Mert Fırat: “Farklı politik argümanlarla fikir beyan etmek her yurttaş gibi sanatçıların da hakkıdır.” – Özel Röportaj

Orçun Onat Demiröz
Orçun Onat Demiröz
Lisans öğrenimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde tamamladı. Akabinde yüksek lisans için Viyana’ya gitti ve 4 yıl kadar Avusturya’da yaşadı. 2015 yılında Türkiye’ye döndü ve...
14 dakikalık okuma

Mert Fırat, hem tiyatro sahnesinde hem de TV/sinema alanında sıklıkla görmeye alışık olduğumuz isimlerden. Farklı farklı birçok projede yer alan Mert Fırat, aynı zamanda Tiyatro Kooperatifi’nin başkanlığını da üstleniyor. Oyunculuğunun yanı sıra özel tiyatroların ekonomik, sosyal, hukuki açıdan güçlenmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi için de çalışan Mert Fırat ile tiyatroların mevcut durumunu, sosyoekonomik sorunları ve yeni projelerini konuştuk. Keyifli okumalar!

Merhaba, nasılsınız? Tiyatro ile başlayalım. Tiyatro Kooperatifi bu yaz sahnelerini kapatmama kararı aldı ve yaz boyunca kooperatife dahil olan tiyatrolar sahnelerini açık tutacak. Bu kararın etkenleri neler?

Mert Fırat: Merhaba, çok teşekkür ederim. Her şeye rağmen umutla üretmeye devam ediyoruz. Çünkü bugünlerde tiyatro yapmanın kendisi de bir direnme biçimi haline geldi.

Tiyatro Kooperatifi olarak başlattığımız “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyası da tam bu nedenle doğdu. Kararımızın arkasında hem ekonomik hem toplumsal birçok neden var. Son yıllarda özel tiyatrolar ciddi bir ekonomik baskı altında. Seyircinin alım gücünün düşmesi, artan maliyetler ve yetersiz destekler, sahnelerin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Ancak biz bu zorluklara kapanarak değil, daha çok bir araya gelerek yanıt vermek istiyoruz.

Sahneyi açık tutmak sadece oyun sahnelemek değil, aynı zamanda bir arada olmayı, dayanışmayı ve iyileşmeyi sürdürmek anlamına geliyor bizim için. Yaz aylarında sahnelerin kapanması alışıldık bir durum olsa da biz bu döngüyü kırmak istedik. Çünkü izleyiciye her koşulda ulaşmak, özellikle gençlere alan açmak, erişimi artırmak ve tiyatroyu herkes için mümkün kılmak bizim için çok değerli. Bu nedenle Askıda Bilet uygulamamızla öğrencileri destekliyor, indirimli bilet uygulamamızla da seyirciyle daha yakın temas kurmaya çalışıyoruz.

Bu kampanya bir davet aslında. Tiyatronun dönüştürücü gücüne, yan yana olmanın iyileştirici etkisine ve dayanışmanın imkânlarına inanan herkesi bu yaz sahnelere bekliyoruz.

Mert Fırat: “Biz Tiyatro Kooperatifi olarak bu durumu, kültür politikalarıyla çözülmesi gereken yapısal bir mesele olarak görüyoruz. Tiyatronun kamusal bir değer olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Ayakta kalmanın yolu ise örgütlü hareket etmekten, dayanışmaktan ve kamu ile özel sektörün ortak sorumluluk aldığı bütüncül bir sistemden geçiyor.”

Tiyatro Kooperatifi olarak en büyük motivasyonlarınız arasında sürdürülebilirlik ve dayanışma yer alıyor. Ekonomik ve sosyal şartların giderek ağırlaştığı bir ortamda, özel tiyatroların ayakta kalması da zorlaşıyor, maliyetler her geçen gün artıyor. Böyle bir ekonomipolitik kriz döneminde özel tiyatrolar nasıl ayakta kalabilir, nasıl bir model uygulanmalı?

Mert Fırat: Ne yazık ki Türkiye’de özel tiyatrolar yalnızca ekonomik krizle değil, yapısal sorunlarla da uzun süredir mücadele ediyor. Bu kırılgan yapı, ekonomik dalgalanmalarla birlikte daha da görünür hale geldi. Gelir-gider dengesi zaten oldukça hassas olan tiyatrolar; artan kira, teknik ekipman, telif, personel ve fatura giderleriyle başa çıkmakta zorlanıyor. Üstelik seyircinin alım gücü de azalıyor. Yani hem üretim maliyetleri artıyor hem de seyirciye ulaşmak zorlaşıyor.

Biz Tiyatro Kooperatifi olarak bu durumu, kültür politikalarıyla çözülmesi gereken yapısal bir mesele olarak görüyoruz. Tiyatronun kamusal bir değer olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Ayakta kalmanın yolu ise örgütlü hareket etmekten, dayanışmaktan ve kamu ile özel sektörün ortak sorumluluk aldığı bütüncül bir sistemden geçiyor.

Sürdürülebilirlik bizim için yalnızca finansal bir terim değil; aynı zamanda ortak akılla üretmek, kaynakları paylaşmak ve birlikte güçlenmek anlamına geliyor.

Bir yandan da sahnelerde ve oynanan oyunlarda niceliksel bir artış bulunuyor. Peki, sizce nitelik açısından tiyatrolarımız ve sahnelenen oyunlar ne durumda?

Mert Fırat: Evet, özellikle son yıllarda ciddi bir niceliksel artış sözkonusu. Daha fazla oyun, daha fazla sahne ve daha fazla genç ekip görüyoruz ki bu çok sevindirici. Ancak bu artışla birlikte nitelik konusunu da dikkatle ele almak gerekiyor. Çünkü üretimin fazlalığı, her zaman niteliğin yükseldiği anlamına gelmiyor.

Tiyatro yalnızca sahneye çıkmak değil, iyi bir metin, güçlü bir yönetmenlik, oyunun sözüne ve derdine sahip çıkan oyuncular ve seyirciyle kurulan sağlam bir bağ demek. Bazen üretim sürecine yeterince zaman tanınmıyor, bazen de destek eksikliği nedeniyle işler aceleye geliyor. Bunun da hem sahne üzerinde hem de izleyici deneyiminde yansımaları oluyor.

Ancak tüm zorluklara rağmen çok yaratıcı, cesur ve özgün işler de sahneleniyor. Genç yazarlar ve yönetmenler yeni diller deniyor, farklı dramaturjilerle risk alıyorlar. Özellikle bağımsız sahnelerde çok değerli deneyler ve araştırmalar görüyoruz. Burada önemli olan şey; bu işleri besleyecek yapısal desteklerin, eleştiri kültürünün ve paylaşım ağlarının gelişmesi.

Nitelik sadece iyi oyun yazmak ya da sahnelemek değil; aynı zamanda düşünsel derinlik, estetik tutarlılık ve toplumsal bağ kurma becerisiyle ilgili. O yüzden biz hem üretimi artırmak hem de niteliği hep birlikte tartışmak zorundayız. Nitelikli tiyatro sadece sektör için değil, toplumun ruh sağlığı için de bir ihtiyaçtır.

Bu sene 62 yeni oyun ve onlarca oyuncu ve yönetmenin, sahne tasarımı ve işık tasarımcılarının da yer bulduğu bir festival gerçekleşti DasDas’ta, her yıl da tekrar edecek. Bu yeni festivalden çıktılar çok değerli. Yeni mezun genç arkadaşımla usta oyuncuların da aynı sahneyi paylaştıkları, 20 dk. içinde biten oyunlardan bazılarını sezon boyu DasDas’ta görmemiz de sözkonusu. “3 oyun 1 bilet” benzeri uygulamalarla alternatif işlere de daha çok yer açmak istiyoruz. Daha çok bir araya geldiğimiz ve bir arada üretmeyi ve seyretmeyi öncelediğimiz nice festivallere.

mert fırat
Mert Fırat

Öte yandan tiyatro ekosistemi büyüyor, izleyicilerin de ilgisi var ama ya çok büyük prodüksiyonlu, sponsorlu işler sahneleniyor ya da küçük çaplı, tek kişilik oyunlar. Buna dair düşünceleriniz neler?

Mert Fırat: Tiyatro ekosisteminde hem büyük prodüksiyonların hem de küçük ve daha minimal yapıların bir arada var olması, sanatın çeşitliliği açısından çok kıymetli. Tiyatro Kooperatifi olarak biz, bu farklı ölçeklerdeki yapımların birbirini tamamladığına inanıyoruz. Büyük prodüksiyonlar sponsorluklarla daha geniş kitlelere ulaşma fırsatı sunarken küçük ve deneysel oyunlar, özgün anlatımlar ve alternatif sesler için vazgeçilmez bir alan yaratıyor.

