Kızılcık Şerbeti evreninde sadece insanlar değil, yıldızlar da birbirine giriyor. Karakterlerin iç dünyaları, davranışları, öfkeleri ve tutkuları aslında gökyüzünde çoktan yazılmış olabilir mi? Ben Alev Kurtuluş. Astrolojiyi yalnızca doğum haritasıyla sınırlamayanlardanım. Çünkü bazı karakterler öyle bir bağırıyor ki “Ben Koç’um!” diye, gökyüzü bile susuyor.
Bu yazıda Kızılcık Şerbeti’nin favori karakterlerine yıldız haritası gözlüğümle baktım. Kimin yükseleni aşkta diplomasi kuruyor, kim Ay burcunu gizleyip Mars’la savaşa giriyor? Buyurun, birlikte çözelim.
Ömer Ünal – Koç Gibi Koç
Koç burcuysa başlatır. Ömer’in liderliği, dik duruşu ve kazanma hırsı tam olarak Koç’tan geliyor. Gerektiğinde öne atılan, gerekmediğinde de öne atılan bir yapısı var. Bir de yükselenini Terazi’den almış olabilir; bu da ona karizma, diplomasi ve ince ayar bonusu kazandırıyor. Yani hem savaşçı hem centilmen. Tehlikeli karışım.

Kıvılcım – Oğlak Dağının Kraliçesi
Kıvılcım tam bir Oğlak kadını. Çalışkan, sabırlı, adaletli ama yeri geldi mi sabırsız ve takıntılı. Yükseleni de Başak gibi duruyor: Detayları kaçırmaz, her şey onun kontrolünde olmalı. İnatla susar ama tak diye her şeyi yüzüne vurur. Nezaketiyle değil, netliğiyle keser.

Abdullah Ünal – Aslan’ın Salonu
Aslan burcu etkisiyle liderliğe, sahneye, alkışa bayılan bir karakter Abdullah Bey. Yumuşak ses tonu ardında bir yönetmen var. Ama yükseleni muhtemelen Balık… Duygular gelgitli, kafa biraz karışık. Kaybetmeyi sevmez ama kaybederse de “Ben ne yaptım ki?” moduna geçebilir.

Pembe Ünal – Yengeç’in Kalbinde Bir Ev
Ev, aile, hatıralar… Pembe tam bir Yengeç burcu. İçerideki sıcak çorba kadar güvenli bir karakter. Ama yükseleni Başak olduğundan ev düzeni, çamaşır sıklığı ve kapı eşiklerinin temizliği konusunda Nobellik titiz. Sevgisi kadar takıntıları da uzun ömürlü.

Işıl – Aslan Sahneye Çıkıyor
Işıl tam bir spot ışığı kadını. İlgi onun doğum hakkı. Aslan etkisiyle her zaman en parlayan olmak istiyor. Ama yükseleni Akrep gibi duruyor: Hırslı, derin, biraz karanlık, biraz gizemli. Sadece ışıkta değil, gölgede de oyun kurabiliyor.

Doğa – Kova’dan Gelen Rüzgar
Doğa’nın bağımsızlığı, zekâsı ve mesafeli sıcaklığı Kova burcunun etkisi. Kimseye tam teslim değil ama herkesle iyi geçinir. Yükseleni Yengeç gibi olduğundan içten içe bir “ailem olsun, yuvam olsun” duygusu da var. Bu çelişkiyle baş etmek için bol bol düşünür.

Fatih Ünal – Oğlak Kalıplarında Terazi Dengesi
Fatih’in organize ve kontrolcü hali Oğlak’tan. Güçlü, sabırlı, iş bitirici… Ama yükselen Terazi olduğu için kararsızlık krizleri, güzellik tutkusu ve bazen fazla diplomatik tavırları da göze çarpar. Tatlı dilli ama pasif agresifliğe de açık kapı bırakır.

Mustafa Ünal – Boğa Gibi Duran, Balık Gibi Kayan
Mustafa tam bir Boğa: Güven arar, sabırlıdır, risk sevmez. Yeme-içme onun için hobi değil ibadettir. Ama yükseleni Balık gibi görünüyor; zaman zaman kafa karışıklığı, duygusal karmaşa, ve “N’oluyoruz ya?” halleriyle karşılaşmak mümkün. Sakinliğin ardında gizli fırtına var.

Nilay – Gizemli, Değişken, Tehlikeli
Nilay, duygusal ama bir o kadar da manipülatif. Belki Ay’ı Akrep’te, Güneş’i İkizler’de… Lafı kıvırma, olayları ve ortalığı “tatlı sert” şekilde karıştırma potansiyeli yüksek. Aynı anda hem kırılgan hem dikenli olabiliyor.

Nursema – Akrep’in Sessiz Derinliği
Nursema, derin ve kararlı bir Akrep. Dışarıdan belli etmez ama iç dünyası devinim halinde. Aileye, değerlere, sadakate düşkün. Yükseleni Yengeç gibi, ev onun için yalnızca ev değil; sığınak, inanç, geçmiş ve gelecek demek. Yüzüne bakıp anlamak zor ama hissetmek mümkün.

Firaz – Koç’un Doğruculuğu, İkizler’in Sürprizi
Firaz, Koç gibi direkt, pat diye konuşur. Lafı dolandırmaz ama bazen düşünmeden de konuşabilir. Üzerine bir de İkizler etkisi geldi mi çeneye kuvvet, konuya yön yok. Değişken, sivri, hızlı başlayan ve hızla uzaklaşan biri olabilir.

Sönmez Hanım – Balık Burcunun Şefkati
Sönmez Hanım tam bir Balık. Duygusal, merhametli, sezgisel… Ama zaman zaman dalgın ve fazla hayalci. Yükselen Yengeç olduğundan aileye sıkı sıkıya bağlı. Ancak bazen fazla kabullenici olması kendi sınırlarını silikleştiriyor. Biraz fedakâr, biraz da unutulmuş.

Alev Kurtuluş’un kaleme aldığı bu yazı Episode Dergi’nin 60. sayısında yayımlanmıştır.