Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Röportaj: Sevilen Oyuncu Burak Deniz
Özlem Özdemir’in Burak Deniz ile gerçekleştirdiği bu röportaj, Episode’un 21. sayısında yayımlanmıştır.
Bizim Hikaye dizisinden sonra yeni projesini merakla beklediğimiz oyunculardan biri Burak Deniz. BluTV’de yayınlanan Yarım Kalan Aşklar adlı dizide Dilan Çiçek Deniz’le başrolü paylaşıyor.
Lifepark’ta fotoğraf çekimi için buluştuğumuz Burak Deniz’le “yeni normal”de başlayan set günlerini, heyecanla yer aldığı yeni dizisini ve karakterini konuştuk.
Röportaj: Özlem Özdemir
Fotoğraf: Ozan Balta
“‘Yarım Kalan Aşklar’ı duymuştum ve heyecan verici olduğunu düşünmüştüm; sonrasında çok şükür iş yavaş yavaş bana geldi… Benim ona, onun da bana ne yapacağımızı merak ettim. Heyecan ve korkuyla karışık bir duygu. Aşk gibi…”
Mart ayından beri, biz de tüm dünya gibi pandemi sürecinden geçiyoruz. Öncelikle nasıl geçirdiniz pandemi sürecini, neler yaptınız, neler keşfettiniz?
Evden çıkmadığım bir dönemdi. Karantina sürecim okunacak/izlenecekler listemi azaltmak ve elimden geldiğince az yemeğe çalışarak geçti. Pek sıkılmadım diyebilirim. Bir ara arkadaşımla “Yahu bütün o giyim kuşam, mesleki dertler, takıldığımız insan ilişkileri nasıl da anlamını yitirmedi mi?” diye sohbet ettiğimizi hatırlıyorum.
“Yeni normal”e dönüldükten sonra sete girdiniz. İlk günlerde bir tedirginlik hissettiniz mi? Ya da aylar sonra eskiden yaptığımız şeyleri yaptığımızda pandemi dönemini de unutuyoruz aslında, doğamız gereği eskisi gibi hareket ediyoruz ama artık bazı kurallara uymak zorundayız. İlk günler böyle bir ikilem içinde kaldınız mı? En zorlandığınız şey ne oldu tekrar çalışmaya başladığınızda?
Kendi adıma (ilk defa bir pandemiyle karşılaştıgım gerçeği dışında) çok endişeye kapılmamaya çalıştım. Paranoya yaratmak yerine yeterli oranda temkinli davranarak, elimden geldiğince uzmanların söylediklerine bağlı kaldım. Sete başlayınca alınan tedbirler açısından yapım firmasına güvendiğimden ve işimin zihnimde daha ön planda olması diken üstündeki psikolojimi sakinleştirdi.
Pek çok proje geliyor önünüze, nasıl bir yol haritası çiziyorsunuz bir oyuncu olarak, projeleri okurken, kabul etme ya da reddetme aşamasına ilerlerken nelere dikkat ediyorsunuz özellikle? Üretimin ve tüketimin çok hızlandığı bir dünyada, içinde yer aldığınız projeler, sonraki yılları da belirliyor muhtemelen…
Çok haklısın. Ben şuna inanıyorum: iş seni seçer; sen işi değil. Birçok proje geliyor, tabii ki ekibimle beraber yaptığımız bir ön elemeden sonra son iki projeye kadar iniyoruz, sonrasında da her detayı incelikle değerlendirerek birini seçiyoruz. Önceki karakterlere benzememesi (hem kariyerim, hem de gelişimim adına) benim için birincil neden. Hemen ardından hikâye ve teknik ekip de tatmin ediyorsa yolculuk başlıyor.
Yarım Kalan Aşklar’ın senaryosunu ilk okuduğunuzda ilk düşünceniz, duygunuz ne oldu?
Projeyi duymuştum ve heyecan verici olduğunu düşünmüştüm sonrasında çok şükür iş yavaş yavaş bana geldi… Benim ona, onun da bana ne yapacağımızı merak ettim. Heyecan ve korkuyla karışık bir duygu. Aşk gibi…
Dizide canlandırdığınız karakteri bir de sizden dinlesek… Sizdeki yansıması, arızalı ya da çok iyi bulduğunuz özellikleri nelerdi karakterin?
Ozan idealist, tuttuğunu koparan bir gazeteci. Yine bir olayın üzerine giderken ölüyor ve sürpriz bir bedende yeniden hayat buluyor. Kimseyle paylaşamıyor gerçeği ama halletmesi gereken oldukça fazla şey var. Daha fazla spoiler veremem. Oldukça etkili bir senaryosu var; mutlaka izleyin ve görün.
Öldükten sonra başka bir bedende tekrar yaşamaya devam eden bir adamın hikayesi… Peki, siz başınıza böyle bir şey gelse ve seçme şansınız olsa kimin bedeninde tekrar dönmek isterdiniz?
Çok dönmek istemezdim. Kimin bedeninde tekrar geldiğimin öneminin olmadığı bir paradoks bu bence…
Bu durumu aşık olduğunuz kadına anlatmak için sizce en yaratıcı yöntem ne olurdu?
Ona sadece benim bilebileceğim bir şey söylerdim.
“Oyun özgürlüğümüz ve BluTV gibi bir platformda bu işi üstlenecek olmam da gayet tatmin edici oldu. Dijital platformlar bir bakıma TV ile haklı bir rekabeti doğuruyor.”
TV’de yayınlanan ve yüksek reytingler alan dizilerde yer aldınız ve Yarım Kalan Aşklar, BluTV’de yayınlanıyor. İlk kez bir dijital işte yer alıyorsunuz. Dizinin bütününe baktığınızda bir oyuncu için avantajları nedir?
