‘Leyla’nın Kardeşleri’ MUBI’ye Geliyor
İran sinemasının yıldızı Taraneh Alidoosti’nin başrolünde yer aldığı Leyla’nın Kardeşleri, 25 Mart’ta MUBI‘de seyirciyle buluşuyor. Film, 75. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışıp FIPRESCI ödülünün sahibi olmuştu.
Ülkemizde ilk kez 21. Filmekimi’nde gösterilen Leyla’nın Kardeşleri, şimdi de MUBI’nin “Kadın, Yaşam, Özgürlük: İran’dan Kadın Hikâyeleri” başlıklı seçkisi kapsamında 25 Mart’ta görücüye çıkıyor. İran sinemasının yükselen yeteneği Saeed Roustayi’nin üçüncü işi olan film, bir ailenin İran’daki ambargoların gölgesinde yaşadığı ekonomik bunalımı ve 40 yaşındaki Leyla’nın etrafındaki çürümüş düzenle kıyasıya mücadelesini anlatıyor. Asghar Farhadi’nin imzasını taşıyan Satıcı (2016) ve Elly Hakkında (2009) gibi filmlerle yıldızı parlayan Taraneh Alidoosti’nin canlandırdığı Leyla, dört erkek kardeşini ayağa kaldırmaya çalışırken, bir yandan da ataerkil tahakküme karşı bir onur savaşı veriyor.
Cannes gibi prestijli festivallerdeki başarısına karşın, ülkesi İran’da yasaklanan film; tüm gücüne, direncine ve cesaretine rağmen görmezden gelinen kadınların statükoyla mücadelesini beyazperdeye taşırken son derece çarpıcı bir sinema dili kuruyor. “Anne-babanın sorumluluğu çocuklarını eğitmek ama bazen de çocuklar ebeveynlerini eğitmeye mecbur kalıyorlar” repliğiyle akıllara kazınan film, yerel bir aile hikâyesi üzerinden evrensel çaptaki sosyo-ekonomik adaletsizlikleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini eleştiriyor.
Kadın, Yaşam, Özgürlük: İran’dan Kadın Hikâyeleri
Özgürlükleri için mücadele eden kadınlar ile onların varlığını reddeden bir rejim arasındaki gerilim, İran’da uzun yıllardır hüküm sürüyor. Son olarak Mehsa Emini adlı bir kadının polis tarafından gözaltındayken öldürülmesiyle patlak veren isyan, bugün İran sokaklarında dalga dalga büyüyen toplumsal bir harekete dönüşmüş durumda. Tüm korkulardan daha güçlü olan özgürleşme tutkusu ve dayanışma, İran’daki baskıcı rejimi anlatırken onu alaşağı edecek isyankâr enerjiyi de taşıyan filmlerde yankısını buluyor. İran İslam Devrimi’nin üç kuşaktan kadın üzerinde bıraktığı izleri çizgi romanların diliyle aktaran Persepolis, “İlk İran vampir western filmi” olarak lanse edilen ve türe modern ve feminist bir çerçeveden bakan Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız, bir seri katilin peşindeki araştırmacı gazeteci bir kadının hikâyesini anlatan Ali Abbasi imzalı Kutsal Örümcek, farklı perspektifler ve dönemlerden İranlı kadınların sesine kulak vermemizi sağlıyor.