Hayat Sırları, Dijital Ortama mı Yakışırdı? I Övgü&Öykü Bozgeyik
[highlight]Tam da hikâyedeki sırları bir bir açıklarken Hayat Sırları‘nın final yapacağı haberi düştü sosyal medyaya. Reyting sıralamasında çok yükseklere çıkamaması üzdü. Sektörde başarılı olmak için iyi isimler, iyi bir senarist, iyi kanal ve iyi yapım yetmiyorsa ne gerekiyor sorusu dolaşıyor kafamızda. Rekabetin çok yüksek olduğu ortada. Yine de böyle mi olmalıydı? Başka bir çözüm bulunabilir miydi? Belki de Hayat Sırları, Puhu veya BluTV gibi dijital ortamda yayınlanmalıydı. Ne dersiniz?[/highlight]
Hayat Sırları, televizyona yeni soluk getirebilecek bir işti. Senaristinden oyuncularına güçlü bir ekip işiydi. Genç izleyici kitlesine hitap eden Ekin Koç ve Hazar Ergüçlü ikilisinin iyi iş çıkaracağından şüphemiz yoktu. Zaten Ahmet Mümtaz Taylan, Devrim Yakut gibi duayenler, Hayat Şarkısı’ndaki unutulmaz karakteri Mahir ile iyice yükselen Olgun Toker ve çok daha fazlası vardı kadroda. Çok iyi oyuncuların yanında bir de harikalar yaratan Şirin karakteri, yani Ecem Erkek vardı dizide. Senaryosunu Mahinur Ergun’a teslim etmiş oturaklı bir diziydi. İyi bir kanalda yayınlanıyordu. Peki ne oldu da işler ters gitti ve reytinglerde bir türlü yükselemedi Hayat Sırları? Oysa çok güzel ilerleyebilir, özlediğimiz tatları verebilirdi bizlere.
Yavaş kaldı, yüksek beklentiye yenik düştü
Türk izleyicisi, diziler konusunda o kadar eğitimli, iyi yapımlara o kadar alışmış ki, artık çok iyi işler bile reyting savaşında mağlup çıkabiliyor ne yazık ki. Bizce Hayat Sırları, belki 5 yıl önce yayınlansa çok daha iyi bir sonuç alınacaktı. Sırlarla dolu bir hikâyede yavaş yavaş çözülen olay örgüsü, günümüz dizilerine göre daha yavaş ilerledi ve belki de bu yüzden izleyiciyi en başında yakalayamadı. Şimdilerde Ufak Tefek Cinayetler gibi bir bölümde çok olayın olduğu, heyecanın dorukta gittiği diziler revaçta. Günümüzün gelişen teknolojisi ve sosyal medyanın yoğun kullanımı, insanların her an her şeye çok çabuk ulaşabilmesi, bu sabırsızlığın kaynağı olabilir. Bir de bunun üzerine dizi çokluğuna ve gayet iyi yapımlara alışmış izleyici kitlesinin yüksek beklentileri eklenince Hayat Sırları çok iyi bir iş olmasına rağmen dayanamadı. Artık izleyici çok seçici, “Hadi beni ikna et,” diye başlıyor diziye çünkü seçeneği çok.
Ne yapılmalıydı peki?
Peki ne yapmalıydı Hayat Sırları? Hikâyesinde sırların bir kısmını ilk bölümde öğrenseydik belki daha fazla bağlayabilirdi seyirciyi kendine. Örneğin, Seher ve Burak’ın geçmişini daha çok bilseydik ya da Tekgöz’ün kim olduğunu daha erken öğrenseydik kanca atabilecekti dizi izleyicilerin aklına. İlk bölümlerin düşük reytinglerini telafi edecek bir ivme gerekiyordu aslında.
Sırların hızlı çözülmesi, diziyi konu çıkmazına da sürükleyebiliyor tabii. Bazı diziler o kadar çabuk oynuyor ki reyting kartlarını, ilerleyen bölümlerde klişeler kullanılmaya başlanıyor. Dizi süreleri 3 saati bulmasa, 1 saatte sınırlansa çok farklı işler izleyebiliriz. Bu da televizyon yapımcılığında konuşulan paralardan olsa gerek, pek tercih edilmeyen bir konu.
Belki de…
Belki de Hayat Sırları, Puhu veya BluTV gibi dijital ortamda yayınlanması gereken dizilerden biriydi. Reyting kaygısı olmadan, makul uzunlukta bölümlerde iyi bir iş ve iyi oyunculuklar izleyebilirdik.
Hayat Sırları, 10. bölümüyle bu akşam Star’da…