Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
2022 Yılının En İyi Yerli Filmleri
Episode’un düzenli okurları Türkiye Sineması’nda öne çıkan yapımlar hakkında yazmayı önemsediğimizi, filmlerin daha fazla konuşulması için uğraştığımızı zaten biliyor. Yılın son günlerinde bu sene izlediğimiz en iyi yerli filmleri sizler için derledik. Bu listedeki bazı filmleri internet platformlarında bulup yıl bitmeden izleme imkânına sahip olacaksınız bazı filmleriyse henüz bir yerde bulabilmeniz mümkün değil. Kendi sinemamızda neler olduğunu anlamaya, yılın nitelikli bağımsız yapımları, yönetmenleri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışacağımız bir liste oluşturduk. İyi seyirler…
Kerr (MUBI)
Episode’da Kerr’in yönetmeni Tayfun Pirselimoğlu ve başrol oyuncusu Erdem Şenocak’la gerçekleştirdiğimiz röportajı hatırlarsınız belki. Kerr’den söz ederken öncelikle gündelik hayatta kullanmadığımız bir kelime olan isminden başlamak gerekiyor. Pirselimoğlu’nun tanımlamasıyla açıklarsak; “Kerr, tekrarın kökü. Mükerrer, tekerrür buradan geliyor. Başlayıp bitirdikten sonra tekrar başlamakla alakalıdır.” Dolayısıyla filmde de bir tekrar durumu sözkonusu, özellikle ana karakter Can’ın (Erdem Şenocak) kendisine yöneltilen her soruya aynı cümleyi tekrar ederek cevap vermesiyle bu durumu açık bir biçimde görüyoruz. Hikâye Can’ın babasının cenazesi için memleketine dönmesi ve burada tesadüfen bir cinayete şahit olmasıyla başlıyor. Bunun üzerine distopik bir kasabada yaşananları izliyoruz. Hazır, MUBI’ye Kerr’i izlemek için girmişken Tayfun Pirselimoğlu’nun önceki filmlerini de bulabilir, karanlık dünyasında gezinebilirsiniz.
Fragman:
Okul Tıraşı (MUBI)
Kendi adıma Ferit Karahan’ın Okul Tıraşı’nın yılın en iyi yerli filmi olduğunu söyleyebilirim. Geçtiğimiz yıl Altın Portakal’da En İyi Film ödülünün de sahibi olan Okul Tıraşı, bu sene Başka Sinema’da çok kısa bir süre gösterimde kalarak sinemaseverleri üzse de iyi haber MUBI’den geldi. Kasım ayında MUBI kataloğuna eklenen filmi izleme şansınız devam ediyor, yetişin derim. Film hem hikâyesi hem de anlatım dili açısından oldukça başarılı bir yapım. Ferit Karahan kendi çocukluk yıllarından yola çıkarak soğuk bir yatılı okul üzerinden eğitim sistemini eleştiriyor. Bir yandan merak unsuru yüksek tutularak hikâyenin ardındaki gerçeği seyirciye aratıyor. Temiz bir çerçeveden kar manzaraları yerine soğuk yatılı okulun iç mekânlarının tercih edildiği bir anlatım diline sahip Okul Tıraşı. Oyuncu kadrosunda yer alan Ekin Koç, Mahir İpek, Melih Selçuk, Cansu Fırıncı gibi profesyonel oyuncuların yanı sıra çocuk oyuncuların performansından da etkileneceğinize emin olabilirsiniz. Özellikle başrol Yusuf’u canlandıran Samet Yıldız bakışlarıyla oynamayı başarıyor.
Fragman:
Âşıklar Bayramı (Netflix)
Bu listeyi oluştururken Netflix’te bu sene yayınlanan yerli film sayısına şaşırdığımı itiraf etmem gerek. Âşıklar Bayramı Netflix’in beklenen yapımlarından biriydi. Hem filmin hikâyesi hem de Özcan Alper’in bir filminin doğrudan Netflix’te yayınlanması sebebiyle yüksek beklentiyle geldi. Bu meseleyi bir müddet çok tartışıyorduk; yönetmenlerin internet platformlarına film yapması iyi mi, Alfonso Cuaron’un Netflix filmi Roma’nın Oscar kazanması, Scorsese’nin bile Netflix’e iş yapması (The Irishman) gündemimizdeydi. Sanırım artık bu duruma alıştık. Sinema hiç değilse bir müddet daha hem sinema salonlarında hem de internette seyirciyle buluşmaya devam edecek. Bu konudaki fikrim filmlerin, özellikle görselliğiyle ön plana çıkan yönetmen sineması işlerinin perdede izlenmesi gerektiğine dönük ancak teknolojik imkânlarla da savaşacak halimiz yok. Bu görece eski tartışmayı bir yana bırakırsak ben filmde aradığımı bulamadım. Filmin konusu şehirli Yusuf’un (Kıvanç Tatlıtuğ) yıllardır görmediği ozan babasıyla (Settar Tanrıöğen) bir yolculuğa çıkmasına dayanıyor. Bu yolculuğun sonundaysa Âşıklar Bayramı var. Hikâyenin akışı, karakterlerin gerçekçiliği bir yana beni asıl tatmin etmeyen mesele doğrudan müziği konu edinen bir filmin müziklerinin beklediğim sıklıkta ve nitelikte olmaması.
Fragman:
Zuhal
Yukarıdaki filmlerin aksine Zuhal, herhangi bir platformda izleyebileceğiniz bir yapım değil. Ancak bu sene festivallerin en çok konuşulan işlerinden biri oldu. Filmin yönetmeni ve senaristi Nazlı Elif Durlu da ilk uzun metraj çalışmasıyla dikkat çekti. Film, kentli bir kadın olan Zuhal’in evde bir kedi sesi duymasıyla apartmanda onu aramasını ele alıyor. Zuhal karakterini canlandıran Nihal Yalçın’ın oyunculuğu da bir kez daha beğeni topladı. Film, bu yıl İstanbul Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerinin sahibi oldu. Zuhal’i izleme imkânımız umarım olur.
Fragman:
Cici (Netflix)
2022’nin ilgiyle beklenen ve üstüne çok konuşulan bir başka yapımı Berkun Oya imzalı Cici’ydi. Bir Başkadır’dan sonra Berkun Oya ve Netflix işbirliğinin ses getirmeme ihtimali olmadığına biraz fazla güvenilmiş bir yapım Cici bana kalırsa. Bir aile üzerinden hafıza-mekân ilişkisini ele alan film, kadrosundaki başarılı oyuncularla da adını duyurdu. Oyuncu kadrosunda Yılmaz Erdoğan, Nur Sürer, Okan Yalabık, Ayça Bingöl, Fatih Artman, Olgun Şimşek, Funda Eryiğit gibi birbirinden önemli isimler yer alıyor. Bu sıralar özellikle internet yapımlarında oyuncu kadrosuyla dikkat çekmenin moda haline geldiğini söylesek yalan olmaz. Bu durum yapımların yayınlanmadan önce adını daha fazla duyurmasına sebep oluyor mutlaka. Bir yandan da beklenti çok yükseliyor ve zaman zaman seyirci hüsranla karşılaşıyor. Cici üzerine söylenecek çok fazla söz var ama Episode Dergi’nin son sayısında bulacağınız ayrıntılı bir yazı olduğundan daha fazla uzatmıyorum.
Fragman:
Çilingir Sofrası
Bu sene festivallerde adını bol bol duyduğumuz bir diğer yapımsa Çilingir Sofrası. Ali Kemal Güven’in ilk uzun metraj çalışması olan Çilingir Sofrası, iki okul arkadaşının yıllar sonra rakı masasına oturmasıyla başlıyor. Ben bir masa etrafında, tek mekânda ya da birkaç mekâna yüklenen anlamlarla dar alanda geçen filmleri seviyorum. Bu tarzın izlerken zorlayıcı olmamasını sağlamak gerçek bir yönetmenlik başarısı. Kamera kullanımının yalnızca kim konuşuyorsa onu çekmenin önüne geçen bir biçim alması gerekiyor yoksa farklı bir görsel dile sahip olması gereken sinemanın tiyatrodan farkı kalmıyor. Çilingir Sofrası, görsel başarısından ziyade konusuyla çok konuşuldu. İki eski dost (Ahmet Rıfat Şungar, Barış Gönenen) toplumsal normlardan uzaklaşmaya başladıklarında başka bir diyaloğun kapısını aralıyorlar. Bu bakış açısıyla yönetmen festivallerde beğeni topladı. Çilingir Sofrası’nı kaçıranların sevineceği bir haber; film yakında GAİN’de yayınlanacak.
Fragman:
Karanlık Gece
Özcan Alper, bu yıl yalnızca Netflix ortaklığında film çekmedi aynı zamanda Karanlık Gece filmiyle de ilgi uyandırdı. Altın Portakal Film Festivali’ne Emin Alper’in konuşması ve listenin devamında göreceğiniz Kurak Günler filmi damga vurdu. Ancak bir diğer çok konuşulan ve festivalde En İyi Film ödülünü de kazanan yapım, Özcan Alper’in Karanlık Gece filmiydi. Film, polisiye özellikler de barındıran bir hikâyeye sahip. İshak (Berkay Ateş), yıllar sonra kasabaya dönerek bir kaybolma hikâyesine dâhil oluyor. Esasında Karanlık Gece, konu bakımından şimdiye dek Türkiye Sineması’nda birçok kez gördüğümüz suçlunun belli olmadığı ya da herkesin suçlu olduğu kasaba hikâyesi. Filmin oyuncu kadrosunda yer alan diğer isimlerse Taner Birsel, Sibel Kekilli, Cem Yiğit Üzümoğlu.
