Özel Röportaj: Yönetmen Emre Kabakuşak
ATV’de yayınlanan Bir Gece Masalı, ilk bölümünden itibaren seyircinin ilgisini çekiyor. Burak Deniz ve Su Burcu Yazgı Coşkun’un başrolleri paylaştığı dizinin yönetmeni Emre Kabakuşak’la buluştuk; Hatırla Sevgili’den bugüne yönetmenlik kariyerini, Bir Gece Masalı’nı ve çok daha fazlasını konuştuk.
Öncelikle yeni dizinizden konuşarak başlamak istiyorum. Bir Gece Masalı reytinglerde oldukça başarılı ilerliyor. Diziyi bir de sizden dinlemek isteriz.
Emre Kabakuşak: İlk görüşte âşık olanların imkânsızı oldurmak için verdiği bir mücadele Bir Gece Masalı. İntikam için tayin isteyen komiser, babasını vurduran adamın kızına âşık olur ve yolculuğumuz en gerçek duygularla, sürprizlerle başlar.
Bir Gece Masalı çok sevildi, çok kuvvetli de bir oyuncu kadrosu var. Hikâyesi de her bölüm yeni alanlara açılıyor. Sizce dizinin seyirci tarafından çok sevilmesini sağlayan unsurlar nelerdir?
Emre Kabakuşak: Seyirci kendinden bir şeyler bulmak, samimiyet izlemek, doğallık izlemek ister diye düşünüyorum. Olabildiğince yalın bir anlatımla hikâyeye uygun görselleri sahnelerle birleştirdik. Bu da takdir gördü izleyiciden, samimi buldular yaptığımız işi. Oyuncuları benimsediler, karakter çatışmalarında taraf oldular ki bu da izlenir kıldı yaptığımızı.
Dizi, Denizli’de başladı, şu anda İstanbul’da devam ediyor. Mekân tercihleriniz, müzik kullanımlarınız da çok beğenildi. Bunlara dair neler söyleyebilirsiniz?
Emre Kabakuşak: Hepsi uzun uğraşların sonucu. Denizli’den önce Adana, Mersin, Tarsus, batı birçok yere baktık, gittik, inceledik. Anlatacağımız hikâyeye, kurmak istediğimiz atmosfere en uygun yerin Denizli ve civarı olduğuna karar verdik. İyi ki oraya gitmişiz, çalışma şartları çok uygun, görsel olarak bizi çok mutlu eden bir tablo çıktı ortaya. Müziklerimiz Alp Yenier imzası taşıyor, daha önce Sefirin Kızı projesini onunla yapmıştım, hem aklına hem duygusuna çok güvendiğim bir sanatçı, kattıkları ortada. Çektiğim sahnelere nasıl dokunacağını, benim ne için o planları alıp nasıl bir sahne kurmak istediğimi çok çok iyi biliyor.
Emre Kabakuşak: ”Yaptığım işlerin eleştirilmesi beni hep pozitif yönde etkilemiştir. Anlatmak istediğiniz hikâyenin bire bir hayatta karşılığı olması gerekmiyor, biz masal kurup hayal satanlarız. Biz olması gerekeni, mutlak doğruyu ya da topluma kamu spotu mesajları vermeye çalışan kanaat önderleri değiliz. Tabii ki eleştiri olacak, mantık ve akıl çerçevesinde.“
Bir Gece Masalı başlamadan önce Burak Deniz ve Su Burcu Yazgı Coşkun arasındaki yaş farkı nedeniyle bazı eleştiriler aldı. İlk bölüm yayınlandıktan sonra da mağara sahnesiyle ilgili eleştiriler gündeme geldi. Dizinin yönetmeni olarak neler söylersiniz bu eleştirilere?
Emre Kabakuşak: Yaptığım işlerin eleştirilmesi beni hep pozitif yönde etkilemiştir. Anlatmak istediğiniz hikâyenin bire bir hayatta karşılığı olması gerekmiyor, biz masal kurup hayal satanlarız. Biz olması gerekeni, mutlak doğruyu ya da topluma kamu spotu mesajları vermeye çalışan kanaat önderleri değiliz. Tabii ki eleştiri olacak, mantık ve akıl çerçevesinde. 32 yaşında bir komiser ile 21 ya ında genç bir yörük kızının aşkını anlatacaksak Burak ve Yazgı bunun için mükemmel uyum! İkisi de o kadar yetenekli, o kadar zeki ki mesleklerini çok severek, isteyerek, üstüne koyarak yapıyorlar. Farkındalıkları çok yüksek olunca da her sahneleri reaksiyon alıyor, çok normal. Senaryo, derdini anlatmak için aracılar bulur, o mağaradaki abdest alma sahnesi de hikâyenin devamı, kahramanların karşılaşması için bir unsurdu ki çok güzel bir sahne oldu.
Bir Gece Masalı, en önemli içerik fuarlarından MIPCOM’da global yolculuğuna başlayacak. Siz neler hissediyorsunuz dizinin globaldeki olası başarısına dair? Sizce neler bekliyor diziyi bu anlamda?
Emre Kabakuşak: Başarılı olmak için yapıyoruz işlerimizi, karşılığında takdir görülmesi, beğenilmesi çok güzel bir his. Yurtdışı dizi pazarında ülke olarak iyi bir noktadayız zaten, o sunumun içerisinde olmak, global bir kitleye ulaşmak, izlenmek daha da iyisini yapmak için motive edici.
Kariyerinizin başından itibaren Türk televizyonunun hatırda kalan işlerinde yer aldınız ve birçok önemli yönetmenle çalıştınız. Niğde’de üniversite okuduğunuzu, ardından asistanlığa başladığınızı biliyorum ama sektöre giriş hikâyenizi bir de sizden dinlemek isterim.
