‘Agatha All Along’ Oyuncuları ve Yapım Ekibiyle Diziyi Konuştuk | Özel Röportaj

Disney+’ta dün (18 Eylül 2024) yayına giren ve benim de merakla beklediğim Marvel imzalı Agatha All Along dizisinin oyuncuları ve yapım ekibiyle özel bir basın toplantısına katılma fırsatım oldu.

Toplantıda, dizinin başrolü Kathryn Hahn (Agatha Harkness) başta olmak üzere Joe Locke (Teen), Patti LuPone (Lilia Calderu), Aubrey Plaza (Rio Vidal), Sasheer Zamata (Jennifer Kale), Ali Ahn (Alice Wu-Gulliver), Debra Jo Rupp (Sharon Davis) gibi birbirinden yetenekli oyuncular yer aldı. Ayrıca dizinin yönetmeni ve yürütücü yapımcısı Jac Schaeffer, yürütücü yapımcılar Brad Winderbaum ve Mary Livanos da basın toplantısına katıldı.

Oyuncuların canlandırdıkları karakterlerin derinliklerine indiği, yaratıcı ekibin ise dizinin etkileyici görsel dünyasının nasıl yaratıldığını anlattığı bu keyifli röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz.

Agatha All Along, ilk iki bölümüyle şimdi Disney+‘ta.

Jac, bizi Agatha’yı WandaVision’da ilk kez tanıttığın zamana götürmeni istiyorum. Onu bir karakter olarak ele alırken sana “Bu karakterin daha fazla hikâyesi var ve daha derine inmek istiyoruz” dedirten şey ne oldu?

Jac: Harika bir soru. Yani, genel olarak Marvel’da, kötü adamları tek boyutlu yapmamaya yönelik bir arayış var. Ve Agatha bunun en güçlü örneği. Agatha karmaşık ve çok boyutlu bir karakter, meselesi hiçbir zaman sadece dünyayı ele geçirmek olmadı.

Oldukça kişisel, kötü niyetli ve karmaşık bir yanı var. İşte oradan başladık. Sonra Kathryn kadroya katıldı ve karakter tamamlandı. O inanılmaz derecede komik ve samimi, kitsch bir sitcom havası var. Ama aynı zamanda devasa bir güç tutkusuna da sahip. Kathryn tüm bunları bünyesinde topladı. Eğlenceli ve karizmatik olan yanı vardı, ama aynı zamanda ağırbaşlılık da getirdi. Agatha’nın sonsuza dek keşfedebileceğimiz bir karakter olduğunu hissediyorum.

Kathryn, Agatha’yı daha derinlemesine keşfetme ve onun daha önce görmediğimiz yönlerini inceleme fikrine sen nasıl tepki verdin?

Kathryn: Öncelikle, bu rolü çok seviyorum. Ve WandaVision’daki Agatha’nın büyük bir kısmı performanstı. Bence Agatha’nın kendisi de büyük bir oyuncu. Onu sürekli olarak bir soğana benzetiyorduk. WandaVision’da birçok katmanı vardı. Yani, onun altında ne olduğunu görmek, yüzyıllar boyunca inşa edilen o savunma katmanlarını yavaş yavaş soymak. Harika görünüyor olabilir ama genç değil. Bir oyuncu olarak oynadığınız karakterin derinlerine inmek ve onun altında neler yattığını görmek beslendiğiniz bir şey oluyor. WandaWision’da Jac ile çalışmak büyük bir uyum hissettirdi. Kağıda yazdığı kelimeleri hemen duyabiliyordum. Ritmi, tonu biliyordum. Çok doğal hissettirdi.

Joe, Teen olarak bildiğimiz oldukça gizemli bir karakteri oynuyorsun. Bu karakterde seni ne çekti ve onun zihnine dalmanın en eğlenceli yanı neydi?

Joe: Sanırım, Agatha gibi, Teen’in de birçok katmanı var. Ve onu ilk tanıdığınızda, sonunda ulaştığınız yerden çok farklı biri. Dizi süresince büyük bir yolculuk yaşıyor.

Patti, Agatha All Along dizisinin en eğlenceli yanlarından biri de müzikleri. Sen de müzik dünyasında bir efsanesin. Bu rolde seni cezbeden şey müzik mi oldu yoksa hep bir cadıyı oynamak istemiş miydin?

Patti: Aslında ben zaten bir cadı olduğumu düşünüyorum. (gülüşmeler) Gerçekten. Bir Sicilya cadısı olduğumu düşünüyorum. Ama Jac ve Mary’den bir telefon gelmeden önce de bir Sicilya cadısı olduğumu düşünüyordum. Bu bir kader gibiydi. Evrenin açılması gibiydi. Çünkü daha önce banyoda şarkı söyleyerek başladığım ve sonunda tarot kartları okuyan birine dönüştüğüm bir şey yapmıştım. Ve sonra bir anda, benzer şeylerin olduğu bir dünyaya girdim. Ve gerçekten geri dönüş yoktu. Bu bir kaderdi.

