Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Nursel Köse ile ‘Karadut’u Konuştuk
Sezonun iddialı dizilerinden Karadut’u Episode 58. sayının kapağına taşıdık. Nursel Köse ile diziyi ve canlandırdığı Rezzan karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…
Karadut dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Nursel Köse: Karadut sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde yankı uyandırabilecek bir hikâye.
Karadut’ta sizi en çok etkileyen, projeyi kabul etmenizi sağlayan özellikler nelerdi?
Karadut’un hikâyesi beni okur okumaz yakaladı. Babalarıyla yaşayan dört kız kardeşi merkezine alan, içten ve özgün bir anlatım… Bizim kültürümüzde büyük kardeşlerin küçüklerin sorumluluğunu omuzlaması, kimi zaman çocukların ebeveyn, ebeveynlerin ise çocuk rolüne geçmesi gibi derin bir mesele var. Geleneksel roller, kadınlara büyük yükler bindiriyor ve bu yükler sosyokültürel statü fark etmeksizin ağır travmalar getiriyor. Karadut işte bu katmanlı, sarıp sarmalayan hikâyesiyle hem evrensel hem de yerel bir gerçekliği derinlemesine işliyor. Beni bu projeye çeken de tam olarak bu insani ve kültürel boyut oldu.
Rezzan’ı siz nasıl anlatırsınız?
Rezzan, kontrolü elden bırakmayı asla kabullenmeyen bir anne. Oğluna bağlılığı sadece bir sevgi değil, adeta bir saplantı. Oğlunun hatalarını görmemek için büyük bir körlük sergiliyor çünkü onun yaşamını yönlendiren tek figür olmayı en büyük başarısı olarak görüyor. Ancak bu bağlılığın altında Rezzan’ın kendi korkuları, yalnızlık ve kaybetme endişesi yatıyor. Yani onun aşırı kontrolcülüğü aslında derin bir kırılganlık ve güven arayışından kaynaklanıyor. Rezzan güçlü bir kadın gibi görünse de içinde fırtınalar kopan bir karakter.
Nursel Köse: Karadut’un en güçlü yanı, eğitimli ve şehirli kadınların bile ev içinde nasıl köşeye sıkışabileceğini çok iyi anlatması.
Rezzan’a hayatın öğreteceği en önemli ders ne olabilir sizce?
Rezzan’ın hayatı boyunca anlaması gereken en büyük ders, her şeyi kontrol edemeyeceği. Oğlunun hayatına yön verme isteği aslında kendi hayatındaki boşlukları doldurma çabası. Ancak bu tutum ne ona ne de oğluna huzur getiriyor. Hayatın ona öğreteceği en büyük ders, sevdiklerini özgür bırakmanın da bir sevgi göstergesi olduğunu fark etmek olacak. Kontrolü bırakıp hayatı akışına bırakabilse belki o zaman hem kendi hayatını hem de oğlunun hayatını daha mutlu kılabilir.
Sizce seyirciyi en fazla nereden yakalıyor Karadut?
Karadut’un en güçlü yanı, eğitimli ve şehirli kadınların bile ev içinde nasıl köşeye sıkışabileceğini çok iyi anlatması. Güçlü görünen bu kadınların aile içindeki rollerinden dolayı kendi hayatlarını bir kenara itmek zorunda kalmaları herkesin bağ kurabileceği bir mesele. Bu yüzden izleyici, karakterlerin yaşadığı bu içsel hesaplaşmalarda ve aile içi çatışmalarda kendisinden bir şeyler bulacak. Hepimizin hayatında bu tür görünmez dengeler var ve Karadut tam da bu noktada izleyiciyi yakalıyor kanımca.
Nursel Köse: Karadut’u izlerken hem kendinizden bir şeyler bulacaksınız hem de farklı bir pencere açılacak önünüzde.
Karadut en önemli içerik fuarlarından MIPCOM’da dünyaya tanıtılacak. Türkiye’deki ve dünyadaki izleyicilerinize neler söylemek istersiniz bu vesileyle?
Karadut sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde yankı uyandırabilecek bir hikâye. Aile bağları, sevgi, fedakârlık gibi evrensel temalar herkesin hayatına dokunabilir. MIPCOM’da dünya izleyicisiyle buluşacak olması, hikâyenin gücüne duyduğumuz güvenin bir göstergesi.
İzleyicilere şöyle bir mesajım var: Karadut’u izlerken hem kendinizden bir şeyler bulacaksınız hem de farklı bir pencere açılacak önünüzde. Bu dizi, insana dair çok şeyi anlatıyor ve her bölümünde sizi sarıp sarmalayacak bir duygu yoğunluğu sunuyor.
Nursel Köse ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.