MIP Cancun 2025 sayımız için Aybüke Pusat ile Halef’i ve canlandırdığı Melek karakterini konuştuk.
Halef: Köklerin Çağrısı özel röportajlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Melek’in hikâyesi çok etkileyici. Yıllardır rüyalarına giren olan o çocuğu buluyor ama hiçbir şey beklediği gibi gelişmiyor. Siz Melek’i nasıl tanımlarsınız?
Aybüke Pusat: Melek planlar yapan birisi değil. İçgüdüsünü takip eden bir genç kadın. Çocukluğundan beri rüyasında gördüğü, ondan yardım isteyen suretlerin peşinde. İlk ulaştığı da Serhat. Arayışı tam da burada bitti sanıyor. Artık huzura erdi, ruh eşine ulaştı sanıyor. Evet ruh eşiyle beraber artık. Ama Serhat da bir elçi. Melek’i köklerine yeniden kavuşturmak için görevlendirilmiş bir elçi. Yoksa Melek’i aşktan başka o topraklarda tutacak, içindeki ateşi harlatabilecek başka bir güdüm yok hayatta. Melek gözükara, aşık, meraklı, tutkulu dingin bir su.

Aybüke Pusat: Senaryomuz kuvvetli. Her bölüm oyunculuk resitali var. Şanlıurfa plato gibi zaten. Her yer bambaşka bir güzellik. Bambaşka bir resim. Harika bir coğrafya.
Senaryoyu ilk okuduğunuzda sizi Melek’e ve Halef’in dünyasına çeken şey neydi?
Aybüke Pusat: Melek’in özel güçleri var resmen. Rüyaları gerçek oluyor. İçgörüleri onu hiç yanıltmıyor. Hisleri çok kuvvetli. Tabiri caizse gönül gözü açık. Bu kadar kendi içine dönebilen biri olması beni çok heyecanlandırıyor. Sevde Annesinin yönlendirmeleriyle bu yönü geliştikçe daha da güçlenecek.
Melek’in Serhat’la olan ilişkisi, onun aşk ve gurur kavramlarıyla mücadelesini de gösteriyor bence. Bu ilişkinin hikâyedeki yerini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aybüke Pusat: Ben olsam gurur demezdim. Sadece aşk da demezdim. Aralarındaki şeyi aşk kelimesi tam anlatamıyor bence. Bu olsa olsa kara sevda olur. Yeri, yurdu, kökü, rüyaları, gerçekliği, arzusu her şeyi Serhat bu kadının. Serhat’a kadar yarımmış. Şimdi tam oldu. Mitolojik bir öykü gibi adeta. Her paralel evrende aynı şekilde aynı aşk yaşanıyor, birbirlerine aynı şekilde bağlanıp kökleniyorlar sanki. Öyle derin. O yüzden dönüp gidemiyorlar zaten. Gitmek en kolayı. Sıkıyorsa kal da ömrün için mücadele et.

Birçok aşiret temalı dizi izliyoruz; 2000’lerin başından bu yana bu türde birçok yapım ekrana geldi ve bazıları gerçekten çok başarılı oldu. Halef’in hem reytingleri hem de izleyici tepkileri oldukça iyi ilerliyor. Sizce Halef hangi yönüyle öne çıkıyor?
Aybüke Pusat: Benim tabi ki ilk etkilendiğim yönü psişik yönü. Sevde ve Melek’in özel güçleri. Dediğim gibi beni en heyecanlandıran kısmı burası. Her karakterin kendi hikayesi ilmek ilmek işleniyor. Motivasyonlar öyle kuvvetli ki. Akif mesela, bazen bir kaşık suda boğmak bazen de sarılıp her şey geçecek demek istiyorsun. O kadar haklı ki kendine göre. Her derdi çok boyutlu -bütün karakterler gibi-. Ben bu işi ilk okuduğumda yapılan casta da inanmamıştım. Çok iyi oyuncularla çalışıyorum. Herkes işine kırk elle sarılmış durumda. Bence fark burada başlıyor.
Biliyorsunuz, Türk dizileri bugün birçok ülke ve coğrafyaya ulaşıyor, tüm dünyada sevilerek izleniyor. Sizce dizinizin uluslararası izleyiciyle nereden bağ kuracağını düşünüyorsunuz?
Aybüke Pusat: Senaryomuz kuvvetli. Her bölüm oyunculuk resitali var. Şanlıurfa plato gibi zaten. Her yer bambaşka bir güzellik. Bambaşka bir resim. Harika bir coğrafya. Kostüm, saç, makyaj, ışık, ses… Sanki gerçekten o dünyada gibisiniz. Bu gerçekliğin, bu heyecanlı akışın televizyondan izleyicilerin kalbine dokunmaması mümkün değil.
Aybüke Pusat ile gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, Episode Dergi’nin MIP Cancun 2025 sayısında yayımlanmıştır.