Aubrey, Rio gerçekten büyüleyici bir karakter. Agatha ile yüzyıllar boyunca süren bir geçmişi var. Spoiler vermeden, karakterin hakkında neler söyleyebilirsin? Özellikle Agatha ile olan ilişkisi hakkında.

Aubrey: Karakterim hakkında söyleyeceğim tek şey, beklenmeyeni bekleyin. Konu o olduğunda ne olacağını asla bilemezsiniz. Birçok sürpriz ve ters köşesi var. Tek söyleyeceğim bu.

Ali, Agatha All Along dizisinde çok ilginç bir geçmişi olan Alice karakterini canlandırıyorsun. Bu karakterde seni ne cezbetti ve onunla neyi keşfetmek istedin?

Ali: Bence onun duygusal olarak büyümesi gereken çok şeyi var. Bunu Agatha All Along dizisindeki birçok karakter için de söyleyebilirsiniz sanırım. Ama onu ilk tanıdığınızda, saklanıyor ve bu dünyaya karşı farklı bir kılık giyiyor. İlginç olan şey, onun ne kadarını açığa çıkaracağımızla oynamaktı. Ayrıca onun olduğundan çok daha sert davranmaya çalıştığını düşünüyorum, ki bu her zaman ilginç bir durum.

Sasheer, Jennifer karakterine hayat veriyorsun. Jennifer çok düzgün ve doğru biri gibi görünüyor. Agatha ile ilk tanıştığında ise onu çok umursamıyor gibi. Ama sonra onunla bir yolculuğa çıkıyor. Sence onu Cadılar Yolu’nda yürümeye iten şey neydi?

Sasheer: Jennifer’ın da, Coven’daki diğer herkes gibi, başkalarına güvenmeyi öğrenmesi gerekiyor. Sizin de bildiğiniz gibi Agatha’nın birçok cadıyla uzun bir geçmişi var. Ama sanırım aramızda güzel ve eğlenceli bir sevgi-nefret durumu var. Birlikte oynadığımızda çok eğlenceli bir sahne partneri oluyor. Ve evet, Jennifer’ın kendini diğer cadılara açmak istemesi ve yolun sonunda arzuladığı şeyi bulması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım bu, tüm bu yolculuğun başlangıcı.

Debra, WandaVision’daki rolünü tekrar canlandırıyorsun. Daha önce Mrs. Hart’ta gördüğümüzden de biraz farklı. Bu karakteri tamamen yeni bir ortamda oynamak senin için eğlenceli miydi?

Debra: Sharon hakkında çok derin bir şey yok. (gülüşmeler) Biraz sudan çıkmış bir balık gibiydi ve hayatımda yaşadığım en eğlenceli deneyimlerden biriydi. Tam anlamıyla sihirliydi. Küçük Sharon’ımız için tamamen farklı bir dünya. Ve Jac ona harika bir karakter yarattı.

Mary, WandaVision’da çalıştın. Bu da benzer şekilde türle ve tonla oynamakta çok eğlenceli bir diziydi. Korku unsurlarını, komediyi, müziği ve gerilimi birleştirdi. Bu dünyada oynamak ve Agatha All Along’un dünyasını şekillendirmek senin için nasıldı?

Mary: Tıpkı WandaVision gibi, Agatha All Along dizisinin de farklı tonlardan oluşan bir karışımı var, ki bu harika. Müzik olduğunu söylüyoruz ama müzikal değil. Drama var ama tam olarak drama değil. Komedi var ama tam anlamıyla komedi değil. Hepsinin karışımı. Ve bu tamamen Hahn tarafından başlatıldı. WandaVision’da her şeyi tamamen bünyesinde topladı. Ancak WandaVision gibi, tekrarlamalı bir niteliğe sahip. Bu sefer neredeyse tamamen pratik çekimlerle ilerliyoruz. WandaVision ile yaptığımız gibi Hollywood film yapımcılığının altın çağını yeniden yakalıyoruz, ama bu sefer fantezi ve korkuyla. Miniatürler, arka planlar, birçok pratik, harika unsurlar ve özel makyaj efektlerini kullanıyoruz. Bu, izleyiciye gerçekten gerçek gibi gelecek sihirli bir dünya yaratmamızı sağlıyor.

Aslında hepinize bu konuda sormak istediğim bir şey vardı. Tüm efektler ve muhteşem setler arasında favoriniz hangisi oldu?

