Ünlü Alman yönetmen Werner Herzog, insanların mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğü beş belgeseli saydı.
The Guardian‘a verdiği röportajda Werner Herzog, mesleğine karşın “yılda üç beş film” izlediğini söyledi. Usta yönetmen, “Bir şeyler okumadığım bir gün ise nerede hiç yok,” diye ekledi.
Belgesel türündeki yeni filmi Fireball geçtiğimiz eylül ayında yayınlanan Werner Herzog, verdiği röportajda belgesel türüne dair yorumlarda da bulundu. Herzog, çoğu belgeselin en büyük sorununun “gazetecilikle bağını koparamaması” olduğunu belirtti. 78 yaşındaki yönetmen, kendisi için gerçekten iyi bir belgeselin gazetecilikten tamamen ayrı bir şey olması ve “şiirselliği, biraz daha derin içgörüyü” hedeflemesi gerektiğini söyledi.
Verdiği röportajda Werner Herzog, biri kendisinin olmak üzere beş de belgesel tavsiye etti.
Bu belgesellerden ilki, Joshua Oppenheimer’ın The Act Of Killing (2012) belgeseli. Herzog’un da yürütücü yapımcıları arasında bulunduğu belgesel, Endonezya’da 1955-56 yıllarında yaşanan soykırımı konu alıyordu.
Herzog’un tavsiye ettiği ikinci belgesel, Jean Rouch’un The Mad Masters (1955)’ı. Herzog, Ganalı işçileri konu alan bu kült yapımı “Muhtemelen yapılmış en iyi belgesel” olarak anıyor.
Bu iki yapımı, Marcel Ophüls’ün The Sorrow And The Pity (1969) ve Errol Morris’in Vernon, Florida (1981) belgeselleri izliyor. Tecrübeli yönetmen, son olarak, yönetmen koltuğunda kendisinin oturduğu Grizzly Man (2005) belgeselini anıyor.
Herzog, Grizzly Man için “Bir yoğunluğu vardı ve ele aldığı karakter çok ama çok büyüleyiciydi,” diyor.
