Prime Video’nun dünya çapında büyük ilgi gören dizisi The Summer I Turned Pretty, merakla beklenen 3. sezonuyla 16 Temmuz’da Prime Video’da yayınlandı. Jenny Han’ın aynı adlı roman üçlemesinden uyarlanan dizi, ilk iki sezonuyla büyük bir hayran kitlesi kazanmıştı.
The Summer I Turned Pretty‘nin en sevilen karakterlerinden Laurel Park’a hayat veren Jackie Chung ve Adam Fisher rolüyle izlediğimiz Tom Everett Scott ile sezon başlamadan önce bir araya geldik; hem dizideki yolculuklarını hem de yeni sezonda izleyicileri nelerin beklediğini konuştuk.
Yeni sezon hakkında konuşmaya başlamadan önce dizideki yolculuğunuzu merak ediyorum. Diziden önce kitapları okumuş muydunuz ve bu kadar popüler olacağını tahmin etmiş miydiniz?
Jackie: Diziye başlamadan önce tüm kitapları okumuştum. Hatta her sezon öncesi tekrar okudum. Biraz “inek” gibiyim bu konuda. 🙂 Mesela ilk sezon için ilk kitabı yeniden okumuştum ama sonra unuttum çünkü dizi kendi başına bir dünya ve kitapla birebir ilerlemiyor. Bu kadar patlayacağını, hayranların bu kadar tutkulu bir şekilde takip edeceğini ise kimse öngöremezdi. O yüzden hayır, böyle bir şey beklemiyordum.
Tom: Ben de bu kadar büyüyeceğini hayal dahi edemezdim. Gerçekten çok eğlenceli ve çılgın bir yolculuk oldu.


Oldukça uzun da bir yolculuk sizin için…
Tom: The Summer I Turned Pretty‘i ilk duyduğumda ve kadroda yer alacağımı öğrendiğimde eşim kitapları çoktan okumuştu ve bayılmıştı. Eşim çok kitap okur, ben onun yanında biraz mağara adamı gibi kalıyorum. Ben açıkçası kitaplarla çok fazla haşır neşir olmadım, olayı biraz daha farklı bir açıdan görmek istedim.
Jackie: Gerekiyor da, çünkü dizi kitaplardan farklı.
Tom: Evet, kesinlikle öyle. Dizi biraz daha farklı ilerliyor. Kitapları daha okuyanlar için dizide bazı sürprizler var. Ama evet, gerçekten ilginç bir süreçti. Oyuncu kadrosuyla tanıştığımızda, özellikle genç oyuncularla, “Evet, tam da bu karakterler için seçilmesi gereken kişiler,” diye düşündüm, ben de onları seçerdim.
Jackie: Evet, gerçekten çok isabetli bir oyuncu seçimi oldu. Ben de, “Bu çocuklar gerçekten iyi,” demiştim.

Kitap uyarlamasında rol almak nasıl bir şey? Sonuçta hayranların kafasında karakterler zaten bir şekilde canlanmış oluyor. Bu karakterleri hayata geçirirken baskı hissettiniz mi?
Tom: Biraz oldu açıkçası. Çünkü genelde ben böyle karakterleri canlandırmıyorum. Genellikle “iyi adam”ı oynarım. O yüzden biraz daha “antipatik” bir karaktere hayat vereceğimi öğrenince üzerimde baskı hissettim ama aynı zamanda bu benim için güzel bir fırsat ve meydan okumaydı.
Jackie: Evet, başlangıçta ben de biraz baskı hissettim. Daha sonra kendi kendime bu baskıyı azalttım. Çünkü çekimlere başladıkça fark ettim ki, karakterim kitapta olduğundan biraz farklı. Diziyle kitap tamamen aynı değil. Kitapları okudum, sonra bir kenara koydum ve tamamen dizinin dünyasına odaklandım.
Tom: Rolü bana verdiklerinde ve insanlar bana güvendiklerinde bu gerçekten iyi hissettirdi. Ben de onların benden beklediği şeyi vermeye çalıştım. Kendi yorumumla canlandırdım ve umarım olmuştur diyerek yola çıktım.
Adam karakterinin pek de sevilmediği bir gerçek. Kötü adamı canlandırmak nasıl bir his? Onunla herhangi bir konuda empati kurabiliyor musunuz?
Tom: Evet, onunla empati kurmak zorundayım. Bu karakteri gerçekçi şekilde oynamak istiyorsam Adam’ın karmaşık yapısını anlamam ve neden böyle davrandığını içselleştirmem, kabullenmem lazım. Onu sadece oynamak değil, onun gerçekliğini anlamaya çalışmak gerekiyor. Bence bu rolü, bu kitapları televizyona taşıyan Jenny Han’la birlikte çalışmak büyük bir şanstı. Ve tabii o güzel sahil kasabasında çekim yapmak, yeni dostluklar edinmek… Her şey çok güzel gelişti.
Jackie, Laurel, hepimizin bildiği gibi en yakın arkadaşını kaybetti. İyi ve kötü zamanlardan geçmiş, yıllarını paylaşmış, birbirini çok önemseyen dostlardı. The Summer I Turned Pretty‘nin son sezonunda ise bu yas sürecini ve kalp kırıklığını izledik. Bu sahneleri oynamak sizin için nasıldı?
Jackie: Çok zordu. İlk sezonda da zor sahneler vardı ama Rachel’la birlikteyken eğlenceli ve keyifli anlarımız da oluyordu. İkinci sezon ise çok daha zorluydu. Sahne çekimleri zordu ama kamera arkasında bile kendimi yalnız hissettim diyebilirim. Onun eksikliğini içten içe yaşadım. Laurel, bu sezonda da o büyük kaybın etkisiyle yeniden şekilleniyor. Susannah sadece onun destekçisi değil, onu harekete geçiren, hayata katan insandı. Artık çocukları da evden çıktı ve Laurel hayatındaki ilişkileri, ne istediğini yeniden gözden geçiriyor. Bu sezon oynayacak çok yönlü sahneler vardı, keyifli bir oyunculuk süreciydi.

Tom,The Summer I Turned Pretty‘nin ikinci sezonunun sonunda Adam yazlık evi vermeyi kabul etti. Sizce bu karar, çocuklarıyla ilişkisini iyileştirme yolunda bir adım mıydı?
Tom: Bence öyle. O sahneyi çok seviyorum. İkinci sezonda herkesin Adam’la yüzleştiği sahne. Gerçekten uzun süre üzerinde çalıştığımız bir sahneydi ve güzel oldu. Duygusal açıdan bakarsak Adam belki o an biraz da olsa çocuklarıyla yeniden bağ kurduğunu hissetti. Bir baba, çocuklarına yakın olmak ister. Ne kadar kötü şey yaşansa da çocuklarıyla yakın olmayı arzular. Üçüncü sezonun başında Adam tam da bu noktada. “Artık onların sahip olduğu tek ebeveyn benim ve doğru olanı yapmalıyım,” diyor. Ve gerçekten çabalayacak. Ama bu kolay bir şey değil. Özellikle Conrad onu hâlâ affetmiş değil. Bu yüzden aralarında büyük bir mesafe var. Adam’ın üçüncü sezona başlarkenki ruh hali bu; uğraşacak.
Spoiler vermeden, üçüncü sezonda bizi neler bekliyor?
Jackie: Önceki iki sezonda izleyicilerin sevdiği her şey bu sezonda da var. Yine bolca drama, yoğun duygular, aşk, kalp kırıklığı, neşe ve kahkaha var. Her şeyden biraz var. Zaten dizinin sevilme sebebi de bu.
Tom: Evet, bence bol bol sürpriz olacak.
Jackie: Kesinlikle sürprizler!
Tom: Evet evet, sürprizler ve harika müzikler. Müzikler her zaman çok iyi.
Jackie: Ve muhteşem yeni oyuncular. Gerçekten diziye bambaşka bir enerji ve farklı bakış açıları katıyorlar.
Tom: Evet, çok fazla şey var.
Bu röportaj, Episode Dergi’nin 60. sayısında yayımlanmıştır.