Ali Gözüşirin: “İbo ile birçok yanımız benziyor”

 Ali Gözüşirin: “İbo ile birçok yanımız benziyor”

[highlight]’Ufak Tefek Cinayetler’ ve ‘Her Yerde Sen’ dizilerinin yıldızı Ali Gözüşirin, Episode’un 16. sayısında konuğumuzdu. Bu özel röportaj, şimdi Episode Portal’da![/highlight]

Ufak Tefek Cinayetler dizisiyle dikkatleri üzerine çeken Ali Gözüşirin, yaz aylarında yayına başlayan ve başarılı bir biçimde yoluna devam eden Her Yerde Sen’de sevgi dolu, yardımsever, karizmatik bir veteriner olan İbo’yu canlandırıyor. Ali Gözüşirin’le buluştuk, diziyi ve merak edilenleri konuştuk.

Röportaj: Engin İnan, Fotoğraf: Ozan Balta

 

‘Her Yerde Sen’e nasıl dahil oldunuz ve çekimler nasıl gidiyor?
İlk projem olan Ufak Tefek Cinayetler dizisi bittikten sonra Craft Tiyatro’dan eğitim almaya başladım ve devamında eğitimin bitimine doğru Her Yerde Sen ile anlaştık. Çekimler gayet keyifli, eğlenceli geçiyor.

İbo karizmatik ama bir yandan da naif bir karakter; bölümler ilerledikçe onu daha detaylı tanımaya başlıyoruz ama siz nasıl tarif edersiniz İbo’yu?
İbo gerçekten çok temiz kalpli, duygusal ve iyi niyetli bir adam. Sevdiği, değer verdiği insanlar için yapamayacağı hiçbir şey yok. İbo’ya hayat verdiğim için mutluyum.

Benzer ya da çok farklı yanlarınız var mı İbo’yla?
İbo ile birçok yanımız benziyor aslında; bunların başında merhameti ve hayvan sevgisi geliyor. İbo’nun olaylara karşı tepkisine bakıyorum ve Ali olarak; ben bunu yapmazdım dediğim bir şey olmadı henüz.

Partneriniz Aslıhan’la enerjiniz çok uyumlu görünüyor, nasıl geçiyor set hayatı?
Aslıhan’ın gerçekten harika bir enerjisi var ve çok pozitif bir insan. Ve bu beraber olduğumuz tüm sahnelere yansıyor. Sette birbirimize sürekli destek halindeyiz, birbirimizi sahne öncesi ve sonrası devamlı motive ediyoruz. Aslıhan gibi bir insanla tanıştığım ve çalıştığım için şanslıyım. Bu iş sonrasında da görüşüp konuşabileceğim, harika bir arkadaş kazandım diyebilirim.

“İlk işim Ay Yapım ve Ali Bilgin, Deniz Yorulmazer’le olduğu için de çok şanslıydım. Oyunculuk anlamında tabiri caizse acemilik heyecanımı atlatmamda çok yardımı oldu.”

TV maceranız ‘Ufak Tefek Cinayetler’ gibi çok iyi ve izlenen bir işle başladı; ne kattı size bu proje oyunculuk anlamında? Ve ‘UTC’ye dahil olana kadar neler yapıyordunuz, ne tür zorluklar yaşadınız oyunculukla ilgili?
UTC benim için çok büyük bir şans oldu. Harikulade insanlarla tanıştım. İlk işim Ay Yapım ve Ali Bilgin, Deniz Yorulmazer’le olduğu için de çok şanslıydım. Oyunculuk anlamında tabiri caizse acemilik heyecanımı atlatmamda çok yardımı oldu. Atmam gereken adımları ve kendimi daha fazla geliştirmek adına birçok yol gösterdi. UTC’den önce öğrenciydim zaten ve okulumun bitmesiyle oyunculuk eğitimleri almaya başladım, bununla birlikte UTC’ye dahil oldum.