Fragman:
Suna
Festivallerde hem seyirci hem de eleştirmenlerce dikkat çeken bir diğer yapımı Suna. Ben de filmi Ayvalık Film Festivali’nde izleme imkânı buldum. Film, Adana Film Festivali’nde seyirci tarafından en beğenilen film seçildi. Filmin yönetmeni Çiğdem Sezgin’e ödüllere nasıl baktığına ilişkin soru sorabilme imkânı bulmuştum. O da yine Episode’da bulabileceğiniz röportajında, seyirci tarafından beğenilmesinin onun için çok önemli olduğunu belirtmişti. Nihayetinde bu filmler kimin için çekiliyordu? Bu bakış açısına sahip yönetmenlerle tanışmak beni özellikle Türkiye Sineması açısından çok mutlu ediyor. Seyircisi küstürülmüş, bağımsız sinemayla yeni yeni barış imzalayan bir sinemamız var ne yazık ki. “Bağımsız sinema, festival” gibi kelimeler duyduğunda uzaklara bakan karakterleri dakikalarca izleyeceğinden korkan seyirci, sinema salonlarından çekilmişti. Şimdilerde seyirci ve yönetmenler daha fazla bir araya geliyor ve sohbet ediyor. Bunun sinemamız açısından çok önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Suna, orta yaşlı bir kadının kendine güven hikâyesi. Suna’nın yalnız kalmamak için yaptığı sevgisiz evliliğinden bunalarak kendini sokaklara atıp yürümesi beni etkiledi.
Fragman:
Ela ile Hilmi ve Ali
Bu sene festivallerde ilk filmini çekmiş yönetmenlerle çokça karşılaştık. Ela ile Hilmi ve Ali’nin yönetmeni Ziya Demirel de onlardan biri. Ela, Hilmi, Ali (Ece Yüksel, Serkan Keskin, Denizhan Akbaba) üçlüsü arasında geçen, zaman zaman rahatsızlık veren bir hikâye anlatıyor film. Hilmi iyi bir lise öğretmeni ancak öğrencileriyle aynı yaşta olan Ela’yla evli. Ali’yse Hilmi ve Ela’nın oturduğu apartmanda çalışan apartman görevlisinin liseli oğlu. Ali’nin Hilmi’den ders almak için eve girip çıkmasıyla Ela’yla aralarında çocukça bir ilişki gelişiyor. Üçlünün diyalogları, Ela ve Ali’nin Hilmi’yle dalga geçmesi, Hilmi’nin bakışları seyirciyi koltuğunda kimi zaman diken üstünde oturtuyor. Ela’nın yaşının da tahmin edilmesi zor biçimde gösterilmesi korkutucu bir atmosfer yaratıyor. Bana kalırsa Ela ile Hilmi ve Ali seyirci açısından zor bir film ama eleştirmenlerden ağırlıklı olarak iyi not aldı. Filmin başrollerinden Ece Yüksel, İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünün de sahibi oldu. Filmin senaryosu yönetmen Ziya Demirel ve yukarıda Zuhal filminin yönetmeni olarak değindiğim Nazlı Elif Durlu’ya ait.
Fragman:
Kar ve Ayı
Selcen Ergun’un Kar ve Ayı filmini özellikle yurtdışı festivallerinde çok duyduk bu sene. Artık tekrarlamaya bile gerek yok ama Kar ve Ayı da bir kasaba filmi. Türkiye Sineması’nın kentlere küskünlüğü anlamak doğrusu bana biraz zor geliyor. Çok iyi kasaba filmleri izledik, kasabanın hikâye açısından verimli olabileceğini gördük ama artık yeniden kentlere dönmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu sene de festivallerde karşılaştığımız filmler ağırlıklı olarak kasabada geçen, doğrudan kasaba hikâyesi anlatmasa dahi kentle bir ilişki kurmayan filmler.
Kar ve Ayı’nın ana karakteri Aslı (Merve Dizdar), mecburi hizmetle kasabaya atanan bir hemşire. Karakola dadanan yarasalarla uğraşılan kasabada yine bir kaybolma hikâyesi izliyoruz. Türkiye Sineması’nın özellikle son dönemde hayvanlar üzerinden metaforik anlatıma başvurması da sık karşılaştığımız bir durum. Listenin sonuna sakladığım Kurak Günler’de de karşımıza öldürülen yaban domuzları ve kapana kısılan fare metaforları çıkıyor. Arka arkaya filmlerde gördüğümüz salyangozları hatırlarsınız. Bunun kullanışlı bir yol olduğunu anlıyorum ama metafor yaratmak için tek malzeme olmadığı da aşikar.