Emre Kabakuşak: 2003 yılında asistan olarak başladım sektörde. Sonrasında çok istediğim ve 5 yıl içinde yönetmenlik yapmak istiyorum diye koyduğum hedefimin ilk yolculuğu olan Hatırla Sevgili dizisiyle yönetmenliğe başladım. Sonra diğer diziler ve film süreçleri…
Hatırla Sevgili, TV tarihimiz için de çok önemli, değerli dizilerden biriydi. Ardından Böyle Bitmesin, Güllerin Savaşı, Sen Anlat Karadeniz gibi kült dizilere imza attınız. Türk televizyonu özellikle son on yılda büyük bir değişim gösterdi. Siz de televizyon ve sinema dünyasında uzun yıllar geçirdiniz. İzleyicilerin tercihleri ve beklentileri konusunda güçlü bir sezginiz olduğunu düşünüyorum. Siz bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler gözlemliyorsunuz?
Emre Kabakuşak: Evet, yaptığım her proje benim için çok kıymetli. Her birini çekerken çok şey öğrendim, tecrübe ettim, hata yaptım, ders çıkarmaya çalıştım. Öğrenmeye devam ediyorum; anlamaya, çözmeye, kendi mutlak doğru mu bulmaya çalışıyorum çünkü çok öznel bir iş aslında yaptığımız. Herkesin fikri, herkesin bir hikâyesi ve onu anlatma şekli var. Eskiden süreler kısaydı, sıkılmadan izleniyor ve daha işin içine giriyordu izleyici, şimdi çok uzun bazen sıkıcı, akışı yavaş… Bunları izlemek, izlettirmek çok zor artık.
İzleyici tercihleri konusuna da değinmek istiyorum. Günümüzde izleyici ne izlemek istiyor sizce?
Emre Kabakuşak: İzleyici empati kurmak istiyor bence. Kahramanlar bulmak, seçtiği karakterle sevinmek, mutlu olmak, üzülse de yılmamak, üstesinden gelmek istiyor. Güç izlemek istiyor. Dramalarda şükretmek, kendi halinin iyi olduğunu görmek, dışarıda neler varmış demek istiyor. Meraklanmak istiyor, tahmin ettiği şeylerin karşısına çıkmasını ve ben demiştim demeyi seviyor. Ama bunların hepsi bence 🙂
Dizi sektöründe cast ve senaryo seçimi hayati önem taşıyor. Çok iyi senaryolar cast sebebiyle tutmuyor veya tam tersi. Bir yönetmen olarak, senaryo ve oyuncu seçimi yaparken hangi kriterlere dikkat ediyorsunuz? Bu süreçte geliştirdiğiniz özel refleksler vardır elbette.
Emre Kabakuşak: Her şey büyük bir uyum içinde olmalı, çok iyi bir hikâyeyi kötü cast ve kötü bir rejiyle heba edebilirsiniz. Yaptığım projelerde senaryonun nasıl cast istediğine baktım önce; tipi, yeteneği, enerjisi ne? Sonrasında meşakkatli bir audition süreci, en doğruyu bulana kadar çalışma ve sahne okuma süreci, en sonunda da puzzle parçaları gibi cast’ı birbiriyle uyumlandırma.
İstanbullu Gelin’in uyarlaması Beyrutlu Gelin’i yönettiniz. Neler kattı bu deneyim size? Farklı bir ülkede, oralı oyuncularla farklı bir dilde dizi yönetmek kolay olmasa gerek.
Emre Kabakuşak: İlk defa deneyimlediğim hatta başta çok tedirgin olduğum bir projeydi. Hazırlık sürecinde yaptığımız işin ne kadar evrensel ve sinemanın dilsiz sadece duygular üzerine kurulu, his aktarımlarının ortak olduğunu gördüm. Duyduğum şey farklı bir dil ama gördüğüm aynı histi, sonrasında ne yapmak istediğimi anlatttığımda farklı kültür olmasına rağmen beni anlama- ları, duyguma ve heyecanıma ortak olmaları çok iyi bir proje çıkardı ortaya.
Dijital plaftormların hayatımıza girmesiyle özellikle dizilerde bambaşka bir döneme geçildi. Siz bu yeni dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijitale yapılan işlerin ne gibi avantaj ve dezavantajları var?
Emre Kabakuşak: Sektörde hikâyelerin, projelerin kendini ifade edeceği mecraların genişlemesini fevkalade faydalı buluyorum. Rekabeti ve kaliteyi artırmak her zaman kendimizi de yenilememize imkân sağlıyor. Ayrıca süre ve bölüm sayılarının kısalığı, estetiği artırdığı gibi seyir zevkimizi de yükseltiyor. Tek endişem bu platformların tekelleşip gerek oyuncu gerek yönetmen havuzunu dar tutmaları ve kaliteden, ilerleyen süreçte bütçesel tavizler vermeleri olur.
Son olarak, uzun yıllardır bu sektörde yer alan biri olarak, sektöre yeni giren ya da girmeyi hedefleyen yönetmen adaylarına neler tavsiye edersiniz?
Emre Kabakuşak: Her gün yeni şeyler öğrensinler. Hep gözlemlesinler, okusunlar, gezsinler, hayal etsinler, bol bol set ziyareti yapsınlar, sabretsinler, çok istesinler, ne yapmak istediklerine karar versinler ve deneyip yanılarak, hata yapa yapa kendi doğrularını bulsunlar. Kendini tekrarlamak ve pes etmek bizim en büyük düşmanımız. Konfor alanlarından çıkıp meydan okusunlar yapmak istedikleri her hikâyede!
Emre Kabakuşak ile gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, Episode Dergi’nin 58. sayısında yayımlanmıştır.