“Şahsiyet”, İsminin Hakkını Veriyor I N. Levent Tanıl

 “Şahsiyet”, İsminin Hakkını Veriyor I N. Levent Tanıl

[highlight]Türkiye’de internet dizisi kavramına hayat veren birkaç önemli yapımın ardından Şahsiyet de dijital platformlardaki enler arasında yer alacağa benziyor. En azından ilk üç bölümde Hakan Günday’ın kalemi ve Onur Saylak’ın etkili kadrajından yakaladığımız etki bu. Haluk Bilginer için ne desek az ama özellikle Necip Memili’ye dikkat edin…[/highlight]

Ülkemizde polisiye türünü seri katil odağında ilerleterek güçlü etkilere ulaşan bir esere çok fazla denk gelemezken, Onur Saylak yönetmenliğindeki Şahsiyet dizisi, bu alanda yeni bir sayfa açtı.

Yakın zamanda Daha filminde yazar Hakan Günday’la dengeli bir uyum yakalayan Saylak, aynı dengeyi yönettiği ilk dizide de sağlamayı başarmış. İkilinin ortaya çıkardığı dünya, attığı adımları iyi tasarlayan güçlü bir polisiyeye dönüşürken, yeraltı edebiyatını hissettiren atmosferiyle sinema tadında özgün bir iş izlenimi sunuyor.

Saylak’ın yönetimi, Netflix ve HBO yapımlarını aratmayacak kalitede

Şahsiyet‘in açılış jeneriğinden itibaren kendisini hissettiren güçlü dokusu, Günday-Saylak ortaklığının gelecek dönemlerde ne denli nefis işler gerçekleştirebileceğinin habercisi niteliğinde. Temeline alzheimer hastalığına yakalanan 65 yaşındaki bir seri katil fikrini yerleştiren dizi, bu fikir etrafında şekillendirdiği olay örgüsünü de sistemli polisiye tarzıyla pekiştiriyor.

Daha önce Onur Ünlü’nün İtirazım Var, Uğur Yücel’in Ejder Kapanı ve Turgut Yasalar’ın Sis ve Gece eserlerindeki sonu sürprizli polisiyelerin aksine hikâyesini kendi katilinin ekseninde şekillendiren Şahsiyet, şiddet ve gerilimi de başarılı bir kurguyla tasarlıyor. Onur Saylak’ın her sahnesinde tecrübeli bir yönetmen hissi uyandıran bu tasarım fikri, Netflix ya da HBO yapımlarını aratmayacak kalitede başarılı bir dizi işine dönüşmüş.

Haluk Bilginer, her zamanki gibi olağanüstü bir performans sergiliyor…

Haluk Bilginer’den kültlük mertebesinde bir tipleme

Adli kâtip memurluğundan emekli, 65 yaşında ve alzheimer hastalığına yakalanan Agâh Beyoğlu tiplemesi, Haluk Bilginer’in güçlü oyunculuğuyla şimdiden kültlük mertebesine ulaşacak etkide. Seri katil olmak için çok yaşlı, üstelik amansız bir hastalığın arifesindeki Agâh Beyoğlu, buna rağmen işlediği cinayetlerle oluşturduğu dünyanın çehresine kendi hayatındaki var olma çabalarını yerleştiriyor. Bunun dışında Cansu Dere, Şebnem Bozoklu ve Necip Memili’nin canlandırdığı karakterler de dizinin puslu duruşunu daha gerçekçi kılıyor.

Necip Memili, kariyerinin en iyi performanslarından birini gösteriyor “Şahsiyet”te…

Necip Memili’ye dikkat

Burada ayrıca paragraf açma gereği duyduğum isim, Necip Memili: Oyuncu, Şahsiyet‘teki Başkomiser performansıyla kariyerinde resmen zirveye tırmanıyor. Göründüğü her sahneye özel bir anlam katan Memili’nin daha önce aynı kariyer yolundan ilerleyen meslektaşları Murat Kılıç ve Serkan Keskin misali sonraki projelerinde çok daha önemli bir konuma ulaşacağını düşünüyorum.

Cansu Dere

Genellikle Haluk Bilginer ve dizideki cinayet büro mensuplarını baz alan yakın plan -balık gözü- çekimler, dizinin vermiş olduğu boğulmuşluk hissiyatını da öykünün bütününe yaymayı başarıyor. Günday’ın romanlarında da sıklıkla aşina olduğumuz karakterlerin ruhsal karanlığı, Şahsiyet‘te oluşturulan dünyanın kurgusuna titizlikle aktarılmış. Üstelik burada sadece Bilginer’in hayat verdiği katil karakteri değil, diziye kıyısından köşesinden dahil olan her ayrıntının tamamlayıcı etmeni de genel anlatıyı başarıya ulaştırıyor.

İlk üç bölüm itibarıyla “enler” sınıfında

Feza Çaldıran’ın 80’ler havasını yaşatan görüntü yönetimi, mevcut sahnelerle zıtlaşarak özgün uyumlar yakalayan müzikler ve Hümeyra ile Şenay Gürler’in iki farklı sahnede sergilediği tango sekansları, Şahsiyet‘i ilk üç bölümüyle özel kılan diğer ayrıntılar.

Türkiye’de internet dizisi kavramına hayat veren Masum, 7YÜZ ve Fi gibi önemli yapımların ardından Şahsiyet de dijital platformlardaki enler arasında yer alacağa benziyor. En azından ilk üç bölümde Günday’ın kalemi ve Saylak’ın etkili kadrajından yakaladığımız etki bu…

Editör

Aralık 2016'da yayın hayatına başladı. Spinoff'u, prequel'i, sequel'i, remake'i, eşi benzeri muadili olmayan, Türkiye'nin tek DİZİ KÜLTÜRÜ dergisi ve web platformu...

Related post