‘The Secrets She Keeps’: Zamanın Acısını Doğuran Kadınlar

 ‘The Secrets She Keeps’: Zamanın Acısını Doğuran Kadınlar

Devrim Toyran’ın bu The Secrets She Keeps incelemesi, Episode’un 22. sayısında yayımlanmıştır.

Ayakları yere sağlam basan hikâyeler izlemek isteyen izleyiciyi “gerçek hayat hikâyesine dayanmaktadır” cümlesiyle tavlamanın mevsimi geçsin artık. Gerçeğin yakıcılığıyla ruhu törpülemeye baş koyan bu dramalar, yapımcıların iştahını kapatsın mümkünse. Günümüzde, bu dünyanın çirkin, nobran ve acımasız yüzüyle bir yerlerde bir şekilde karşılaştığımız için onun ekranda canlandırılmış hali öfkemizi güncelliyor, yaralarımızı dikiş yerlerinden söküyor. Belki bu hikâyelerde ilahi adalete havale edilmemiş bir hak arama yolculuğu, şiddetle çözümü seçimlerine eklememiş bir huzur arayışı ruhumuza su serpebilir. Ama gönül istiyor ki tercihini bu bakış açısından yana kullanan yapımcılar, sağlam diyaloglarla ve iyi oyuculuklarla da ruhumuza istinat duvarı örmeyi ihtiyaç listesine ekleyebilsinler.

Bir kurguya üzülmenin daha az acıttığını varsayarsak ki kurgu da insanı mutlaka kendi gerçeğinden yakalar ama şu jenerikte beliren “aynı adlı romanından uyarlanmıştır” cümlesi sanki daha az can yakıyor gibi. BBC One’da The Cry dizisinden sonra yayınlanan ikinci Avustralya yapımı The Secrets She Keeps de bir kitap uyarlaması. Fakat bu kitap 1994 yılında, İngiltere’nin Nottinghamshire şehrinde, bir diş hekimi hemşiresi tarafından sekiz günlükken kaçırılan, 17 gün boyunca da bulunamayan Abbie’nin gerçek hikâyesine dayanıyor. Abbie kaçırıldığında orada gazeteci olarak çalışan Avustralyalı yazar Michael Robotham yıllar sonra bu konuyu romanına taşıyor. Altı bölümlük mini dizi olarak yayınlanan The Secrets She Keeps hem gerçek hayat hikâyesi hem de bir roman uyarlaması oluşuyla devrelerimizi yakmayı başarıyor.

Senarist Jonathan Gavin ve Sarah Walker’ın birlikte yazdıkları hikâyede; bir markette çalışan, yalnız yaşayan, hamile Agatha Fyfle (Laura Carmichael) ile iki çocuk sahibi, mutlu bir evliliği olan, blog yazarı hamile Meghan Shaughnessy’nin (Jessica De Gouw) yollarının kesişmesini ve sonrasında bu şeritte akan yolculuğu izliyoruz. Agatha tarafından rastlantı süsü verilmiş bu tanışmanın ve gelişen yakınlaşmanın gerekçelerini de hızla öğreniyoruz. Bir kadının, yoksun kaldığı her şeye sahip bir başka kadına öykünmesinin en vahim sonucu olarak, onun yeni doğan çocuğu Ben’i kaçırmasına tanıklık ediyoruz. Taraf seçme konusunda vicdanımızdan kaçamıyoruz ancak 16 yaşındayken tecavüze uğrayan, sonrasında hamile kalan ve doğum yaptıktan sonra çocuğu elinden alınan Agatha’nın çocuk sahibi olmakla hatta olamamakla ilgili savruluşunu izlerken ona sımsıkı sarılmak da istiyoruz.

Agatha rolünde izlediğimiz Laura Carmichael, hafızamızın baş tacı Downton Abbey’nin Edith Crawley’si. Kozasını emekle ören, sonra ruhundaki silik tonları tek tek yaldızla kaplayan Edith Crawley. Altı yıl boyunca Downton Abbey gibi şahane bir yapımda yer alıp sonra The Secrets She Keeps’te yer alarak işte yine aynısını yapıyor. Yapımcı Helen Bowden da, “Çalışma hayatının neredeyse tamamını Downton Abbey’de geçirmişti ama artık mezun oldu,” diyerek bana hak veriyor. The Secrets She Keeps’te rol almak için oldukça istekli olan Laura, bu isteğini ve ısrarını yapımcılara belli etmekten hiç çekinmemiş ve çok da iyi yapmış. Takipçisi olmaktan keyif duyacağımız oyuncular listesine alınmıştır kendileri.

Kitabın uyarlanma hikâyesi ise şöyle; Avustralya’da 1960 yılında doğan yazar Michael Robotham, 1986-1996 yıllarında İngiltere’de yaşadıktan sonra Avustralya’ya döner. 

The Secrets She Keeps

The Secrets She Keeps’i izlenilir kılan Agatha’nın tahmin edilemez hamleleri ve onu canlandıran Laura Carmichael’ın duru oyunculuğu. Kadınların anne olmak istemelerini, olmamalarını ya da olamamalarını anlamaya tenezzül etmeyenler dünyasında zor bir hikâye seçilmiş.

Psikolojik gerilim türünde 15 kitabı bulunan Michael Robotham’ın bütün kitapları İngiltere’de geçmektedir. Avustralyalı yapımcı Helen Bowden bir gün tavsiye üzerine, çok satan The Secrets She Keeps kitabının yazarı Robotham’ın Avustralya’da yaşadığını öğrenir ve birlikte kahve içmek için buluşma ayarlar. Kitabın uyarlanması konusunda oldukça istekli olduğunu belli eder ve hatta sonrasında Robotham’ı ikna etmek için de oldukça çetin bir mücadele verir. Çünkü daha önce kitaplarının uyarlanmasında sıkıntı yaşayan Robotham romanın haklarını tanımadığı birine devretmekten çekinir. Bu tedirginliği fark eden Bowden sağlam referanslar göstererek Robotham’ı ikna etmeyi başarır. Londra’da geçen hikâyeyi bir an önce hayata geçirmek için de Sydney’de çekmeye karar verir.

Kitapta Agatha karakterine daha çok yer verilmesine rağmen yapımcılar iki kadın hikâyesini anlatmayı tercih ettikleri için, aralarındaki sınıf farkına rağmen Meghan’ın hikâyesini güçlendirmek adına, Agatha ile ortak yönlerini bulup karakteri beslemeyi tercih eder. Kitapta Londra’da yaşayan bu iki kadın arasındaki sınıf farkı oldukça belirginken Avustralya’da geçen dizide bunu çok net yansıtamadıklarını, çünkü Avustralya’nın kendini sınıfsız bir toplum olarak görmeyi sevdiğini söylüyorlar. Ancak Helen Bowden, “Sosyal sınıf Avustralya’da Birleşik Krallık’takinden daha gizli olabilir ama kesinlikle var,” diye de ekliyor.

The Secrets She Keeps’i izlenilir kılan Agatha’nın tahmin edilemez hamleleri ve onu canlandıran Laura Carmichael’ın duru oyunculuğu. Tecavüz sonucu doğan çocuğu elinden alınan bir annenin tekrar çocuk sahibi olmak için işlediği suçları anlamaya vakit ayıracak insan bulunsa da anlayacağının hiç garantisi yok. Kadınların anne olmak istemelerini, olmamalarını ya da olamamalarını anlamaya tenezzül etmeyenler dünyasında zor bir hikâye seçilmiş.

Tabii bunun yanı sıra incelikli, yeterince özenli bir iş çıkartıldığını iddia etmek de zor. Tavsiye edilmesi sıkıntılı bir yapım olduğu gerçeğini kabul etmek lazım. Bazı oyunculuklar gerçekten hayret verici derecede kötü. Bazı detaylar çalakalem yazılmış gibi. Teknik konulardan anlamasam da izleyici olarak kameranın bazı açılarını, ışık ve renkleri dikkat dağıtıcı ve özensiz bulduğumu söyleyebilirim.

Hikâyenin gerçek kahramanı Abbie’ye gelince; o ve ailesi Abbie 10 yaşındayken yeni bir başlangıç yapmak için Yeni Zelanda’ya taşınmışlar. O büyürken ailesi ona her şeyi anlatmış ancak hepsini birden değil, parça parça anlatmışlar. Hikâyenin ne kadar önemli olduğunu fark etmesi ise Yeni Zelanda’ya taşındıktan sonra olmuş. Abbie şu an evli ve Auckland’da  güzellik danışmanı olarak çalışıyor. 

Abbie’yi kaçıran Julie ise olaydan sonra kişilik bozukluğu tedavisi görmüş ve üç yıllık şartlı tahliye cezasına çarptırılmış.

Anne olamadığı için değil, anneliği elinden alınan, çocuğuyla geçireceği tüm zamanları çalınan ve isyanı buna olan tüm kadınların anısına izlenmesini dilerim. İyi seyirler.

Devrim Toyran

1973 doğumlu. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Yıllardır hep bir şeyler yazmasına rağmen “Yazmak, benim yaşam biçimim,” cümlesini kuramadı gitti. Mali işler kariyerine son verdikten yıllar sonra senaristlik dersi alıp aklını, fikrini bu sektöre yormaya başladı. Londra'da yaşamasıyla İngiliz dizilerine hayranlığının alakası yoktur…

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir