yapımda İsveçli sanatçı Simon Stålenhag’in İsveç kırsallarında, acayip makineler ve yaratıklarla dolu hikâyeleriyle buluşacaksınız. İlk sezonunda sekiz bölüm bulunuyor. İlk bölüm hikâyesini izlemeyi tamamladığınızda ikinci bölümün bambaşka bir konuyla karşınıza çıktığını zannedeceksiniz. Dizideki tüm karakterlerin hikâyelerini farklı bölümlerde bir şekilde birleştirerek bizi o döngünün içine hapsediyor.
Bu döngüyü kuran biri var. Bir kasaba düşünün ancak garip makineler var. Duygusal ritminizi zorlayacak konuları sekiz bölüme yaymış. Aşk, arkadaşlık, ölüm, korku ve kendinle yüzleşme…
Size asla spoiler vermeyeceğim çünkü bu, beklediğiniz farklı dizilerden! Oturup izlemeniz lazım. Sonra beraber konuşuruz. Tales from the Loop dijital resimlerden uyarlanan ilk dizi olarak tarihe geçiyor.
Nathaniel Halpern tarafından kaleme alınan dizinin yapımcılığını Maymunlar Cehennemi‘nden tanıdığımız, 2021 yılında vizyona girecek yeni Batman filminin yazarı ve yönetmeni Matt Reeves ile Mark Romanek, Adam Kassan, Rafi Crohn, Mattias Montero, Samantha Taylor Pickett ve Adam Berg üstleniyorlar. Aynı zamanda Jodie Foster’ın bu projede parmağı var.
Oyuncular ise Rebecca Hall, Paul Schneider, Daniel Zolghadri, Duncan Joiner ve Jonathan Pryce gibi isimler yer alıyor.