Canlandırdığı tüm karakterlerle empati kurduğunu söyleyen Engin Akyürek, bu kez daha önce oynadıklarına benzemeyen bir karakterle, Osman’la karşımıza çıkıyor. Enfes Bir Akşam’ın merkezinde yer alan Osman; hayattan alacaklı, kendi sınırlarını zorlayan, derinlikli bir karakter. Dizinin prömiyeri öncesinde Engin Akyürek ile bir araya geldik; Osman’ın dünyasını ve merakla beklenen dizinin hikâyesini konuştuk.
Osman karakteri, hayattan alacağı olan, kendi kendini yetiştirmiş, kazandığı her şeyi tırnaklarıyla kazanmış bir karakter. Dizide ona “canavar” deniyor hatta. Fakat zamanla, ters ve kibirli görünen yapısının altında aslında alçakgönüllü, duygusal bir adamı da tanıyoruz. Siz Osman’ı nasıl anlatırsınız?
- Canlandırdığı tüm karakterlerle empati kurduğunu söyleyen Engin Akyürek, bu kez daha önce oynadıklarına benzemeyen bir karakterle, Osman’la karşımıza çıkıyor. Enfes Bir Akşam’ın merkezinde yer alan Osman; hayattan alacaklı, kendi sınırlarını zorlayan, derinlikli bir karakter. Dizinin prömiyeri öncesinde Engin Akyürek ile bir araya geldik; Osman’ın dünyasını ve merakla beklenen dizinin hikâyesini konuştuk.
- Engin Akyürek: “Osman, travmatik bir karakter aslında. Görünen tarafları, geçmişinden uzaklaşmak ve travmalarından kaçmak için kullandığı bir zırh. Devam edebilmek için güçlü olmayı ve bir hedef doğrultusunda ilerlemeyi seçmiş. Görünen yapısının altında duygusal bir adam var ama kaçtığı şeyle barışmak istediğinin farkında değil. Aşk, geçmişiyle ve çocukluğuyla barışmasını sağlayacak belki de…”
Osman, travmatik bir karakter aslında. Görünen tarafları, geçmişinden uzaklaşmak ve travmalarından kaçmak için kullandığı bir zırh. Devam edebilmek için güçlü olmayı ve bir hedef doğrultusunda ilerlemeyi seçmiş. Görünen yapısının altında duygusal bir adam var ama kaçtığı şeyle barışmak istediğinin farkında değil. Aşk, geçmişiyle ve çocukluğuyla barışmasını sağlayacak belki de… Osman hem görünen, hem de görünmeyen taraflarıyla tanıdığımız, bildiğimiz biri hissiyatını veriyor ama bir tarafıyla da yeni şeyler söyleyen postmodern bir karakter olarak tarif edebilirim.
Peki, Osman ve Nihal’in ilişkisini nasıl yorumlarsınız? Tam oldular dediğimiz anda hep işler yeniden sarpa sarıyor. Hem birbirleriyle hem de birbirlerinin yaşam biçimleriyle bir savaş içindeler. Buna rağmen birbirlerine inanılmaz derecede çekiliyorlar. Sizce gerçek hayatta böylesi iki karakter bir arada olabilir, daha doğrusu birlikte kalabilirler miydi?
Bir arada kalabilirler mi, orasını bilemem. Zaten hikâye anlatıcılığı da o tarafla ilgilenmez. Bir film biter ve bu artık seyircinin cevap vereceği onun duygusal sorumluluğu içinde tamamlayacağı bir konu haline dönüşür. Birbirlerinden çok farklı bu iki karakter, aynı dünyanın içinde kendi kozlarını, oyunlarını oynuyor. İkisini birbirlerine çeken bir güç var ve savaşın dozu arttıkça aralarındaki o tutku da güçleniyor. Önyargılarını aşsalar, aynı dili konuşabilecek zekâya ve hayat duygusuna sahipler aslında. Belki de bu çatışma onlara iyi geliyor.

