‘The Penguin’: Gotham İçinde Açılan Farklı Kapılar ve ‘The Sopranos’a Göz Kırpan Bir Mafya Hikâyesi
İlker Aksum ile ‘Siyah Kalp’i Konuştuk
Sezonun iddialı dizilerinden Siyah Kalp‘i Episode 58. sayının kapağına taşıdık. İlker Aksum ile diziyi ve canlandırdığı Tahsin karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…
Siyah Kalp dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
İlker Aksum: İlk okuduğumda yılların verdiği tecrübeyle senaryonun seyirciyi kazanacağını düşünüyordum. Keza karakterlerin de…
Siyah Kalp’i ilk okuduğunuzda size neler hissettirdi, projenin sizi en etkileyen yönleri neler olmuştu?
Her şeyden önce bu projeyi Yıldız Tunç yazıyor; ülkemizin en değerli senaristlerinden biridir. Bir oyuncu için en önemlisi senaryodur. Yıldız Tunç’un kaleminde açmazlar vardır. Sihirli anlar, şoke edici sonlar vardır. Bunların hepsini bu senaryoda görebilirsiniz. Bu yüzden ilk okuduğumda yılların verdiği tecrübeyle senaryonun seyirciyi kazanacağını düşünüyordum. Keza karakterlerin de… Bu sıralar seyircimiz bu tür hikâyelerde bu türlü dramaturjiyi seviyorlar. Mekân olarak da müthiş bir atmosferi olan Kapadokya’dayız. Benim karakterim de uzun zamandır oynamadığım bir karakter. Şimdi çok fazla ipucu veremiyorum dizinin selameti için 🙂 Ama senaryoya baktığınızda karakterlerin yapısı oldukça kuvvetli, okuması zevkli ve heyecanlı. Beni en çok etkileyen yönler bunlardı. İnşallah devamı da böyle olacak.
Tahsin çok büyük zorluklarla büyümüş. Annesine ve ona yapılanlar, intikam duygusunu körüklemiş. Siz nasıl anlatırsınız Tahsin’i?
Tahsin karakterinin ilk üç bölümde nereye evrileceğini tahmin etmesi hem kolay hem zor. Bu da yine senaristin stilidir. Minutaj olarak az bir karakterden bahsediyoruz ama ilk okuduğumda hikâyesinin nereye gideceğini tahmin edebiliyordum. Yine ilk üç bölümde Şansalan ailesiyle Tahsin arasında geçmişte çok büyük sorunların olduğunu görüyoruz. Ama her şeyden önce Tahsin, İç Anadolu bölgesinin bir karakteri; çocukluğu çok zorlu geçmiş, gençliğinde çok mücadele vermiş ve tüm zorlu yollara rağmen kendini geliştirip ciddi bir yol alıp kendini zenginleştirmiş biri. Şansalan ailesiyle büyük bir bağı var. O bağın ne olduğunu şimdilik söyleyemeyeceğim, ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Bakalım Tahsin, kazandığı bu gücü kullanmaya yönelik hangi plan ve programları yapacak?
İlker Aksum: İlk bölümlerde Tahsin’in yavaş yavaş dahil olduğunu görüyoruz ama ona rağmen seyircinin özellikle Nevşehir, Ürgüp, Kayseri, Göreme halkının, esnafının çok güzel tepkilerini görüyorum.
Tahsin’in en büyük hedefi Şansalan ailesinden intikam almak, Nuh’u da yanına almaya ve birlikte bu yola çıkmaya çalışıyor. Siyah Kalp annesizlik, babasızlık, aile içindeki çekişmeler, aşk, mücadele ve intikam kavramlarını merkeze alıyor. Ve bunları anlatırken karakterleri tek boyutlu çizmemeye özen gösteriyor. Buna dair neler söylemek istersiniz?
Bu yine Yıldız Tunç’un projelerinde ya da romanlarında görebileceğimiz bir durumdur. Karakterleri ciddi inceleyip seyirciye net ve bir şekilde verir. Daha sonra karakterlerin diğer özelliklerini de yavaş yavaş seyirciye iletir. Edebi bir dili vardır ve o yüzden karakterin açılımlarını net bir şekilde görürsünüz. Evet, boyutludur. Zaten karakter demek budur. Neticede senaristimiz Dokuz Eylül Üniversitesi Dil-Tarih Fakültesi mezunudur. Ve bence bu konuda Türkiye’deki en iyi okuldur.
Fakat şunu da söylemek isterim ki, Türkiye’de dizi süreleri çok uzun. Bu sürelerde her bölümün harika yazılması mevzu bahis değildir. O yüzden senaristler grubu kurulur ve başlarında asıl senarist olur. Ve bu sürelerde yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum, ki bugün 100’den fazla ülkeye işlerimizi ihraç edebiliyoruz. Siyah Kalp de bu senenin iyi senaryolarından. Çokboyutlu, seyircinin her yönden kendini bulabileceği dizilerden biri olacaktır.
İlker Aksum: Siyah Kalp bu senenin iyi senaryolarından. Çokboyutlu, seyircinin her yönden kendini bulabileceği dizilerden biri olacaktır.
Tahsin’le ilgili aldığınız yorumlar neler oldu seyircilerden?
Tahsin için tabii çok başındayız, bu röportajı yaparken 4. bölümü yayınlamaktayız. İlk bölümlerde Tahsin’in yavaş yavaş dahil olduğunu görüyoruz ama ona rağmen seyircinin özellikle Nevşehir, Ürgüp, Kayseri, Göreme halkının, esnafının çok güzel tepkilerini görüyorum. Tahsin şu an seyirci tarafından merak edilen bir karakter ki yönetmenimizin de senaristimizin de vermek istediği bu. İnşallah bölümler devam ettikçe hem dizi hakkında hem de karakterler hakkında kendimizi konuşturacağız.
Siyah Kalp için Kapadokya’dasınız, büyüleyici bir yer. Kapadokya’da yaşamak ve çalışmak nasıl gidiyor?
Bundan üç ay önce de film çektik burada. Gerçekten büyülü bir yer. Biz de bu süreçte ilk defa geliyoruz Kapadokya’ya. Eşim Dilay da burada benimle. Daha önce kamuoyuna da açıklamıştım; güzel bir kızımız olacak inşallah, Lila. Hamilelik sürecini burada yaşamamız, kızımızın burada doğacak olması burayı çok daha özel kıldı. Ama ben 1 yıldır Dilay’a, “Bak Kapadokya bizi çağırıyor, bir şeyler olacak,” diyordum ki gerçekten oldu. 4 aydır buradayız. Her gün yeni bir yer keşfediyoruz. Hem tarihiyle hem coğrafi yapısıyla büyüleyici bir yer. Zaten turist akınından da bunu anlayabilirsiniz. Dünyanın dört bir yanından turist akını var. Bu da zaten Kapadokya’nın ne kadar değerli bir lokasyon olduğunun göstergesi. Gerçekten gezerken bitecek bir bölge değil. Ama seyircilerimizin bana verdiği yetkiye dayanarak minimum 2 sezon buradayız diyorum 🙂
Dünyanın en önemli içerik fuarlarından biri olan MIPCOM’da Siyah Kalp de tanıtılacak. Türkiye’deki ve dünyanın farklı yerlerindeki izleyicileriniz için mesajlarınız neler olur?
Şunu biliyoruz ki, Türkiye’nin dizileri dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor. Güney Amerika var. Ortadoğu, Asya, Avrupa var. Eskiden seyircilerimiz, “Bir tek Ortadoğu’ya satılıyoruz, ne önemi var?” derdi. Hayır, artık çok ciddi bir etki alanımız var. Mesela en iyi seyircilerimizden biri İspanya… Makedonya… Bu çeşitlilik hâlâ sevildiğimizin ve beğenildiğimizin göstergesidir. Hâlâ diyorum çünkü bunu devamlı kılmak bizim elimizde. Biraz daha özenli olmamız gerektiğini düşünüyorum. Dünyadaki bütün seyircilerimize de şunu söylemek istiyorum; gerçekten şu an dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz dizi film sektöründe. Sizi üzmeyeceğiz. Her zaman iyi oyuncular, iyi senaristler, iyi yönetmenler, iyi teknikler göreceksiniz.
İlker Aksum ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.