Eleni, 20 yaşında biyolojik anne babasını bulmak için Atina’dan Trabzon’a gelen, genç bir doktor. Akademik olarak süper zeki ama sosyal ilişkiler konusunda kendisini çok zeki bulmayan biri. Siz Eleni’yi nasıl tarif edersiniz?
Ava Yaman: Akademik zeka mı, sosyal zeka mı diye soruyorsanız eğer, ben sosyal, ruhsal, duygusal zeka diyorum. Çünkü hissettiğimde doğayı, insanı, yaşamı görebiliyorum, onları yaşayabiliyorum.
Eleni, başına gelenlere, anlamlandıramadığı düşmanlıklara hatta kendisini öldürmeye çalışanlara bile nefret duygusu besleyemeyen, merhametli, çok iyi niyetli ve sevgi dolu bir genç. Tüm seyircilerin kardeşi, kızı oldu, genel duygu bu. Seyircilerin bu ilgisi, yorumları size neler hissettiriyor?
Ava Yaman: “Evimizin kızı” “O artık bizim kızımız” gibi sözler duyuyorum. Benim için bu sözler elmastan çok daha değerli.
Merhameti olmayan zekalar, insan ayrımı yaparlar. “İnsan ayıran, kendini insanlıktan ayırandır” demişti oyunculuk, müzik ve yaşam öğretmenim olan babam.
İki temel ders vermişti, ilkokulum olan evimizde ilk öğretmenim olarak:
1: Acıma, şefkat ve merhamet,
2: Edep, utanma ve ahlak dersi.
Şöyle devam etmişti; “Acırsın utanırsın yapmazsın, acımazsın, utanmazsın, yaparsın. İnsan olarak kalabilmenin özü bu iki temel derstir kızım.” demişti.
Oruç ve Eleni sahneleri de seyircilerin en sevdiği sahneler. Oruç, Eleni’nin en büyük destekçilerinden biri oldu zamanla, onu kalpten sevdiğini de anlıyoruz. Sizce Oruç ve Eleni’nin en büyük sınavları neler olacak?
Ava Yaman: İnsan değil midir en büyük imtihan? Oruç ile Eleninin imtihanı da insanlar.

Ava Yaman: “Farklı dil, kültür ve inançları bir arada tutan ve kucaklayan Anadolu insanımızın en güzel geleneklerinden biri, barış, sevgi ve hoşgörü kültürümüz olan misafirperverliğimiz. Daha önce Karadeniz’e gelmemiş biri olarak bu misafirperverliği hem Ava, hem Eleni olarak hissedip yaşadım ve hiç yabancılık çekmedim.”
Burak Yörük’le, Ulaş Tuna Astepe ve Deniz Baysal’la sahneleriniz çok etkileyici bulunuyor. Siz neler söylersiniz partnerlerinizle ilgili?
Ava Yaman: Çok şanslıyız. Gerçek bir aile gibi olduk. Bu ekiple yola çıktığım için çok mutluyum.
Taşacak Bu Deniz projesini ilk okuduğunuzda neler hissettiniz? Hem Eleni hem de genel hikâye ve diğer karakterleri okuduğunuzda sizi en çok ne etkiledi? Nasıl hazırlandınız Eleni karakterine?
Ava Yaman: Öncelikle senaristlerimizi tüm yüreğimle tebrik ediyorum. Muhteşem bir hikâye. Eleni’de Ava’yı gördüm. Bu yüzden ekstra bir çalışma yapmama gerek kalmadı. Eleni’de sonsuz merhameti, sonsuz bağışlama gücünü ve aile kutsallığını gördüm.
Dizi Trabzon’da çekiliyor, hikâyeye görsel açıdan da çok büyük bir katkı sunuyor bu. Trabzon’u siz nasıl buldunuz? Başka bir şehirde olmak, tüm ekip orada bir arada olmak sizce projeye neler katıyor? Setle ilgili bize neler söyleyebilirsiniz?
Ava Yaman: Trabzon cennet gibi. Karadeniz halkı çok sıcak, çok iyi, çok misafirperver. Hiç yabancılık çekmedim. Eleniyi çok sevdiler. O artık evimizin kızı diyorlarmış. Sete resimden çok, sarılmak için gelenler var. Onları çok seviyorum. OGM yapımı, ekibimi, tüm çalışanlarını ve tüm oyuncu arkadaşlarımı çok seviyorum. Sette çok güzel vakit geçiriyorum onlarla. Hepsi çok kibar, çok iyi insanlar.
Farklı dil, kültür ve inançları bir arada tutan ve kucaklayan Anadolu insanımızın en güzel geleneklerinden biri, barış, sevgi ve hoşgörü kültürümüz olan misafirperverliğimiz. Daha önce Karadeniz’e gelmemiş biri olarak bu misafirperverliği hem Ava, hem Eleni olarak hissedip yaşadım ve hiç yabancılık çekmedim.
Ava Yaman ile gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, Episode Dergi’nin MIP Cancun 2025 sayısında yayımlanmıştır.