Griselda: Dişil Bir Pablo Escobar Hikâyesi, ‘Scarface’ Kültü ve Amerikan Rüyasından Alınan İntikam

 Griselda: Dişil Bir Pablo Escobar Hikâyesi, ‘Scarface’ Kültü ve Amerikan Rüyasından Alınan İntikam

Wagner Moura, Pedro Pascal ve Boyd Holbrook’un başrolleri paylaştığı Narcos, 2010’lu yılların fenomen serileri arasında yer alıyor. Tüm dünyaya korku salan Medellin Karteli’nin kurucusu ve uyuşturucu lordu Pablo Escobar‘ın “narko-terorist” olma hikâyesini anlatan seri, biyografik unsurları, karakter arkları ve incelikli suç draması şablonu ile fark yaratmıştı. Son sezonunda ise tarihteki en büyük suç şebekesi olan Cali Karteli’ne odaklanan yapım, uyuşturucu baronlarının hayatları ile ilgili bir popüler kültür ve TV trendi de başlatmıştı.   

Zamanında Kolombiya hükümetine savaş açacak kadar güçlenen ve uyuşturucu ticaretinden elde ettiği para ile dünyanın en zengin insanlarından birisi olan Pablo Escobar da Narcos serisi ile tekrar hatırlanmış, yeni nesillerin sahiplendiği bir anti-kahramana dönüşmüştü. Elbette Narcos serisinin yarattığı dalgada Breaking Bad‘in TV’yi içerik ve biçem olarak baştan sona değiştirmesi de etkiliydi.

Bu nedenle Narcos‘un yaratıcı ekibinde de bulunan Doug Miro ve Carlo Bernard’ın Netflix’te yayınlanan yeni işi Griselda, 2024’ün merakla beklenen dizilerinden bir tanesiydi. Pablo Escobar’ın “Korktuğum tek adam Griselda Blanco adında bir kadındı,” şeklinde ifade ettiği bu kadın, 1980’li yılların başından 2000’li yılların başına kadar Miami’deki uyuşturucu ticaretini kontrol etmiş bir isim.

Emri altındakilerin “patroniçe” diye hitap ettiği Griselda, “Amerikan Rüyası”ndan da Brian De Palma’nın kült filmi Scarface‘deki Tony Montana gibi intikam almış bir Güney Amerikalı ve hor görülen alt sınıftan gelmiş bir öteki!

griselda

Marielitos, Ronald Reagan’ın Neo-Muhafazakâr Amerika’sı ve Dünya Senindir Mottosu

Aslına baklırsa Oliver Stone’un senaryosunu yazdığı 1983 yapımı Scarface, 1932 yapımı orijinal filmin serbest bir uyarlamasıdır. Howard Hawks’un yönetmenliğini yaptığı orijinal yapım ile De Palma’nın Scarface‘i arasında da büyük farklar bulunur. Bunların başında da Hollywood’un en büyük anti-kahramanlarından biri olan Tony Montana’nın Kübalı kökenleri, 80’lerin suç dünyasındaki şiddet dozu, sokak jargonu ve şeker gibi tüketilen uyuşturucular gelir. 

Stone bu patlamaya hazır barut fıçısı gibi senaryoyu yazarken dönemin sosyopolitik, ekonomik ve anti-komünist doktrinlerini de çok iyi okumuştur. Filmin protagonisti Tony Montana bir “Marielitos”dur. Yani Fidel Castro’nun komünist rejiminden devrimin ruhunu anlamadığı gerekçesiyle sürülen ve 1980’de Mariel Limanı’ndan Küba’yı terk eden bir göçmendir. Küba’dan Miami’ye uzanan bu göç dalgası ise çok büyük çaplı bir sınıfsal hareketliliğe yol açmıştır, çeteler Miami sokaklarını ve beyaz kültürü ele geçirmiştir. 

Tabii bu noktada dönemin ruhunu daha iyi kavrayabilmek için Ronald Reagan’ın neo-muhafazakârlığı yücelttiği sağcı Amerikası’nı da anlamak gerekiyor. Öncelikle Reagan, başkanlığı sırasında ABD tarihinin savaş dönemleri dışındaki en büyük askeri girişimini başlattı.

Özellikle dış ilişkilerde komünizm karşıtı katı bir tutum benimsedi, Marksist hükümetlere karşı “kontrgerilla” mücadeleleri destekledi. Bir yandan da Birleşik Krallık’ın ilk kadın başbakanı ve “Demir Leydi” lakaplı Margaret Thatcher ile neoliberal sağ siyaset üzerinden ortaklıklar kurdu. Sistemin devamlılığı için simgeleştirilen “Amerikan Rüyası”nın pompalanması, siyasal ikna manipülasyonları ve bireysel özgürlüğe dair yaratılan mitler de Reagan’ın kozları arasındaydı. 

Amerikan yaşam tarzını perçinlemek için uygulanan bu politikalar da sisteme başkaldıran anti-kahramanları doğurdu. İşte, Scarface bu uğurda canavarlaşanların, güçlendikçe hırslarına kurban olan toplum düşmanlarının filmidir. Son derece vahşi olan ama medeni ve modern sayılan bir dünyaya saldıran bir ötekinin hikâyesidir.

“You know what capitalism is? Getting fucked!” (Kapitalizm nedir, biliyor musun? Düzülmektir!) diyen ve  “world is yours!” (dünya senindir!) mottosuna yenik düşen bir adamın trajedisidir.