Fragman:
Beni Sevenler Listesi (BluTV)
2022’nin başında en dikkat çeken yerli yapım sanırım Beni Sevenler Listesi oldu. Kar filmiyle tanıdığımız Emre Erdoğdu’nun Beni Sevenler Listesi, Cihangir sokaklarında geçiyor. “Kentte film çekilmiyor,” eleştirime karşı çıkan bir film yani. Cihangirli Yılmaz (Halil Babür), mahallenin ünlülerine torbacılık yapıyor, İstanbul’da yapılan operasyonlarla uyuşturucu bulamayarak artık sevilmeyeceğine dair bir paranoya kapılıyor. İyi haber, yönetmenin iki filmini de BluTV’de izlemeniz mümkün. Yukarıda internet platformlarında izlediğimiz filmlerden söz ederken perdeyi tercih ettiğime değinmiştim. Ancak vizyondan çıktıktan sonra filmlerin bu platformlarda yer alması seyirci için gerçekten bir şans. Filmin oyuncu kadrosunda Hayal Köseoğlu, Can Evrenol ve Nazlı Bulum gibi son zamanların dikkat çeken isimleri yer alıyor.
Fragman:
Bana Karanlığını Anlat
Bir diğer ilk film Bana Karanlığını Anlat’ın yönetmen koltuğunda Gizem Kızıl oturuyor. Gasilhanede geçen bir aile hesaplaşması diyebiliriz film için. Daha önce de Episode’da Türkiye Sineması’na ilişkin yazdığım yazılarda son yıllarda aileye ilişkin iyi filmler izlediğimizden söz etmiştim. Aileyle hesaplaşma meselesinin Türkiye Sineması’nın son dönem konularından biri olduğunu söylemek abartılı olmaz. Filmin oyuncu kadrosunda Mehmet Yılmaz Ak, Aslıhan Gürbüz, Giray Altınok gibi televizyondan tanıdık yüzler yer alıyor.
Fragman:
Kurak Günler (Vizyon)
Listenin son sırasına şu günlerin en çok konuştuğumuz filmini sakladım. Yılın son ayında vizyona girerek sanat dünyasına damga vuran Kurak Günler hem Kültür Bakanlığı’yla yaşadığı destek sıkıntısı hem de aldığı ödüllerle adından söz ettirdi. Artık yazmaya dahi gerek yok sanırım ama filmin yönetmenliğini Emin Alper üstleniyor. Emin Alper’in son yıllarda en çok konuştuğumuz yönetmenlerden biri olduğu kesin. Alper de kasabaya gözünü dikmiş yönetmenlerimizden. Suçluyu aradığımız bir kasaba hikâyesi izliyoruz. Hala filmi sinemada izleme şansınız var. Filmin oyuncu kadrosunda Selahattin Paşalı, Ekin Koç, Erdem Şenocak gibi son zamanların dikkat çeken oyuncuları yer alıyor. Film, daha çok eşcinsel bir hikâye anlatıp anlatmadığına ilişkin tartışılmış olsa da esas meselemiz kasabanın tuhaflığı. Doğrusu ben bu kasabanın gerçekliğine pek inanamadım ama distopik bir hikâye de sözkonusu değil. “Gerçekliği zorlayan bir gerçekçilik,” gibi bir laf edeyim film için. Henüz vizyondayken yorum yapmak da size kalsın. İyi seyirler…
Fragman:
Bonus: Aşk, Mark ve Ölüm
Bu listede yalnızca kurmaca yapımlara yer verdim ancak bu sene festivallerin vazgeçilmezi bir belgesel yapımdan bahsetmeden olmazdı. Aşk, Mark ve Ölüm; Cem Kaya’nın üçüncü belgesel film çalışması. Film, Berlin Film Festivali Seyirci Ödülü’nün de sahibi oldu. Cem Kaya, 80 Darbesi sonrası arabesk kültürü ve Yeşilçam’daki kopyalama meselesini konu aldığı Motör, Kopya Kültürü ve Popüler Türk Sineması (2014) adlı belgeseliyle dikkat çekmişti. Aşk, Mark ve Ölüm’deyse yönetmen, 1960’lı yıllarda Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünü merkeze alıyor. Filmi kaçıranlar için sevindirici bir haber; Aşk, Mark ve Ölüm yakında MUBI’de!
Fragman: