Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Efsane Geri Döndü: Kuzey Güney | Zeynep Gönenli
Bildiğiniz gibi Covid-19 salgını sebebiyle hem dizilerin hem de televizyon programlarının çoğunda çekimler durdu. Kanallar da bu vesileyle eski dizileri teker teker ekrana döndürmeye başladılar.
Kanal D de bu akımın bir parçası oldu ve gündüz kuşağına “Aşk-ı Memnu”yu getirmesinin hemen akabinde çarşamba akşamlarına da “Kuzey Güney”i aldı.
Bu dizi ki hayatımıza Kuzey Tekinoğlu gibi efsane bir karakteri sokmuş, Kıvanç Tatlıtuğ sevgimizi üçe beşe katlamış, kendisinden sonraki dizileri hep biraz onunla kıyaslamamıza sebep olmuş bir dizidir.
Kuzey Tekinoğlu dedim ama dizinin tek numarası bu değildi elbette. Sinsi kardeşi gayet başarılı canlandıran ve bize Güney Tekinoğlu’nu bir kaşık suda boğdurmak için bahane arattıran Buğra Gülsoy… Ekranda bugüne kadar izlediğimiz en kötü annelerden biri olan Handan Tekinoğlu’nda bir efsane yaratan Semra Dinçer… Şahane anne-kız ekibi olarak Zerrin Tekindor ve Öykü Karayel… Hepsi hayatlarımızın en tatlı parçalarından oldular ve şimdi geri dönüyorlar.
Kuzey Güney’le birlikte ekranlara özellikle Kuzey Tekinoğlu benzeri birçok karakter girdi ama hiçbiri de onun yerini tutamadı. Bunun sebeplerinden biri elbette Kıvanç Tatlıtuğ’un sadece yakışıklı genç delikanlı rollerini oynamak gibi bir niyeti olmadığını göstermesi değil (ki benim için mahzuru da yoktu) aynı zamanda dizinin insanı içine çeken atmosferiydi.
Başka bir yerde görsek, “Iyy kıro!” diyeceğimiz bir Kuzey’i o mahallede, o ailede, o şartlarda kalbimizin orta yerine koyduk. Haliyle onu seven Cemre’yi de sevdik. Cemre’nin annesi zaten canımızdı, Ali en iyi arkadaşımızdı, Simay deseniz ona bile ısındık bir ara. Öyle bir diziydi çünkü Kuzey Güney. Ortam ne kadar sürreal olursa olsun bizi o an orada olduğumuza ikna ediyordu. Senaryo her şart altında gönlümüzü alıveriyordu.
Kuzey Güney‘i ilk defa izleyecek olanlar varsa onları net bir şekilde kıskandığımı belirtmek isterim öncelikle. Zira Tekinoğlu Fırını’nı ilk defa görmek, Kuzey’in sesinden ilk defa türkü dinlemek, Kuzey ve Ali dostluğuna imrenmek, Cemre’ye hem çok sinirlenip hem de onun için üzülmek, Handan’ı omuzlarından tutup sarsmak istemek, tam da tüm kuaförlerin kapalı olduğu şu günlerde Gülten’in kuaföründe Türk kahvesi ve dedikodu eşliğinde saç boyatanlara imrenmek, zengin olup dünyayı ele geçirmeye çalışan Güney’e bilenmek için çok iyi bir fırsat bu.
Diziyi daha önce izleyenler de üzülmesin tabii, bu saydıklarımı ikinci, üçüncü, beşinci defa yapmak için de çok uygun artık çarşamba akşamları.
Biliyorum dizileri artık istediğimiz zaman izliyoruz, eskiden olduğu gibi “tekrarı yok” ibaresiyle yayınlamıyor diziler ama yine de televizyondan izlemenin tadı her zaman bir başka.
İyi seyirler dilerim.