Patti: Cadılar Yolu. O sete ilk adım attığımızda, sanırım birkaçımız ağlamaya başladı ya da gözyaşlarını tutamadı. Hayatımda gördüğüm en güzel setlerden biriydi. Gerçekten muhteşemdi.

Ali: Ve tabii ki işin emek kısmı. Tek tek boyanmış yapraklar. Gerçekten çok fazla emek vardı. Gerçekten güzel bir işti.

Kathryn: Sete adım attığınızda tüm gün orada kalıyorduk. Yani, çekimler arasında birbirimize daha da yakınlaştık, birbirimizle sürekli şakalaşıyorduk. Sanki bir cadılar kazanının etrafındaydık, sürekli gülüyorduk. Sanırım kahkahalarımız diğer taraflardan bile duyuluyordu. Ama bu, bir oyuncu olarak çok etkileyiciydi çünkü dış dünyadan kopmanıza gerek kalmadı. Kendinizi gerçekten bu sihirli yerin içinde buluyordunuz. Ve çoğunlukla pratik olduğu için, bu da çok cadıvari hissettirdi. Yani, bu dünyaya ve toprağa gerçekten bağlıydınız. Hayal etmeniz gereken bir şey değildi, orada duruyordu. Bu da çok yardımcı oldu ve beklenmedik derecede hipnotikti.

Brad, Agatha, daha önce gördüğümüz Marvel projelerinden oldukça farklı. Bu projeyi Marvel televizyon dizileri arasına katmayı bu kadar heyecan verici kılan şey neydi?

Brad: Yol’dan başlamak gerekirse, izleyicilerin bilmesini isterim ki, o sette tek bir yeşil ekran bile yoktu. Kamera neyi gösteriyorsa, çekim günü gerçekten oradaydı. Ve bence performanslarda bu hissediliyor. Çok dokunsal, çok gerçek ve çok yerinde bir his var. Ve bence bu diziyi farklı kılan en büyük şey, Agatha’nın kendi çizgi romanı hiç olmamıştı. Bu, Kathryn ve Jac’ın WandaVision’da ekranda yarattığı bir ikon ve hepimizi Marvel’da o kadar etkiledi ki, hikayesini devam ettirmek zorunda kaldık. Ve Marvel en iyi performansını, bu ikonları canlandırdığımızda ve harika oyuncular onları insanileştirdiğinde sergiliyor. Şanslıydık ki inanılmaz bir cadılar kadromuz oldu. İnsanların izlemesi için sabırsızlanıyorum.

Kathryn, Agatha Harkness gibi bir kötü karakteri oynamanın en büyük zorlukları nelerdir?

Kathryn: Kötü karakter tarafı eğlenceli ve aslında neredeyse en kolay kısmı çünkü bu onun çok iyi bildiği bir performans. Bence gerçekten herkes onun için önemsiz. Yani, insanlarla alay etmek falan, bu onun için en kolay şey. Zor olan ise duvarlarını kırmak, çünkü bu onun için “ah! şimdi biri içeri girebilir” gibi bir his. Sanırım zor olan kısmı buydu. Ama aynı zamanda büyük bir meydan okuma ve yine de en lezzetli kısımdı.

Muhteşem prodüksiyon tasarımından ve setlerden biraz bahsetmiştik ama aynı zamanda kostümleriniz de çok ayrıntılı ve harika. Hepinizin ilginç, farklı kostümleri var. Giydiğiniz kostümler arasında özellikle favori bir kostümünüz var mıydı?

Kathryn: Sanırım, Agatha olarak ilk kez göründüğümde giydiğim ceket. Bir palto gibiydi ve kostüm tasarımcımız Daniel Selon bence bir sihirbaz. Bu işin ruhuna o kadar çok yatırım yapmıştı ki. Paltomu diken kadın, sanırım Lucille Ball ile çalışmıştı. Emekli olmadan önce yaptığı son iş buydu. Ve paltoma kendi oluşturduğu bir rün dilini işledi. Onu her giydiğimde sanki bir büyü giymişim gibi hissediyordum. Sanırım benim favorim o ceket oldu.

Patti: Ben de Sicilyalı üniformamı sevdim. Daniel paltonun içine dünyayı, gökyüzünü ve astrolojiyi temsil eden semboller yerleştirmişti.

Jac, Mary ve Kathryn, WandaVision’da da çalıştınız. WandaVision’da öğrendiğiniz ve Agatha’yı inşa ederken size yardımcı olan bir şey var mıydı?