Ancak asıl önemli olan bu çeşitliliğin sürdürülebilirliğidir. Farklı türde yapımların sahne bulabilmesi ve eşit fırsatlara sahip olması gerekiyor. Bu noktada özel tiyatroların desteklenmesi, sahne ve finansal kaynaklara adil erişimin sağlanması kritik öneme sahip. Böylece hem izleyiciler daha geniş bir repertuvara ulaşabilir hem de tiyatro alanı yaratıcı ve ekonomik açıdan güçlü kalabilir. Bizim için tiyatronun gerçek gücü, farklı seslerin ve hikâyelerin bir arada hayat bulabilmesinde saklı.

Türkiye’deki hayat pahalılığını göz önünde bulundurunca özel tiyatrolar ne kadar ulaşılabilir? Doğrusu benzer bir durum müzik sektöründe de geçerli. Önemli birçok yabancı müzisyen, grup konser vermek için Türkiye’ye geliyor ama öğrenciler ya da dar gelir grubunda olan kişiler birçok şeyden feragat ederek veya çok seçici davranarak bu konserlerden bazılarına gidebiliyor. Bununla ilgili neler söylersiniz?

Mert Fırat: Çok haklısınız. Sanatın her alanında, özellikle sahne sanatlarında yaşanan erişim sorunu sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir eşitsizlik meselesi. Türkiye’de hayat pahalılığı, gençler ve dar gelirli kesimler için temel ihtiyaçlara ulaşımı bile zorlarken sanata erişim neredeyse bir lüks haline geliyor. Oysa biz sanatı bir ayrıcalık değil, herkesin hakkı olarak görüyoruz. Bu nedenle Tiyatro Kooperatifi olarak, özellikle de “Bu Yaz Sahnelerimizi Kapatmıyoruz” kampanyasıyla insanların tiyatroya erişimini korumayı hedefliyoruz.

Kendi imkânlarımızı seferber etmenin yanında kamunun da bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Sanata herkesin erişebildiği bir ülke sadece kültürel değil, toplumsal açıdan da daha sağlıklı bir geleceğe işaret eder. Bu yüzden hem üretmeye hem de birlikte üretmenin yollarını açmaya devam edeceğiz.

Elbette işin bir de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafı var. Devlet tarafından sağlanan destekler ne kadar yardımcı oluyor?

Mert Fırat: Devlet destekleri tiyatro alanında elbette çok önemli ancak mevcut yapısıyla yeterli olmaktan oldukça uzak. Özel tiyatrolar hâlâ “tacir” statüsünde değerlendiriliyor ve bu durum ağır vergi yükleri, SGK primleri ve sahne kiraları gibi birçok maliyetin altında ezilmelerine yol açıyor. Oysa sahne sanatlarının bir kamu hizmeti olduğuna inanıyoruz.

Tiyatro Kooperatifi olarak uzun süredir özel tiyatroların özgün yapısına uygun bir yasal statü oluşturulmasını, vergi ve sigorta teşviklerinin sağlanmasını ve sponsorluk sisteminin kolaylaştırılmasını savunuyoruz. Çünkü sanatın sürdürülebilirliği yalnızca sanatçının değil, toplumun da meselesidir.

Siz bir oyuncu olarak sosyopolitik konularda konuşmaktan çekinmeyen bir isimsiniz. Birçok konuda fikirlerinizi açıkça dile getirmeye çalışıyorsunuz. Bunun kamusal bir sorumluluk olduğunu ve bundan ötürü bedeller ödediğinizi düşünüyor musunuz?

Mert Fırat: Evet, bu herkes için bir kamusal sorumluluk. Sanatçılar, kazandıkları manevi ve maddi değeri topluma bu şekilde geri verir. Elbette herkesin aynı fikirde olması gerekmez; farklı politik argümanlarla fikir beyan etmek her yurttaş gibi sanatçıların da hakkıdır. Gönül ister ki yapıcı eleştiriler her zaman karşılık bulsun. Ancak sanatçının, kültürün ve güncelin tam ortasında, geçmişin değerli mirasını cebine koyarak hafızayı canlı tutması doğaldır.

