Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
“Stranger Things”: Paralel Evrenden Mesajınız Var! Tuhaf mı? Hayır!
[highlight]Netflix’in bir anda patlama yapan dizilerinden Stranger Things, 2019’da 3. sezonuyla geri dönecek, yani daha biraz bekleyeceğiz… O arada popüler dizinin genç yıldızlarını daha yakından tanımaya ne dersiniz?[/highlight]
Netflix’in hayatımıza soktuğu bir vazgeçilmez daha. Duffer Kardeşler’in yapımcılığında doğan Stranger Things, bilimkurgu sevenleri 80’lerin sıcacık kucağında sallarken adrenalin banyosuna sokup çıkarıyor. 1. ve 2. sezonlar nefes kesici bir tempoda geçmişti. 3. sezonu bekliyoruz. Dizinin küçük ama kocaman kahramanları Eleven (Millie Bobby Brown), Mike (Finn Wolfhard), Lucas (Caleb McLaughlin), Dustin (Gaten Matarazzo) ve Will ile (Noah Scnhapp) Stranger Things‘i konuştuk…
Millie Bobby Brown (Eleven)
Dizinin hit olduğunu ne zaman anladın ve bu, hayatını nasıl değiştirdi?
Evet, hayatım değişti. Başkan Obama ile tanışmam ve onun programı izlediğini bilmek, başıma gelen en güzel şeylerden biriydi. Sosyal medya takipçilerim hızla arttığında, inanamadım. Bütün bu insanların beni neden ilgiye değer bulduklarını anlamadım bile. Oynadığım karakterle nasıl böylesine bir bağ kurmuş olduklarına inanamadım. İşte, o zaman kendi kendime dedim ki bu dizi patladı. Sonra SAG ödülü kazandık ve birbirinden güzel olaylar birbirini kovaladı.
İnsanlara bu denli hitap eden bir projeye dahil olmak nasıl bir şey?
Bu proje, oynama tarzımı tam anlamıyla değiştirdi. Duffer Kardeşler, bu konuda inanılmaz desteklediler beni.
İnsanlar Eleven karakterine bayıldı. Bu durum senin için ne ifade ediyor?
Olayın geçtiği çılgın 80’lerde, orada burada insan kurtaran kadın pek göremiyoruz. 13 yaşında kızlar diziyi izleyip Eleven’ı görünce, tuhaf olmanın kabul edilir olduğunu ve farklı olmanın kötü bir şey olmadığını düşünüyorlar. Bence bu yüzden onunla bağ kurabiliyorlar.
Duffer Kardeşler’le çalışmak nasıl?
Duffer Kardeşleri abimlerimmiş gibi hissediyorum. Onlara bayılıyorum. Shawn Levy de babam gibi. Onu çok seviyorum; çok komik ve eğlenceli biri. Onunla çalışmak gerçekten çok keyifli. Oyuncuyla bağ kurmayı gerçekten iyi biliyor. Mesela ağlamam gereken bir sahne vardı, Shawn gerçekten çok acıklı bir şarkı açtı. Bir de tabii ki Andrew Stanton’ı unutmamalı. Onunla çalışmaya bayılıyorum. Enerjisi çok yüksek, sette sürekli dans ediyor. Gerçekten çok keyifli.
Dizinin Netflix’te yayınlanıyor olması, olumlu yönde etkiledi mi sence?
Dizi izlemekten nefret ediyorum aslında. 1. bölümü izledikten sonra “Nasıl yani, bir hafta daha mı bekleyeceğim,” duygusuna giriyorum. Netflix bu konuda dünya çapında çığır açtı.
Fanlarına söylemek istediğin bir şey var mı?
Çok teşekkür etmek istiyorum. İnanılmazsınız. Sizi kalbimizin en derinliklerinden seviyoruz.
Gaten Matarazzo (Dustin)
Dizinin hit olduğunu ne zaman anladın ve hayatını nasıl değiştirdi?
Emmy Ödülleri’ne şarkı söylemek için davet edildiğimizde idrak ettim ben. Bir de Jimmy Fallon’ın programına konuk olduğumuzda. Öncesine göre çok daha fazla tanınıyorum sokakta. Ailemi çok özlüyorum. Onları epeydir görmüyorum. Kardeşlerimle eskisi gibi takılamıyorum. Oyunculuğu seviyorum ama çok şey değişti.
Başka insanlar için bu kadar önemli olan bir şeyin parçası olmak nasıl hissettiriyor?
