Yeniden Doğmuşsunuz Hissi Verecek 5 Anime
Sonunda bahar geldi! Bu tatlı esintiler de insana yenilenme arzusu, güzel başlangıç beklentisi veriyor. İçimizdeki bu heyecana kimi zaman yeni bir dizi, kimi zamansa güzel bir şarkı ortak oluyor. Biz de size sakura sezonu tadında, yeniden doğmuşsunuz hissi verecek anime dizilerinden önermek istedik. Bu arada malum, animeler türlerine göre ayrılıyor ama bazı animeler var ki çoğu motivasyon konuşmasından bile daha yararlı ve adeta hayatımıza dokunuyorlar. İşte konuları birbirinden bağımsız olan hayatımızın birçok alanında bize ilham verebilecek 5 anime dizisi!
Blue Period (2021) – Emek Vermelisin
Tsubasa Yamaguchi’nin aynı isimli mangasından uyarlanan ve sanatsal sancılar barındıran anime dizisi, son sınıf öğrencisi olan zeki Yatora’nın doyumsuz hayatında sanata duyduğu tutku üzerine bir dizi. Yatora bu yolda birçok insanla tanışıyor, hayatı boyunca hiç vermediği kadar emek veriyor ve sonunda tutkusunu buluyor. Başta çok başarılı bir öğrenci olduğu için sanatı küçümseyen karakterimiz, zamanla yolunu bulmak için çok ter dökecek. Blue Period sadece bir sanatsal sancı değil, büyüme sancısı da barındırıyor içinde. Genç ve azimli insanlarla dolu bu dünyada kendisine yer bulmaya çalışırken hayatta hiçbir şeyin kolayca elde edilemediğini de öğrenecek. Dizi, kimi zaman sizi güldürüyor kimi zaman ise Yatora ve arkadaşlarının hikâyesinde kendinizden bir parça bulmanızı sağlıyor ve hüzünleniyorsunuz… Hayatı yetersiz gibi görünen Yatora’nın yaşam amacını bulması size ilham verecektir. Özellikle sanata ilgisi olan okurlarımızın hayranlıkla izleyeceğini düşündüğümüz bu güzel yapım Netflix’te…
Forest of Piano (2018) – Rekabet Güçlü Kılar
Bir fahişenin oğlu olan Kai, okulundaki yeni öğrenci Shuhei ile iyi arkadaş olur. Shuhei, profesyonel bir müzisyenin oğludur. Bu ikilinin ortak bir sevgisi vardır, o da piyano. Fakat Kai’nin çalmayı kendi kendine öğrenmesi ve hiç çaba sarf etmemiş olması Shuhei’de derin bir kıskançlık duygusuna sebep olur. Zira Shuhei, seneledir eğitim alıyordur ve bu işte başarılı olabilmek için canını dişine takıyordur. Bu dizi aslında bize, “Dâhi olmak mı yoksa sıkı çalışmak mı insana başarıya götürür?” sorusunu soruyor. Ana karakterlerin dostluk bağı, büyüdüklerinde ciddi bir rekabete dönüşecek olsa da bazı insanların bizi çalışmak ve hayallerimizin peşinde koşmak için ilham verici olabileceğinin eşsiz bir örneği bu dizi. Forest of Piano, hayatın karşısındaki zorluklarla azim ve tutku sayesinde mücadele etmenin mümkün olduğunu öğütleyen, istersek ne kadar zaman alırsa alsın başarının mümkün olduğunu hatırlatan eşsiz bir müzikal şölen.
Yuri on Ice (2016) – Sevdiğin İnsanlardan Yardım Almak İyidir
Motivasyon animesi dendi mi spor animesi olmadan olmaz değil mi? Gran Prix finallerinde yarışan Japon artistik patenci Yuri, çok çalıştığına inandığı yarışmayı kazanamayınca pes ederek emekli olur. Arka arkaya beş kere dünya şampiyonu olan Rus buz patenci ve idolü olarak gördüğü Victor aniden Yuri’nin koçu olmayı teklif eder. Yuri’nin pes etmeye müsait bir yapısı olsa da zaman zaman içindeki potansiyeli keşfetmesi gerekiyor ve Victor da ona yardımcı oluyor. Bir şeyleri yalnız yapmak yerine sevdiğimiz insanlara güvenmemizin de gerekli olduğuna değinen bu dizi, destek almanın acizlik olmadığını hatırlatıyor bizlere… Yuri on Ice, birçok ülkede fazlasıyla sevilen bir BL (Boys Love) spor anime serisidir. Bazen en dipten başlamanın başarıya giden yolda verilmesi gereken en büyük tavizlerden biri olabildiğini gösteriyor.
Food Wars! (2015) – Asla Pes Etme
Soma, Japonya’nın ufak bir kasabasında babasının işlettiği dükkânda çalışmaktadır. Tutkusu çok başarılı bir şef olmaktır ama her zaman babasının gölgesinde kalır. Bir gün babasından bile daha iyi bir şef olduğunu kanıtlamak istemektedir. Soma birçok mücadele vererek Totsuki mutfak akademisine kabul edilir ve macerası burada başlar. Kendisinden çok emin olmasına rağmen okuldaki yarışmalar ve sınavlar aslında daha yolun başında olduğunu fark etmesini sağlar. Burada tanıdığı her aşçının kendine özgü bir yeteneği var. Birçok eleştiriye ve zorluğa rağmen asla pes etmez. Soma’nın hırsı ise seyircilere tutkulu çalışmanın verdiği o muhteşem hissi hatırlatıyor. Food Wars! gerçekten çok eğlenceli bir anime olmasına rağmen herkesin sevebileceği bir tür olmayabilir, bunu belirtelim. Cinsellik hazzı ile yeme hazzının benzerliğini absürt bir şekilde dillendiriyor zaman zaman. Bir şeyden haz almayı tek bir çatı altında toplamış diyebiliriz.
Wotakoi (2014) – Tuhafsan N’olmuş, Aşka Engel Değil
Eskiden okul arkadaşı olan Narumi ve Hirotaka işyerinde tekrar karşılaşırlar. İkili bir süre sonra sevgili olmaya karar verir fakat ikisinin de bağımlılıkları vardır. Narumi özellikle BL bağımlısı olan bir otaku iken Hirotaka ise oyun otakusudur. Bu ikilinin ilişkisi zor evrelerden geçecek olsa da sevginin gücüne şahit oluyoruz. Wotakoi, bir nevi Japonya’daki otaku kültürünün üzerinde duran eğlenceli bir romantik komedi dizisi. Bu arada “otaku” bir şeye saplantılı şekilde bağımlı olan insanlara verilen bir isimdir. Sadece ana karakterlerinin değil yan karakterlerinde zevkli olması diziyi akıcı kılıyor. Olduğumuz kişiyi seven insanların yanında rahat olabileceğimiz gerçeği, bazen bizi korkutabiliyor aslında. Wotakoi ilk kez anime izleyecekler için güzel bir tercih.
Bu yazı, Episode’un 48. sayısında yayımlanmıştır.