Adana Twilight: ‘Şahmaran’

Bundan iki yaz önce, Bodrum Off Gümüşlük’te buluşup kokteyllerimizi yudumlarken, mekânın arka bahçesinde okuma provası yapan bir ekip olduğunu öğrenmiştim. Hangi proje diye merak ettiğimde “Şahmaran” ismi geçmişti. Efsaneyi bilip dizinin hazırlıklarını da bulunduğum yerde yapan ekibe ayrıca heyecanlanmıştım. Gerçekten “Şahmaran” çekilecekti. Bu toprakların birbirinden değerli efsaneleri var. Dijital platformların içerik dünyasında özellikle global bazda elimizdeki bu hikâyeleri dünyaya açmak önemli. Atiye Göbeklitepe çıkışı, Hakan Muhafız’ın Osmanlı padişahlarının tılsımlı gömlekleri mevcut efsanelerimizin kurgulanmış hali.

Akıllı ve iyicil olarak bahsedilen, bellerinden aşağısı yılan, üstü insan şeklindeki Maran adı verilen doğaüstü yaratıkların başında bulunan ve hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan bir varlık olarak tanımlanan Şahmaran, Anadolu mitolojilerinde yer alan muhteşem bir efsane.

Serenay Sarıkaya İlk Kez Güçlü ve Yetişkin Kadın Formunda!

Netflix Türkiye Orijinal yapımı olarak karşımıza çıkan bu hikâyede Serenay Sarıkaya, Şahsu karakterine can veriyor. İlk başta neden bu isim deyip sonrasında günümüze yerleşme şeklini benim şakaları çürütecek bir şekilde doğruluyor. Serenay Sarıkaya endamı, karakteri ve biçimsel kurgusuyla dizinin taşıyıcısı. Güçlü ve yetişkin kadın formunda onu ilk kez izliyoruz. Bunu da gayet güzel başarıyor. Üf, yine çok seksi demeden de geçemiyorum. Burak Deniz, Mert Ramazan Demir ve Mustafa Uğurlu (özellikle Uğurlu’nun performansına bir izleyici olarak alkış alkış)… Adana’dayız ama bana nedense Küba efekti veriyor. Renkleri, fotoğrafik akışı ve imgesel formu büyülü. Umur Turagay dünyası içine çekip alıyor. Sadece izlerken daha çok diyaloğa düşmek istiyorum. Karakterler daha çok konuşsun istiyorum. Anlatsınlar, hikâye çatışmalarını sağlama arayışına giriyorum. Bir ara Şahsu karakteriyle Serenay Sarıkaya’nın isyanlarına, “Biri bana gerçeği anlatsın….” krizlerine izleyici olarak, “Anlatın artık, bu ne suskunluk be!” diye ara ara ben de deliriyorum. Dizinin jenerik müziği ve temalarında hikâye şahlanıyor. Dizi ağır ilerliyor ama bunu şöyle tanımlayabilirim; yoğun akıcı bir trafik gibi. İlerliyoruz ama varamıyoruz. Jingle House Hakan Özer, yaptığı işlere şöyle bir bakın, vay be diyeceksiniz ki dizinin müziklerine hayat veren isim. Onu övmeden geçemeyeceğim.

Kimin Ne Özel Gücü Var, Söyleyin Bize 🙂

Bu gerçek hayatta olsaydı, işaretleri takip etmeden önce ben Şahsu, ben de Maran diyen biri karşımda olsaydı muhtemelen hatta eminim; “Aa, bizim ismimizden Şahmaran oluyor. Bu bir işaret!” diye haykırıp hayatımın aşkını buldum diyebilirdim. Evet, bunu yapabilirim.

Mardin’e giderseniz ya da gittiyseniz fazlasıyla Şahmaran figürü ve masalını göreceksiniz. Mardin’den Antakya’ya kadar bu masal bilmediğim kadar uzun süredir döner durur. Dizinin içinde şu kehanet gerçekleşiyor, bu oluyor gibi bir bilgi var ancak detayda gizem yaratmak için yapmışlar yoksa siz açın google’dan bakın, biz diziyi tamamlayalım demişler, bilemiyorum. Adana Twilight dememin sebebi de, “Neden olmasın?” Ben bu masala varım! Kimin ne gücü var, karakterlerde yılancılık kısmında ne oluyor, bilmek istiyorum. Sadece ikinci sezonunda detaylar, güç akışı ve olaylar/kıyamet kopsun istiyorum 🙂