Griselda: Erkek Egemen Dünyaya Başkaldıran Bir Kokain Kraliçesi ve Güç Zehirlenmesi 

Scarface‘ten Griselda‘ya geçelim: öncelikle Griselda Blanco yeraltı ve suç dünyasına çok erken yaşlarda adım atmış bir isim. Daha 11 yaşındayken ilk cinayetini işlediği ifade ediliyor. Aynı zamanda çok erken yaşta yankesici olduğu ve seks işçisi olarak çalışmaya başladığı da biliniyor. Bunun yanı sıra Griselda’nın babası tarafından istismara uğradığı ve evden kaçmak zorunda kaldığı da kendisiyle ilgili anlatılanlar arasında. Dolayısıyla Griselda’nın dünyayı fethetmek isteyen katil içgüdülerinin çok erken yaşlarda ortaya çıktığını söyleyebiliriz.  

Netflix’in merakla beklenen Griselda serisinde ise daha farklı bir profil ve dramatik dönüşüm yaşayan bir karakter izliyoruz. Doug Miro, Netflix formüllerini de göz önünde bulundurarak pacing’i (ilerleme hızını) artırmış. Bu açıdan kendimizi bir anda olayların içinde bulduğumuzu ve yükseliş sürecinin çok hızlı geliştiğini söylemeliyim.

griselda

Doğrusu Miro, senaryoda Griselda’nın hayatındaki önemli dönemeçleri yok saymış. Bunların başında da Griselda’nın ilk gençliği, ilk kocası Carlos Trujillo ile olan ilişkisi ve New York’ta esrar satıcısı olduğu günler geliyor. Ayrıca seride Griselda’nın karakter dönüşümü, ikinci eşi Alberto Bravo’nun onu ağabeyiyle borcunu kapatmak için seks yapmaya zorlamasıyla başlıyor. Bunun da senaryoya eklenen dramatik bir unsur olduğunu belirteyim.

Ancak seride 80’lere dair iyi kurulmuş bir suç dünyası şablonu ve kadın anti-kahramanını iyi kullanan bir yapı bulunuyor. Burada Griselda’yı canlandıran Sofía Vergara‘nın varlığına da bir parantez açmak gerekiyor. Aynı zamanda serinin yapımcılarından da birisi olan Vergara’nın bu rolü bir fırsat olarak gördüğü de aşikar. 2009-2020 arasında yayınlanan Modern Family ile parlayan Vergara, bu başrol ile drama kulvarına da girmiş oldu. Açıkçası Vergara yüzündeki tüm plastik makyaja ve özel efektlere rağmen rolünün hakkını veriyor. Griselda Blanco’nun karanlığını, korkutuculuğunu, güce dair ihtiraslarını ve paranoyalarını olabildiğince yansıtıyor.

Fakat bu noktada Vergara üzerinden seksi, çekici, güçlü bir kadın imajı çizildiğini ve bir drama manipülasyonu yapıldığını da söylemeliyim. Griselda Blanco gerçekte çok daha ürkütücü görünen bir kadın. Tabii burada kadın-erkek ve hatta interseks ayrımına girmekte, kadınların ekrandaki temsillerine, kadın karakterlerin popüler kültüredeki bazı güzellik kriterlerine göre şekillendirildiğinin altını çizmekte yarar var.

Bu seri genel estetik kurallarının dışında, çirkin bir erkek uyuşturucu baronunu anlatıyor olsaydı, muhtemelen başrolde gerçeğine daha yakın bir oyuncu görürdük. Amma velakin her anlamda ürkütücü bir kadın baronu anlattığı için Vergara gibi çok güzel bir kadın kullanılıyor ve bir imaj çalışması yapılıyor. Keşke Vergara’yı Patty Jenkins’in Monster filminde Charlize Theron‘u gördüğümüz gibi görebilseydik.

Yine de bu serinin Scarface anlatısındakine benzer bir yükseliş ve çöküş trajedisi kurduğunu, bunu da doğru bir yerden yaptığını ifade etmek lazım. Özellikle Griselda’nın Miami’deki uyuşturucu ağını ele geçirdikten sonra “Marielitos”ları kullanması ve kendisine bir ordu kurarak güç zehirlenmesi yaşaması önemli işaretler taşıyor.

Seri boyunca alt tabakadan gelen Güney Amerikalı gözü pek bir kadının dinmek bilmeyen arzuları doğrultusunda “dünya senindir” diyen “Amerikan Rüyası”nı nasıl alaşağı ettiğini ve erkek egemen bir dünyaya nasıl kafa tuttuğunu keyifle izliyoruz.

Sonuç olarak Griselda, Narcos serisi kadar incelikli bir senaryoya ve ağır ağır pişen bir hikâyeye sahip olmasa da doyurucu bir suç draması olarak izlenmeyi hak ediyor. 

Griselda fragmanını izlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Orçun Onat Demiröz

Lisans öğrenimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde tamamladı. Akabinde yüksek lisans için Viyana’ya gitti ve 4 yıl kadar Avusturya’da yaşadı. 2015 yılında Türkiye’ye döndü ve çeşitli kültür/sanat dergilerinde, eklerde, bloglarda yazarlık yaptı. Aynı zamanda birçok ajansta da metin ve içerik yazarı olarak çalıştı. Hayatına yazar, yorumcu ve DJ olarak devam ediyor.

Related post