Demirhan Demircioğlu: “Hepimizin yaşadığı gibi hayatla mücadelelerin başlamasıyla doğrularının yıkılacağı, kendi doğrularını bulacağı bir yolculuk Aziz’in hikâyesi”
Episode’un 55. sayısında konuğumuz Bahar dizisinin oyuncuları, yönetmeni, senaristi ve yapımcısı oldu. Dizide Aziz Uras karakterini canlandıran Demirhan Demircioğlu ile Bahar dosyamız kapsamında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz… İyi okumalar dileriz!
Bahar dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Demirhan Demircioğlu: “Tanıdıkça sahiplenmeleri, öğretmeleri, eğlendirmeleri ve sahnede her zaman bir sürü oyun alanı paylaştığımız bu insanlarla çalışacağımı bilerek güne başlamak bambaşka bir his benim için. ‘Çocuk heyecanı…'”
Aziz Uras zeki, başarılı bir çocuk. Dedesi ve babasının izinden giderek cerrah olmak istiyor. Sizce Uras’ın gerçekten istediği bu mu yoksa ailesinin ondan beklentisi doğrultusunda mı ilerliyor?
Cerrahlık, ailede geleneksel bir yapıya sahip ve ilk çocuk olmasının da etkisiyle başka seçenekleri varmış gibi hissederek büyümemiştir aslında. Tıp fakültesine büyük bir heyecanla girmiş olsa da okurken bu meslek için uygun olup olmadığını çoğu kez sorgulamıştır. Hayatın gerçekleriyle yüzleştikçe ve özgürleşme isteğinin artmasıyla nelere cesaret edebileceğini hep beraber göreceğiz.
Aziz Uras, annesinin dramanı, babasının bencilliğini gözlemlemiş, hem annesine hem kardeşine destek olmaya çalışan, sevgi dolu bir genç. Sizi Aziz Uras’ta en çok heyecanlandıran özellikler neler olmuştu?
Yapıcı bir anne, yıkıcı bir baba, öğrenilmiş ama keşfedilmemiş doğrularla büyümek… Sonra hepimizin yaşadığı gibi hayatla mücadelelerin başlamasıyla doğrularının yıkılacağı, kendi doğrularını bulacağı bir yolculuk Aziz’in hikayesi. Onunla beraber öğrenmek, büyümek ve yüzleşmek; kendime uzaklaşarak yakınlaştıran bir süreç yaşama şansı tanıması diyebilirim.
Bahar ile Aziz Uras, aynı hastanede meslektaşlar artık. Aziz Uras, annesine korumacı da yaklaşmaya çalışıyor ve epey mizahi sahneler çıkıyor buradan. Nasıl geçiyor bu sahneler sette?
Demet Evgar’la olan her sahne bir “Evgartuar” bizim için. Eğlenerek, ağlayarak, üzülerek bazen utanarak, bir saniyesi bile müthiş bir tecrübe oluyor. Senaryonun da eğlenceli dinamikleriyle birlikte çok leziz bir yemek tadında geçiyor. Bitmiştir ama yemeğinizi hala yemek istersiniz.
Demet Evgar, Mehmet Yılmaz Ak ve Buğra Gülsoy ile çalışmak neler hissettiriyor ?
İlk bölümü izledikten sonra büyük bir sevinç ve sessizlik içindeydim. Biraz hayranlıklarımı, aldığım keyfi, şaşırmalarımı sindirdikten sonra bu ekibe karşı sorumluluklarımın farkında olduğum bir sessizlikti bu aslında. Tanıdıkça sahiplenmeleri, öğretmeleri, eğlendirmeleri ve sahnede her zaman bir sürü oyun alanı paylaştığımız bu insanlarla çalışacağımı bilerek güne başlamak bambaşka bir his benim için. “Çocuk heyecanı…”