Jac: bilmiyorum. Yani, “Üretim böyle çalışıyormuş” dışında öğrendiğim bir ders yok. Hayır, sanırım WandaVision’dan ayrılırken daha fazlasını yapma arzusu taşıyordum. Tüm o farklı şovları yapmak ve saç-makyaj, kostüm, müzik, her şey çok heyecan vericiydi. Daha sonra Agatha’ya dayanan bir dizi yapmaya karar verdiğimizde, bu işi bin kat daha fazlasıyla yapmamız gerektiğini düşündük. Sanırım, WandaVision’da pratik efektler yaptık çünkü döneme uygundu ama bu sefer bu işi iki katına çıkardık. Fakat bu çok daha zordu, çok daha büyüktü ve gerçekten tatmin ediciydi. WandaVision’da yaptığımız iş çok titizdi, hangi şovları parodileştirdiğimiz çok belirgindi. Bu kez, gerçekten her şey çok açık uçluydu. Bu yüzden, birçok kişisel etkim de işin içine girdi. Sonuçta, ben NeverEnding Story, Dark Crystal ve Labyrinth hayranı bir kızım. Bu setlerde olmak bana kendimi altı yaşında hissettirdi ve bu inanılmazdı.

Joe, bu inanılmaz yetenekli kadın oyuncularla çalışmak nasıldı?

Joe: Bu hayatımın en iyi deneyimiydi. Geçen gün bu konuda konuşuyorduk, ben şu an 20 yaşındayım, bu diziyi 19 yaşındayken çektim. Bu inanılmaz kadınlarla geçen altı ay benim kendimi bulduğum yer oldu diyebilirim.

Peki sizler için Joe ile çalışmak nasıldı?

Ali: Hepimiz onu evlat edindik. (gülüşmeler)

Kathryn: Joe’nun yaşına göre inanılmaz bir olgunluğu var ve bu gerçekten çok etkileyici.

Sasheer: Patti’nin, “Joe’ya diva olmayı öğreteceğim” dediğini hatırlıyorum. Sonra kısa süre sonra, “Aslında buna gerek yok” dedi. (gülüşmeler)

Brad ve Mary, Agatha Harkness’in yer aldığı en sevdiğiniz bir çizgi roman sayısı var mı? Eğer varsa, hangisi?

Mary: Karakterin göründüğü tüm çizgi romanları okumaya çalışıyorsunuz. Çizgi romanlarda o kadar farklı ki, ama Scarlet Witch’in Cadılar Yolu çizgi romanındaki illüstrasyonlar çok ilginç. Çok fazla karışık görsel var. Agatha orada bir rehber ve akıl hocası olarak görev yapıyor, ama hafif kötü niyetli bir şekilde. Bu da bizim için Agatha’ya başlamak için harika bir çıkış noktası oldu.

Bir de dizinin ismi ile ilgili bir şey sormak istiyorum. Bazı değişiklikler olduğunu duyduk, farklı isimler duyuruldu. Brad, bu değişikliklerin ardında neler olduğunu ve oyuncuların bunu bilip bilmediğini sorabilir miyim? Dizinin adı başından beri Agatha All Along mu olacaktı?

Brad: Tabii ki her zaman Agatha All Along olacaktı. (gülüşmeler) Ve her yeni isim açıklamasını izlemek, insanların “İsmi değiştiriyorlar! Bu ne anlama geliyor? Ah, yapıyorlar mı?” diye düşünmeleri çok eğlenceliydi.

Sona gelirken, dizinin çok yakında çıkacağını konuşalım. Eylül ayında yayınlanacak olan diziyle ilgili, izleyicilerin bu cadılar yolculuğuna katıldığında en çok neler hissetmesini umuyorsunuz?

Debra: Sanırım diziyi izlediklerinde, bizim bu projeyi yaparken hissettiklerimizi hissetmelerini umuyorum. Bu hepimiz için çok özel bir deneyimdi, biliyorsunuz ve sanırım bunun ekrandan da geçmesini ve onların da böyle özel bir şey izlediklerini hissetmelerini umuyorum.

Ali: Ve tüm bu karakterlerin ne kadar cesur olduklarını izliyorsunuz, bu yüzden umarım bu, insanları denemeye devam etmeye teşvik eder. Hepsi bir tür kaos içinde ama bu karmaşayı aşmaya çalışıyorlar ve bence bu çok güzel.

Kathryn: Topluluk ve arkadaşlıklar çok önemli. Bunu tek başınıza yapamazsınız. Ve gücümüz aslında kim olduğumuzda saklı. Cadılığımız bizim özel süper gücümüz.

Sasheer: Ayrıca, dizide bu cadılar topluluğunun hem içlerindeki hem de dışlarındaki sihri keşfettiğini görüyoruz. Umarım insanlar diziyi izlediklerinde kendi hayatlarında da bu farkındalığa ulaşırlar.

Aubrey: Umarım insanlar karanlık sanatlara daha çok yönelmeye başlar ve ayın gücünden yararlanmaya çalışırlar. Yıllardır bunun gerçek olduğunu söylüyorum. Umarım bu dizi insanlara bunu sonunda açıklar.