Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Bu Maradona Belgesellerini İzlemelisiniz
Tarihin en büyük futbolcusu kimdir, tartışılır. Prekazi: Vurdu, Gol Oldu! (Mylos Kitap, 2018) kitabımızda sevgili Cevad Prekazi, bu soruya “Johan Cruyff” cevabını vermişti. Benim neslime sorarsanız cevap ya Lionel Messi ya da Cristiano Ronaldo’dur. Kimileri ise George Best, Zinedine Zidane, Pele, ‘Fenomen’ Ronaldo, Ronaldinho gibi cevaplar verecektir. Ancak, yaşı yetsin yetmesin, dünyanın her yerinden milyonlarca insan da size şu ismi söyleyecektir: Diego Armando Maradona.
O, bir sihirbazdı. Ancak sarayda krallar eğlendiren türden değil! Adına Arjantin’de kilise kurulmuş, kolunda Che Guevera dövmesiyle dolaşan, Bolivarcı Devrim’in lideri Hugo Chavez ile birlikte Gheorghe Bush’a “Latin Amerika’dan defol!” diyen, yüzyılın en güzel golünü tereyağından kıl çeker gibi rahatlıkla atabilecek yeteneğe sahip, Napoli’yi neredeyse tek başına İtalya şampiyonu yapan, teknik direktörlüğü fecaat, uyuşturucu bağımlısı bir adam. O, çelişkilerin insanıydı: Başarı ve hezimet, onun yaşamında bir aradaydı. Futbola karşı ne kadar yetenekliyse hayata karşı o kadar yeteneksiz kaldığı zamanlar oldu. Maradona, yine de hep bir şekilde ayakta kaldı. Tam da bu yüzden, tarihin en büyük futbolcusu olsun olmasın, Maradona tarihin en ilham verici futbolcusuydu.
Bu listede, Maradona’ya dair mutlaka izlemeniz gereken dört yapım bulacaksınız. Keyifli okumalar ve keyifli izlemeler dilerim!
Maradona by Kusturica (2008)
Emir Kusturica imzalı bu belgeselin prömiyeri 2008 Cannes Film Festivali’nde yapılmıştı. Vizyona girdiğindeyse olumlu eleştiriler aldığı kadar olumsuz eleştiriler de aldı. Ancak Maradona by Kusturica, şurada doğdu, burada büyüdü, şunu yaptı, bunu etti diye ilerleyen bir belgesel olmadığı için listemize girmeye hak kazanıyor.
Maradona’yı bir Boca maçını takip ederken ya da 2005’teki “Bush’u Durdurun!” eyleminde Hugo Chavez’le birlikte on binlere seslenirken görebileceğimiz belgeselin en büyük meziyeti, bizi Maradona’nın duygusal dünyasına sokabilmesi. Her ne kadar adına bir kilise kurulmuş olsa da Maradona’nın da etten kemikten olduğunu gösteriyor belgesel. Onun büyük çelişkisini gözler önüne seriyor: Bir yanda ona tanrı misali tapan taraftarlar, bir yanda ise onu defalarca düşüren (hem de çok sert düşüren) büyük hatalar. “Ben yaptığım hataları biliyorum,” diyor bir sahnede gözleri dolu dolu, “Ama onları düzeltemem.” Hemen sonra, onu bir sokakta görüyoruz bu defa. Karşısında duvara sırtını dayamış, gitarını çalan Manu Chao… Maradona için yazdığı “La Vida Tombola” şarkısını söylüyor: “Eğer Maradona olsaydım, aynı onun gibi yaşardım!”
Diego Maradona (2019)
Hem bir sinemasever hem de futbol tutkunuysanız, geçen yılın en güzel hediyelerinden birini siz de HBO’dan almışsınızdır. Çok beğenilen Senna (2010) belgeselinin yönetmeni Asif Kapadia imzalı bir Maradona belgeseli: Diego Maradona.
Prömiyerini 2019 Cannes Film Festivali’nde yapan belgesel, Maradona’nın bilhassa Barcelona’dan Napoli’ye transfer olduktan sonraki kariyerine odaklanıyor. Maradona, o Napoli’yle öyle özdeşleşecekti ki 1990 Dünya Kupası ülkelerinde düzenlenen Napolililer, İtalya ile Arjantin eşleştiğinde Arjantin’i destekleyecekti. Sırf Maradona’nın hatrına!
Diego Maradona belgeselinin en cazip özelliğiyse, 500 saati aşkın daha önce görülmemiş görüntülerin karıştırılıp oluşturulması. Yani, aşağı yukarı 2 saat süren bu belgeselde daha önce hiç görmediğiniz Maradona görüntüleriyle karşılaşacaksınız. Sırf bu yüzden bile izlenmez mi!
In the Hands of the Gods (2007)
Adını Maradona’nın 1986 Dünya Kupası’nda İngiltere’ye karşı kaydettiği meşhur “Tanrı’nın Eli” golünden alan bu belgesel, beş İngiliz gencinin Maradona’yla tanışma çabalarını konu ediniyor. İngiltere’nin yoksul mahallelerinden çıkmış bu beş genç, sokak futboluyla uğraşıyor ve Maradona’yı bulmak için yola düşüyorlar. Bu uğurda, seyahatlerini finanse edebilmek adına, çeşitli yerlerde sokak gösterileri düzenliyorlar. Nihayetinde aralarından birkaçı Maradona’yla tanışma şansına erişiyor ancak diğer detayları, filmi izleme hevesinizi kaçırmamak adına anlatmayacağım.
Belgeselin Maradona meraklıları için en ilgi çekici yanı, onun nasıl bir idol olduğunu göstermesi olsa gerek. Düşünün; bu adam, elle gol atarak ülkenizi Dünya Kupası’ndan saf dışı bırakmış. Üstelik aynı maçta bütün savunmanızı hallaç pamuğu gibi atarak yüzyılın golünü de kaydetmiş. Ancak sizin en büyük düşünüz onunla tanışmak. Niçin? İşte, In the Hands of the Gods her şeyden önce bu soruya cevap veriyor.
Maradona en Sinaloa (2019)
Narcos dizisini izlediyseniz, Sinaloa’yı duyunca aklınızda canlanacaklar bellidir: Silahlar, uyuşturucu ve Joaquin ‘El Chapo’ Guzman. Ancak 2018/2019 futbol sezonunda Sinaloa’da başka bir hikaye daha yazıldı ve o hikayenin yazarı Diego Armando Maradona’dan başkası değildi…
Maradona, 2018 Eylül’ünde başarısız teknik direktörlük kariyerini sürdürmek üzere Dorados de Sinaloa kulübüyle anlaştı. Bu karar herhalde epey insanı şaşırtmıştır çünkü Dorados, Meksika ikinci liginin alt sıralarına demir atmış bir takımdı. Tamam, Maradona iyi bir teknik direktör değildi ama eninde sonunda o Maradona’ydı; tarihin en büyük futbol ikonu! İşte, Netflix yapımı Maradona en Sinaloa ya da İngilizce’deki yayın adıyla Maradona in Mexico, efsanevi ismin bu ikinci lig takımıyla yaşadığı bir sezonluk serüveni anlatıyor. Yedi bölümlük, çok keyifli bir belgesel dizisi. Uyuşturucu bağımlılığından bir türlü gerçekten kurtulamamış bir efsane, uyuşturucu ticaretinin merkezlerinden birinde bir ikinci lig takımının başına geçiyor. Bundan âlâ hikaye olur mu!