Craft’ta oyunculuk eğitimi neler kattı size?
İşini son derece iyi yapan insanlarla birlikte sevdiğiniz şeyi öğreniyor olmak çok keyifli bir durum. Oyunculuk adına bana çok şey kazandırdılar.

Tiyatro sahnesine dair projeleriniz var mı yakın zamanda ya da hedefleriniz?
Belirli bir zaman dilimi için konuşamam ama evet. Böyle planlarım var; neden olmasın.

Sporla ilgilisiniz, spor hayatınıza ne zaman ve nasıl girdi, şu anda neler yapıyorsunuz?
Çok küçük yaşlardan beri sporla iç içe büyüdüm. İlgilenmediğim branş hemen hemen yok diyebilirim. Basketbol, futbol, yüzme, crossfit ve boks… Şu an boks ve crossfit’e devam ediyorum. Normalde haftanın 5 günü antrenman yapıyorum. Tabii ki dizinin başlamasıyla beraber gün sayısı 3’e düştü. Spor, hayatımın olmazsa olmazlarından biri diyebilirim.

“Hayranlıkla takip ettiğim ‘Peaky Blinders’ gibi bir dönem işinde yer almayı çok isterdim.”

‘Peaky Blinders’ hayranısınız. ‘Peaky Blinders’ta yer alma şansınız olsaydı hangi karakteri canlandırmak isterdiniz? Ve bu dizide en sevdiğiniz şey nedir?
Bir Cillian Murphy hayranı olarak elbette Tommy Shelby karakterini canlandırmak isterdim. Alternatif olarak da kesinlikle 4. sezon dahil olan Adrien Brody (Mr. Luca Changretta). Peaky Blinders’ın en sevdiğim yanı işledikleri dönemi kusursuz bir şekilde ve çok iyi yansıtmaları. Oyuncu kadrosu da cabası.

Hiç yabancı dizi izlememiş ve yeni başlayacak bir seyirci için mutlaka izlemesi için önereceğiniz 5 dizi hangisi ve neden?
6 olsun… Game of Thrones, Peaky Blinders, La Casa De Papel, The Punisher, Breaking Bad, Dark. Çünkü türlerine göre bence zamanın iyilerinden.

Bir oyuncu olarak yurtdışına dair de hayalleriniz var sanırım, nasıl bir projede yer almak isterdiniz?
Hayranlıkla takip ettiğim Peaky Blinders gibi bir dönem işinde yer almayı çok isterdim.

Başucu kitaplarınız, filmleriniz, müzikleriniz ve dizileriniz?
Kitap: Sherlock Holmes. Film: Shutter Island, Seven, The Wolf Of Wall Street, The Hateful Eight. Müzik repertuarım oldukça geniştir ama başucu denince Ane Brun – “All My Tears, Daring To Love”.

Ne çekse seyrederim/okurum dediğiniz isimler kimlerdir?
Quentin Tarantino, Martin Scorsese, Christopher Nolan.

Setin olmadığı ve başka bir işinizin de olmadığı tamamen size ait bir günü nasıl geçiriyorsunuz?
Sabah uyanır uyanmaz güzel bir kahvaltı sonrası spora gidiyorum, antrenmandan çıktıktan sonra geri kalan vaktimin çoğunu ailem ve arkadaşlarımla geçiriyorum.

En merak ettiğiniz ve yakın zamanda gitmek için hayal kurduğunuz şehirler ya da ülkeler?
ABD/New York, Kuzey Amerika/ Mexico, Küba/Havana, İngiltere/Londra

Engin İnan

1979 yılında Bolu'da doğdu. Hayatının yaklaşık 20 yılını Sakarya'da geçirdi. Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi bölümünde okudu. İletişim ve organizasyon alanlarında çalıştı. Pek çok etkinlikte ve farklı sektörlerden markaların iletişim çalışmalarında görev aldı. Episode Dergi editörlüğü ile birlikte iletişim danışmanlığı çalışmalarını yürütüyor. Kedi babası.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir