Cem Karcı: ‘Hikâyemiz günümüz Türkiye’sinin zorluklarına ışık tutuyor’
Star’da ekrana gelen, yapımını OGM Pictures’ın, yapımcılığını Onur Güvenatam’ın, yönetmenliğini ise Cem Karcı’nın üstlendiği Sahipsizler, anne ve babalarını trajik bir gecede kaybettikten sonra tüm zorluklara rağmen birbirlerine tutunarak hayatta kalma mücadelesi veren altı kardeşin hikayesini anlatıyor.
Sahipsizler‘in yönetmeni Cem Karcı ile bu ilgi çekici hikayeyi hayata geçirme deneyimini ve dizinin izleyicilerde uyandırması muhtemel duyguları konuştuk.
Sahipsizler röportajları için buraya tıklayın.
Cem Karcı: En önem verdiğim şeylerden biri, altı gencimizin birbirinden farklı karakterlerde ayrışan ama aynı zamanda da etle tırnak gibi bir bütün olması gereken kardeşlere hayat verme yolculuğuydu.
Sahipsizler güçlü bir aile bağını ve zorluklarla mücadeleyi anlatıyor. Bu hikâyede sizi özellikle etkileyen ve projeye çekilmenizi sağlayan ne oldu?
Öncelikle hikâyemiz günümüz Türkiye’sinin zorluklarına ışık tutuyor. Tüm maddi olanaksızlıklara karşı mücadele veren Türk insanının portresini çiziyor. Kardeşlik bağını, aile olmanın önemini ve kenetlenerek tüm zorluklara göğüs gerilebileceğini vurguluyor. Bir nevi, umudunu asla kaybetme, dizisi bu. Beni en çok çeken de bu oldu.
Cem Karcı: Altı kardeşimizin de gerçekten kardeş gibi hissetmeleri benim için çok önemliydi. Çok zor şartlarda zor sahneler çektik. Bu yüzden de iş dışında bile birbirlerine kenetlenmeleri, zorluk hissedip düştükleri yerde birbirlerini yükseltmeleri lazımdı.
Dizi, güçlü karakter derinliği ve gelişimini de içeriyor. Yönetmen olarak, karakterlerin hikâyesini derinleştirirken oyuncularla nasıl bir işbirliği içinde çalıştınız?
En önem verdiğim şeylerden biri de altı gencimizin birbirinden farklı karakterlerde ayrışan ama aynı zamanda da etle tırnak gibi bir bütün olması gereken kardeşlere hayat verme yolculuğuydu. Bunun için de iki haftalık bir çalışma yaptık. 2. yönetmenimiz Enes Kartal ile beraber sevgili Bahar Kerimoğlu eğitmenliğinde “karakter geliştirme workshop’u” gerçekleştirdik. İki hafta boyunca kardeşlerin birbirine has ayrışan karakterlerinin üstünden geçtik. Her zorluğa karşı nasıl kenetlenmeleri gerektiğini, gözleri kapalıyken bile birbirlerini nasıl hissedeceklerini çalıştık.
Dizide genç oyuncular ve çocuk karakterler bulunuyor. Bu genç kadroyla çalışırken nasıl bir yönetmenlik yaklaşımı benimsediniz? Her biri farklı karakter özelliklerine sahip altı kardeşin dinamiklerini yansıtmak zor olmalı.
Öncelikle altı kardeşimizin de gerçekten kardeş gibi hissetmeleri benim için çok önemliydi. Çok zor şartlarda zor sahneler çektik. Bu yüzden de iş dışında bile birbirlerine kenetlenmeleri, zorluk hissedip düştükleri yerde birbirlerini yükseltmeleri lazımdı. Neyse ki çok şanslıyız çünkü birbirini çok seven, saygı duyan ve birbirlerine her zaman tam destek olan, birbirlerinin ellerini hiç bırakmayan oyuncularım var. Bu da işin ön hazırlık sürecindeki çalışmalarımızla oluştu. Çekimler esnasında çok rahatlattı bu durum bizi.
Dizi; kayıp, aile bağlılığı ve zorluklarla mücadele gibi evrensel temaları işliyor. Sizce bu temalar, farklı kültürlerden izleyiciler için de aynı derecede etkileyici olacak mı? Hangi özelliklerin bu hikâyeyi uluslararası izleyiciye de daha yakın hale getirdiğini düşünüyorsunuz?
Bu işin en önemli özelliği, duygusu. Bu da sessiz modda bile izlense hangi dilde olduğu önemli olmadan insanların rahatça empati kurmasını sağlayacak demek. Tabii ki bizim kültüre yakın yabancı izleyicileri daha fazla içine çeker ama başka kültürlerde olanları da es geçmez çünkü dillerimiz, kültürümüz ne kadar farklı da olsa ben duyguların evrenselliğine inanıyorum.
Cem Karcı: Bir nevi, umudunu asla kaybetme, dizisi bu. Beni en çok çeken de bu oldu.
Dizinin güçlü görselliği ve atmosferi hikâyeyi çokyönlü kılıyor. Yabancı izleyiciler, özellikle İstanbul’un çekici estetiğini nasıl algılayabilir? Mekânların karakterlerin duygu dünyasına etkisini anlatırken izleyicilere nasıl bir his vermeyi amaçlıyorsunuz?
Dizimizin evrenini zaten İstanbul’un en güzel ve turistik semtlerinden Balat’ta kurduk. Yüksek tavanlı ve cumbalı evleri, Osmanlı ve Bizans mimarisini harmanlaması, değişik din ve dillere mensup vatandaşlarıyla doğu ve batının çok güzel bir uyumunu yansıtan semtlerinizdendir Balat. Yer yer tüm karakterlerimizin bu modern karmaşadan etkilenmelerini hikâyemiz aracılığıyla göstermeyi amaçlıyoruz.