Harika bir duygu. Bu işi çok seviyorum. İnsanları güldürmek beni çok mutlu ediyor. Mutsuz birini güldürebildiğimde günüm güzelleşiyormuş gibi hissediyorum. Bu dizi bana düşündüklerimi dile getirebilmek için çok güzel bir platform sağladı. CCD Smiles diye bir organizasyon kurdum. Cleidocranial dysplasia hastalığına yakalanmış insanların tedavisini sağlayan bir kurum. Hastaların dişlerini yaptırabilmeleri için gereken maddi desteği sağlıyoruz. İnsanları bu hastalık hakkında bilgilendirmek, farkındalıklarını artırmak ve hastalara gereken tedaviyi sağlayabilmek beni mutlu ediyor.
Duffer Kardeşler’den ve Shwan Levy’den bahseder misin?
Her biri bir dâhi. Buna gerçekten inanıyorum. Dufferlar bu işi bir başyapıt haline getirdi. Shwan ile çalışmak muhteşem. İki farklı yönetmenle çalışmak çok besleyici çünkü ikisi de farklı bakış açılarına sahip.
Dizinin fanlarına neler söylemek istersin?
Herkese çok teşekkür ederim. Diziyi başarıya taşıyan fanlardır. Ünlülerin ünlü olmasına sebep olan da onlardır. Televizyon programlarının popüler olmasının sebebi de. İnsanların para kazanmasını sağlıyorlar. Birçok fan, bizim için ne ifade ettiğinin farkında bile değil. İşimize değer katıyorlar ve beğendiklerini ifade etmeleri bizim için çok önemli. Biz onları mutlu etmek için varız. Gerçekten değerlerinin farkındayız, bunu bilmelerini isterim.
Caleb McLaughlin (Lucas)
Diziyle ilgili neler söylemek istersin?
Diziye olan tepki çok çılgıncaydı. Yani ilk gün iyiydi, pek bir şey gelmedi kulağıma, en fazla 2-3 insandan yorum gelmiştir. Ama ertesi gün olay patladı! Fan hesapları açmaya başladılar ikinci gününde. Brezilya’dan bile insanlar bize ulaşıp “Brezilya sizi seviyor!” diye yazdı. İşte o zaman anladım, dizinin çok sevildiğini.
Oynadığın karakterle ilk karşılaşman nasıldı?
1. sezonda Lucas eğleniyordu. O, okula giden ve arkadaşlarıyla takılan bir çocuktu daha çok. Tabii ki Will de olup bitenle ilgili endişeli. Bir de Max isminde, yeni bir kızımız var.
Sadie ile çalışmak nasıl ?
Sadie harika biri. Onu Stranger Things öncesinden tanıyorum. O da Broadway’deydi. Duffers Kardeşler’in Broadway çocuklarına bir zaafı var sanırım. Sadie’yi Annie‘de tanıyorum, bu yüzden onunla anlaşmam kolay oldu. Herkesle iyi anlaşıyorum zaten ama biraz daha rahat hissettim önceden tanıdığım için. 1. sezondan beri herkesin kimyası o kadar tuttu ki yeni bir çocuk daha eklenecek haberi geldiğinde hepimiz oldukça olumluyduk. Ancak bir taraftan da kim olduğunu merak ediyorduk. Kim bu çocuk? Nasıl biri? Ebeveynleri nasıl? İyiler mi? Anlaşabilecek miyiz gibi soru işaretleri doğdu. Ama o harika biri.
Dufferslar ile çalışmak nasıl bir şey?
Harika. Büyük ergenler gibiler. Kötü anlamda değil, inanılmaz yaratıcılar, kalıpların dışına çıkıyorlar.
Peki Shawn Levy ile çalışmak nasıl?
Shawn harika biri. Yönetmenliğine bayılıyorum. Shawn, sana bir yol gösterir, sonra da kendi tarzında oynamana izin verir. “Hadi göster bakalım, neler yapabiliyorsun?” dercesine. Çok komik biri. Oraya buraya eklemeler yapıyor. Çok hayat dolu. Hüzünlü bir sahneye müziği basıp hadi motor diyor. Hadi şimdi ağlıyorsun! Mutsuzsun! İşte bu! Şimdi kalbin kırık! Ve o an kesinlikle bunu hissettiğini fark ediyorsun. Yani o duyguyu kesinlikle veriyor sana.
Dizinin Netflix’te yayınlanması nasıl bir katkıda bulundu sence?
Bence kesinlikle başarısına yardımcı oldu, online olmak önemli; Netflix dünyaca yaygın ve her yerde izleniyor. Geçen sene Paris’e gittik ve insanlar bizi sokakta tanıdı. Çok şaşırdık.
Fanlarınıza söylemek istediğin bir şey var mı?
Desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Bizi desteklediğiniz sürece size istediğinizi vereceğiz.
Finn Wolfhard (Mike)
Dizinin patlaması hayatını nasıl değiştirdi?
Sosyal medya hesaplarımın takipçisi birden hızlıca yükselmeye başlayınca dizinin hit olduğunu idrak ettim. Çok şaşırdım çünkü hiç bu kadar hızlı takipçi sayım yükselmemişti. Dizinin yayına girişinin ikinci günüydü. Netflix’in hayatımızın değişmesinde payı büyük. İstersen diziyi bölüm bölüm izliyorsun, ister bir oturuşta hepsini. O yüzden anında tepki alabiliyor diziler.
İnsanların bu kadar bağ kurduğu bir projede yer almak nasıl bir duygu?
80’lerde büyümüş insanları alıp tekrar çok havalı bir döneme götürüyor dizi; bu da birçok insanın ilgisini çekiyor.
Duffer Kardeşler ve Shawn Levy ile çalışmak nasıl bir şey?
Duffer Kardeşler inanılmaz sabırlılar, Shwan Levy de öyle. Onlarla çalışabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Sence dizinin Netflix’te yayınlanmasının başarıyı artırma noktasında payı var mı?
Bir televizyon kanalında yayınlansaydı muhtemelen bu kadar geniş bir kitleye erişemezdik. Aslında burada sekiz saatlik bir filmden bahsediyoruz.
Noah Scnhapp (Will)
Dizi bir anda tuttu. Bu durum, hayatını nasıl değiştirdi?
Açıkçası ben dün neysem şimdi de aynen oyum, gerçekten. Hayatım değişti ama bu keskin bir değişim olmadı. Yalnız, dizinin dünyanın her yerinde gördüğü büyük ilgi, sevgi ve destek aklımı başımdan aldı! Sanırım buna neden olan da hepimizin ufak bir aileymişiz gibi hissetmemizdi. Sonra dizi Netflix’te bir anda popüler oldu ve şimdi Brezilya’daki insanlar bizi izliyor.
Dizinin bu kadar popüler olduğunun ne zaman farkına vardın?
Aslında dizi yayınlanmaya başladığında yaz kampındaydım. Bu yüzden ne olup bittiğini bilmiyordum. Döndüğümde her şeyle bir anda karşılaştım. Tüm olup bitenler beni şoka sokmuştu. Dizinin ne kadar popüler olduğunu böyle fark ettim ve sanırım hayat da o zaman değişti.
İnsanlar için bu kadar önemli bir dizinin parçası olmak sana ne hissettiriyor?
Şu an oldukça profesyonel hissediyorum, böyle saygın bir dizinin parçasıyım. Bu kadar popüler bir işin parçası olmak çok cool. Onca aday arasından bu rol için ben seçildim ve bunun çok cool olduğunu düşünüyorum.
Hawkins Labaratuvarı’nda işler nasıl gidiyor? Değişen bir şeyler var mı yoksa bildiğimiz gibi mi?
Dr. Owens’ın motivasyonunu anlamıyorum. Her şeyi yeniden huzura kavuşturdu ama herkesin onda ürkütücü bir yan hissettiğini hissediyorum ve bunun nelere yol açacağını görmeye çalışıyoruz.
Sen laboratuvar meselesine nasıl dahil oluyorsun peki? Anladığım kadarıyla orada bazı testlerden geçiyorsun. Senin karakterin için o labaratuvara gitmek nasıl bir şey ve orada yaşadıkları neyi andırıyor?
Onu okulda daha da utandırıyor ve tüm bu delice canavar mevzusu onu sosyal hayatından uzaklaştırıyor. Kendisini neler olup bittiğini bilen tek insan gibi hissediyor ve diğer insanlar onun gördüğü şeyleri anlamıyorlar.
Duffer Kardeşler ve Shawn Levyn ile yeniden çalışmak nasıl bir his?
Farklı bölümlerde farklı yönetmenlerle çalışmayı seviyorum. Bu farklı bir kimya oluşturduğu gibi farklı yönetmenler bize farklı bakış açıları da sunuyor. Her bölümde farklı bir kişiyle bağ kurmamız gerekiyor.
Hayranlara ne söylemek istersin?
Hep spoiler istiyorlar. Ama bir spoiler duyduktan sonra diziyi izlemenin ne anlamı var ki? Diziyi izledikçe ne olup biteceğini de göreceksiniz ve heyecanlı olmalısınız.
Röportajların tamamı, Episode Dergi’nin 6. sayısında yayımlanmıştır. Burada daha küçük bir bölümünü görmektesiniz…