İnsan, doğduğu andan itibaren mensubu olduğu coğrafya, topluluk, soyadı hatta soluduğu hava itibarıyla bile politik bir varlıktır. Apolitiklik talebi çoğu zaman katılımı beklenmeyen, pasifleştirilmiş bir birey modeliyle ilgilidir. Türkiye’de bugün kimse bedelsiz yaşamıyor. Fikrini dile getirse de getirmese de hepimiz bir biçimde aynı bedeli ödüyoruz. Sadece bazıları bunu daha geç farkediyor.

TV’ye geçecek olursak, sizi bir süredir TV ekranlarında görmüyoruz. Son olarak Bir Derdim Var dizisinde rol aldınız ama uzun soluklu bir iş olmadı. Dünyaya en çok dizi ihraç eden ülkelerden biriyiz. TV sektörümüzü yapısal olarak nasıl görüyorsunuz, sizce dijital platformlar nasıl bir kırılma yarattı?

Mert Fırat: Aslında sadece 1,5 yıldır ulusal kanallarda yer almıyorum. Şu sıralar bir dijital platform projesi üzerinde çalışıyorum. Ayrıca 2025 yılı içinde iki farklı filmde rol aldım.

Dijital platformlar, Türkiye’deki işlerin daha nitelikli olması için bir umutla başladı. Başlarda alternatif projelere destek veren bir yapıdaydılar. Ancak zamanla tüm içerikler birbirine benzemeye başladı. Yine de sektöre önemli katkılar sundular: Rekabeti artırdılar, ön hazırlık ve proje geliştirme süreçlerinin daha titizlikle yürütüldüğü işler ortaya çıktı. Öte yandan sinema sektörünün geri plana atılmasına da neden oldular.

Amerika ve Kore örneklerinde olduğu gibi, ekonomik koşullar iyileştiğinde Türkiye’de de sinema izleyicisinin geri döneceğine inanıyorum. Yapımcıların daha fazla risk alacağı, kaliteli işlerin sinema salonlarını yeniden dolduracağı günler gelecektir.

Mert Fırat

Sinemalara da yeni bir filmle dönmeye hazırlanıyorsunuz. Hüseyin Karabey’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği Hakikatin Ölümü’nde rol alıyorsunuz. Film önümüzdeki yıl vizyonda olacak. Bizi nasıl bir film bekliyor? Sinema konusunda artık daha seçici mi davranıyorsunuz yoksa tiyatrodan vakit mi kalmıyor?

Mert Fırat: Karanlık bir dönemi aydınlatan büyük ve karmaşık bir olayı, sade ama derinlikli bir anlatımla ele alan bir senaryo var elimizde. Hasan Öztoprak’ın yazdığı eser, Hüseyin Karabey’in ellerinde herkesin soluksuz izleyeceği bir filme dönüşüyor.

Mehmet Günsür gibi bir oyuncuyla bir araya gelmek büyük bir şans. Ortak hayallerimizin kesiştiği, birlikte üretmekten keyif aldığım bir dostluk kurduk. Oyuncu arkadaşlarım Ümit Çırak, Emre Yıldızlar, Yağmur Elif Seber ile çalışmak da aynı şekilde çok keyifliydi benim için. Hüseyin Karabey gibi yaratıcı ve destekleyici bir yönetmenle, Orçun Özkılınç gibi başarılı bir görüntü yönetmeniyle çalışmak ve motive bir ekiple bu işi yapmak çok kıymetliydi.

Ayrıca İsviçreli yönetmen Ufuk Emiroğlu’nun ilk uzun metraj filmi de geliyor. BirFilm ortak yapımcılığında gerçekleşen film, kentsel dönüşüm ve direniş temalarıyla bugünün politik ve sosyolojik atmosferine sert ama anlamlı bir tokat niteliğinde. Psikolojik derinliği ve atmosferiyle çarpıcı bir yapım oldu. Tülin Özen ile birlikte bu sanırım altıncı projemiz. Onunla çalışmak bana her zaman şans ve keyif getirdi. İyi ki oyuncu olmuş dediğim nadir insanlardan biri.

Son olarak aslında sizin senaryosuna katkıda bulunduğunuz Atlıkarınca ve Başka Dilde Aşk gibi önemli filmler var. Hem yazar hem de oyuncu olarak üzerinde çalıştığınız böyle bir senaryo var mı?

Mert Fırat: İlksen Başarır’ın yazdığı yeni bir projeyi heyecanla bekliyorum. Aynı zamanda benim de tamamlamak üzere olduğum iki farklı senaryo var. Umuyorum ki 2025-2026 içinde bu projeleri hem ayrı ayrı hem birlikte hayata geçireceğiz. Bizi izlemeye devam edin. 🙂

Bu röportaj, Episode Dergi’nin 60. sayısında yayımlanmıştır.

Etiketler:
Bu içeriği paylaş
Lisans öğrenimini 2010 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde tamamladı. Akabinde yüksek lisans için Viyana’ya gitti ve 4 yıl kadar Avusturya’da yaşadı. 2015 yılında Türkiye’ye döndü ve çeşitli kültür/sanat dergilerinde, eklerde, bloglarda yazarlık yaptı. Aynı zamanda birçok ajansta da metin ve içerik yazarı olarak çalıştı. Hayatına yazar, yorumcu ve DJ olarak devam ediyor.

Episode Dergi

E-Bülten'imize Abone Olun!

En yeni içeriklerimizden ilk siz haberdar olun! Bültenimize abone olun!

Son Bölümlerimiz...

Podcast

Kritik Eşik – 58: Yabani

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Yabani dizisini konuşuyor.

LISTEN
58. Bölüm
Süre: 7:13

Kritik Eşik – 57: Kirli Sepeti

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Kirli Sepeti'ni konuşuyor.

LISTEN
57. Bölüm
Süre: 11:21

Kritik Eşik – 56: Dilek Taşı

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Dilek Taşı dizisini konuşuyor.

LISTEN
56. Bölüm
Süre: 15:36

Kritik Eşik – 55: Bambaşka Biri

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Bambaşka Biri dizisini konuşuyor.

LISTEN
55. Bölüm
Süre: 19:07

Kritik Eşik – 54: Aile ve Adım Farah Yeni Sezon

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Aile ve Adım Farah'ı konuşuyor.

LISTEN
54. Bölüm
Süre: 18:18

Kritik Eşik – 53: Ömer ve Yargı Yeni Sezon

Episode’un editörleri Özlem Özdemir, Yasemin Şefik ve Engin İnan, Kritik Eşik'in yeni bölümünde Ömer ve Yargı dizilerinin yeni sezonları.

LISTEN
53. Bölüm
Süre: 19:30

Son Bölümlerimiz...

Video

Episode TV’nin Sevilen Programı ‘Oben Budak’la Falan Filan’ Yeni Bölümüyle Yayında

Episode TV’nin sevilen programlarından Oben Budak'la Falan Filan heyecan verici yeni bölümüyle…

‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’nin Yeni Bölümünde Mutluluk Konuşuldu

Episode TV'nin sevilen programlarından Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi'nin 4. bölümü, 8…

Episode TV’nin ‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’ Programının 3. Bölümü Yayınlandı

Bugün yayınlanan Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi 3. bölümünde "Nikahta Keramet Var…

Episode TV’den ‘Deniz Tezuysal ile Kesin Bilgi’ Kendine Has Üslubuyla Devam Ediyor

Episode Dergi YouTube kanalı Episode TV’nin yeni içeriklerinden Deniz Tezuysal ile Kesin…

Mehmet Kurtuluş Episode’a Konuştu

Kurz und schmerzlos (1998), Im Juli (2000), Gegen die Wand (2004) gibi…

Popüler İçerikler

Euphoria 3. Sezon Yayın Tarihi Belli Oldu

HBO'nun tüm dünyayı kasıp kavuran fenomen gençlik serisi Euphoria 3. sezonun yayın…

Editör
Tarafından Editör

E-Bülten'imize Abone Olun!

En yeni içeriklerimizden ilk siz haberdar olun! Bültenimize abone olun!

Çok Okunanlar

‘Task’ Dizisi 2. Sezon Onayını Aldı

Yılın en çarpıcı suç dramalarından biri olan Task 2. sezon onayını aldı.…

Editör
Tarafından Editör
Dizi dünyasının tek adresi: Episode Gelişmeleri takip etmek için yeni sayıyı okumayı unutmayın!