Oyun özgürlüğümüz ve BluTV gibi bir platformda bu işi üstlenecek olmam da gayet tatmin edici oldu. Dijital platformlar bir bakıma TV ile haklı bir rekabeti doğuruyor. Umarım ilerleyen zamanlarda bunun olumlu yansımalarına daha da şahit oluruz.
Dijital platformlarla birlikte yıllardır yerli dizilerde gördüğümüz aynı türde, benzer işler yapılması krizi de kısmen aşılmış görünüyor. Farklı türlerde, ilginç hikâyeler izledik ve izleyebileceğimizi tahmin ediyoruz. Sizce bunun sektöre, oyunculara katkısı ne olur?
Hem oyuncu hem de yaratıcı ekip adına pozitif bir etkisi olması kaçınılmaz bence. Ayrıca televizyona yapılan işler dışında daha farklı bakış açılarına sahip işler izlemek ve böylesine bir işi temsil etmek heyecan verici.
Arada filminde de yer aldınız, önümüzdeki döneme dair yeni bir filmde yer alma projeniz var mı? Özellikle çalışmak istediğiniz yönetmenler ya da son yıllarda çok beğendiğiniz yerli filmler hangileri?
Var tabii ki ama şu ara sıkı dizi temposu sinemaya pek zaman bırakmıyor. Çok iyi yönetmenlerle güzel işler yaptık. Elbette Nuri Bilge Ceylan’a çok büyük saygım var ve günün birinde çalışabilmek bir onur olurdu. Sarmaşık ve Bir Zamanlar Anadolu’da çok sevdiğim bağımsız yerli sinemamızda ilk aklıma gelen iki film.
İlerleyen dönemlerde kamera arkasına dair bir hayaliniz var mı? Yazmak, yönetmek gibi… Yazıyor musunuz bir şeyler örneğin?
Şimdilik işin oyunculuk kısmıyla haşır neşirim. İleride tüm dünya ve doğa adına bazı belgesel ideallerim var. Umarım gerçekleşir.
Pandemi döneminde dijital platformları da daha fazla izledik, pek çok dizi ve filme platformlardan ulaştık. Siz neler izlediniz ve sizi en şaşırtan, belki normal günlerde pek şans vermeyeceğiniz ama pandemi sürecinde şans verip izlediğiniz ve beklentinizin üstünde çıkan işler oldu mu?
Merak ettiklerim bir yana ben tavsiyeyle ilerlemeyi seviyorum bu “ne izlesem?” sorusuna. O nedenle beni hayal kırıklığına uğratan bir şey izlemedim.
Son dönemde keşfettiğiniz yeni bir yazar, yönetmen, oyuncu, senarist, müzisyen var mı?
Çok değerli yazar Hasan Ali Toptaş’ı yeni okuma fırsatı buldum ve çok sevdim. Daha önce izlememiştim ve herkesin “hayatımın dizisi” dediği, BluTV’de yayınlanan Six Feet Under’a başladım, etkilendikçe işin senaristi Alan Ball’a yakından bakmaya başladım. Chris Martin (Coldplay) her daim çok takdir ettiğim bir müzisyen olmuştur ancak son dönemde RY X adında Avusturalyalı müzisyeni çok seviyorum.
Set bittikten sonrası için planlarınız var mı, tatil planı, yolculuk vb?
Daha çalışmaya yeni başladım. Yeterince tatil yaptım. Aralık bulduğumda kısa doğa kaçamakları yapacağım.
BURAK DENİZ İLE KISA KISA
Çocukluk kahramanınız?
Batman
En sevdiğiniz çizgifilm karakteri?
Çılgın Korsan Jack
Çocukken de büyüyünce izlediğinizde gıcık olduğunuz çizgifilm karakteri?
Çizgi film değil ama ‘teletubbies’ beni çok sinirlendiriyordu
Modunuzu yükselteceğinden emin olduğunuz ve biraz moralsiz hissettiğinizde mutlaka dinlediğiniz birkaç şarkı?
AC/DC’den “Thunderstruck”. Bi’ iki filmin soundtack’i, şu an aklıma gelmiyor ama daha çok soundtrack ağırlıklı…
Mutlaka görmek istediğiniz şehirler/ülkeler?
İzlanda’yı mutlaka görmek istiyorum, tropik yerler, Madagaskar gibi coğrafi olarak buradan çok farklı olan yerleri görmek istiyorum.
İstanbul’da vazgeçilmez semtleriniz?
Yok galiba İstanbul’da vazgeçemediğim bir semt.
Başucu kitaplarınız?
Dört Anlaşma, Aylak Adam
Vazgeçilmezim dediğiniz, birkaç kez izlediğiniz filmler/diziler?
Breaking Bad. Six Feet Under‘ı daha önce izlememiştim yeni başladım çok iyi gidiyor şu anda.
Keşke canlandırsam dediğiniz tarihi karakter?
Adolf Hitler, Gandhi
Son yıllarda hikayesini ya da karakterlerini çok iyi bulduğunuz dizi?
Peaky Blinders Burak Deniz
Setlerde en zorlandığınız şey?
Beklemek Burak Deniz
Çekimlerdeki vazgeçilmez içeceğiniz, çay mı kahve mi soğuk içecekler mi?
Filtre kahve
Canlandırdığınız bir karakterin unutulmaz bir repliği?
Gecenin Kraliçesi’ndeki Mert benim için çok keyifliydi. “Bana inanmıyorsun da bu kadına mı inanıyorsun” repliği, keşke bana inansaydı…
Şimdiye kadar canlandırdıklarınız içinde kendinize en yakın bulduğunuz karakter?
Hepsi başka başkaydı, çok yakın hissettiğim yok, karakterlerle yakın ilişkiye girmeyi pek sevmiyorum. Burak Deniz