Serkan Çayoğlu ile ‘Mehmed: Fetihler Sultanı’ Dizisini Konuştuk – Özel Röportaj
Osmanlı tarihinin en ihtişamlı hükümdarlarından biri Fatih Sultan Mehmed’i canlandıran Serkan Çayoğlu ile bu role hazırlanmanın fiziksel ve zihinsel boyutlarını konuştuk.
Yeni projenizde Fatih Sultan Mehmed olacağınızı öğrendiğinizde ilk olarak neler hissettiniz?
Serkan Çayoğlu: Heyecanın ağır bastığı ama aynı zamanda tedirgin edici bir his vardı içimde. Tarihimiz efsanelerle dolu, evet, ama çok az karakteri biz neredeyse insanüstü bir yere koyuyoruz. Fatih bunlardan biri. Kariyerimde hep bir dönem işi olsun istiyordum ama bunun Fatih Sultan Mehmed olacağını tahmin bile edemezdim. Bir yandan çekimlerin hemen başlamasını istiyordum ama diğer taraftan hazırlık için sanki 1 yıl bile yetersiz kalacak gibi hissediyordum. Fatih’i oynuyorum demenin bir gururu var hep içimde.
Serkan Çayoğlu: “Oynadığım her karakterde kendime dair bişeyler keşfediyorum. Ama Fatih bu anlamda sonsuz bir yolculuk gibi. Hayatın ve onun getirdiği zorlu şartlarla mücadele etme şekli çok öğretici oluyor. Körelmiş bir hırsla değil, asıl hedefe varabilmek için yediği darbeleri kendi lehine çeviren ve en uç noktalarda dahi duygularını yönetmeyi bilen bir örnek gibi.”
Tarihî bir figürü canlandırmak, özellikle bir padişahı, kişisel olarak sizi nasıl dönüştürdü?Kılıç kullanma, ok atma ve at binme gibi eğitimlerle karakterinize hazırlık yaptığınızı biliyoruz. Bir yandan da mental olarak Fatih Sultan Mehmed’in psikolojik derinliklerini araştırdınız. Bu fiziksel ve zihinsel hazırlıklar bir araya geldiğinde karakterinize nasıl bir boyut kattı?
Serkan Çayoğlu: Oynadığım her karakterde kendime dair bişeyler keşfediyorum. Ama Fatih bu anlamda sonsuz bir yolculuk gibi. Hayatın ve onun getirdiği zorlu şartlarla mücadele etme şekli çok öğretici oluyor. Körelmiş bir hırsla değil, asıl hedefe varabilmek için yediği darbeleri kendi lehine çeviren ve en uç noktalarda dahi duygularını yönetmeyi bilen bir örnek gibi. Kişisel olarak da çok keyifli ve motive eden bir yolculuk benim için. Aksiyon sahneleri işin şov kısmı olsa da kazan riskinin ve adrenalinin yüksek olduğu anlar. Dönemin kahramanları atlarla kılıçlarla büyüdüğünü düşünürsek fiziksel hazırlığı hem görsel hem de kendi sağlığımız için küçümsememek gerek.
Bir röportajınızda Fatih Sultan Mehmed’in korkuları ve arzuları üzerine düşündüğünüzden bahsetmişsiniz. Bu güçlü liderin içsel çatışmalarını yansıtmak sizin için nasıl bir deneyimdi? Seyircilerin onun insani yönlerini hissetmesini sağlamak için hangi yönlere odaklandınız?
Serkan Çayoğlu: Büyük bir Hükümdarın yaşadığı duyguları ve üzerinde hissettiği sorumluluğu kafamızda canlandırmak bile bir çoğumuz için ürkütücü olabiliyor. Milyonlarca insanın hayatı direkt olarak etkisi altında. Hissettiği duyguların yoğunluğu belki bizimkinin 100 katı gibi geliyor insana. Hayal gücünüzün bile zorlandığını fark edersiniz. Ama Padişah da olsa , dünya lideri de olsa neticede sadece bir insan. Anatomimiz aynı, duyularımız, hislerimiz aynı, duyguları yaşayış biçimimiz aynı. Sahnelerde de sultan ihtişamını kaybetmeden ama empati kurabileceğimiz yönlerine odaklanıyorum. En önemlisi seyircinin karakterle bağ kurabilmesi.
Fatih’in bilgiye olan tutkusundan ve entelektüel birikiminden etkilendiğiniz görülüyor. Bilgi ve merak dolu bu karakteri yansıtmak size nasıl ilham verdi? Fatih’in bu özellikleri rolünüze ve oyunculuk tarzınıza nasıl yansıdı?
Serkan Çayoğlu: Beni açıkcası yaptıklarından çok buna nasıl hazırlandığı ve ne kadar inandığı ilgilendiriyor. İnanılmaz bir merak duygusu ve bilgi açlığı var. Kaynağından doğru bilgiye sahip olmak için 7 dil konuşması sadece bir örnek. Bu durum ister istemez beni de daha fazla bilgi edimeye zorluyor. Bilinen yönleri aslında buzdağının görünen kısmı gibi. Asıl yolculuğu İstanbul’un fethinden sonra başlıyor. Bizim ülkemizde de çok az kişi Sultan Mehmed’in yaptıklarını biliyor. Konstantinopolis’i almak tabi ki büyük olay ama dünya tarihini değiştirecek bir imparatorluk inşa etmek için çok daha geniş vizyon sahibi olmak gerekiyor.
Bir padişah veya kral gibi karakterleri oynarken, büyük bir otoritenin verdiği sonsuz güç hissi karakterinize veya oyunculuk tarzınıza nasıl yansıyor? Böyle bir güce -rol de olsa- sahip olmak sizi nasıl etkiliyor?
Serkan Çayoğlu: Birçok sahneyi çekerken hala diğer oyuncu arkadaşlarıma da birlikte bunun üzerine konuşuyoruz, anlamaya çalışıyoruz. O kudreti düşününce herkesin yüzünde şımarık bir tebessüm oluşuyor. Rol de olsa, o an gerçekten o kudreti hissediyorum. İnsanüstü ve sonsuz bir güç var elinizde. Ama o güçle baş edebilmek asıl marifet. Duyguların sizi getirdiği en sivri noktaları törpülemek ve o sonsuzluğu içinizde terbiye etmek sizi başarılı kılan. Tabi bu anların keyifli geçtiğini tahmin edebilirsiniz (gülüyor.)
Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı tarihinin en ihtişamlı hükümdarlarından biri olarak dünya tarihinde de önemli bir yere sahip. Bu rolün uluslararası izleyiciye ulaşması ve onların bu tarihi figüre duyacağı merak hakkında ne düşünüyorsunuz?
Serkan Çayoğlu: Dünyanın dört bir tarafına bizim kültürel ve tarihi bir mirasımızı tanıtıyor olmak benim için çok heyecan verici. Çok ihtişamlı bir dönemi anlatıyoruz ve özellikle Fatih Sultan Mehmed in dünya görüşünü ve açık fikirli vizyonunu göstermek gurur verici. Çağın ötesinde bir vizyona sahip. Farklı dinlerin, kültürlerin bir arada yaşayabileceği bir imparatorluk kurdu. Bilim, Sanat, edebiyat gibi her alanda gelişmeler yaşandı. En önemlisi, herkesin yaşam tarzına saygı duydu. Bu da onun açık ve ileri görüşlülüğünün yansıması. Uluslararası arenada da merak edileceğini düşünüyorum.