Dizi, adı üstünde Old Money. Hikâyenin güçlü bir ayağı da elbette bu “eski ve yeni para” çatışması üzerine kuruluyor. Old money kavramı ise birkaç yıl önce hayatımıza girdi; önce modayla başladı, şimdi ise neredeyse yaşamın her alanında bir kendini ifade etme biçimine dönüştü, çoğu kişinin olmadığı gibi biri davranması moda oldu. Siz dizinin bu konuyu ele alışı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Senaryo süreci ile başlayan ve sonucunda ortaya çıkan iş, old money konusunu temel bir mesele olarak anlatmıyor. Bunun için çabalamıyor. Bizim bir hikâyemiz var ve hikâye bu evrende geçiyor. Didaktik olmadan izlek bir şekilde bu konuyu anlattığımızı düşünüyorum. Çok güncel bir konu ve belki de önümüzdeki yıllarda kavramsal olarak yerli yerine oturarak yeni çatışmaların konusu olacak.
Engin Akyürek: “Osman, travmatik bir karakter aslında. Görünen tarafları, geçmişinden uzaklaşmak ve travmalarından kaçmak için kullandığı bir zırh. Devam edebilmek için güçlü olmayı ve bir hedef doğrultusunda ilerlemeyi seçmiş. Görünen yapısının altında duygusal bir adam var ama kaçtığı şeyle barışmak istediğinin farkında değil. Aşk, geçmişiyle ve çocukluğuyla barışmasını sağlayacak belki de…”
Engin Bey, sizi bildiğim kadarı ile Aslı Enver ile ilk defa beraber izliyoruz. Ekranda çok iyi bir uyum yakaladığınızı düşünüyorum. Birlikte çalışmak nasıldı, çekimlerden aklınızda kalan bir an var mı?
Aslı’yla çalışmaktan çok mutlu oldum. Oyuncu olarak bir paylaşım içinde bulunmanın dışında, onu insan olarak tanımak da çok kıymetliydi. Aslı, derdi oyunculuk olan ve hikâyenin ne anlatması gerektiğini bilen bir oyuncu. Hâl böyle olunca, oyuncu olarak daha rahat bir çalışma ortamı içinde buluyorsunuz kendinizi… İyi bir oyun dili yakaladığımızı düşünüyorum. Aslı’nın kırmızı elbisesiyle devamlı üşümesini hatırlıyorum. Yazın çekilmesiyi planlanan sahneler kışa kalınca, böyle bir durum ortaya çıktı. Erkek oyuncular olarak daha şanslıydık çünkü ceketlerimiz vardı.

Sektörün önde gelen yapım şirketlerinden TİMS&B’nin Netflix için yaptığı bir dizi bu; Meriç Acemi ve Uluç Bayraktar faktörleri de var tabii. Sizin projeye dâhil olma sürecinizden biraz bahseder misiniz? Senaryoyu ilk okuduğunuzda neler hissettiniz?
Çabasızlığının içindeki gücü ve anlatım dilini çok beğendim. Senaristimizin bunu çok zekice işlediğini düşünüyorum. Güncel bir konu olmasının yanı sıra, oynamadığım bir karakteri oynayacak olmam da beni çok heyecanlandırdı. Bir projenin içinde olurken birçok etken devreye giriyor; Uluç Bayraktar’ın bu dünyayı iyi kuracağını biliyor olmak, iyi bir yapım ekibi tarafından desteklenecek olmak da çok önemliydi. İşini iyi yapan insanlarla çalışmak farklı bir özgürlük alanı yaratıyor.
Karakterinizden devam edecek olursak; seyirci, oldukça karizmatik, zeki, romantik, dolu dolu bir karakter izleyecek. Siz Osman ile nerelerde empati kuruyorsunuz?
Ben oynadığım bütün karakterlerle empati kurarım. Kuramıyorsanız, bir şeyler yolunda gitmiyor demektir. Görünen taraflarının dışında, içindeki çocuğun onunla barışma isteğine elini uzatmaya çalışması diyebilirim. Osman’ın bu çelişkili karakteri, aynı zamanda kaçmaya çalıştığı yere onu geri döndürüyor. Bastırılan her duygu, bir gün katlanarak karşınıza çıkacaktır. Osman’ın durumunda, Nihal sanki içindeki o şişen duygu balonunu patlatıyor.
Yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da büyük bir hayran kitleniz var. Diziyi de dünyanın birçok yerinden izleyici sabırsızlıkla bekliyor. Bu röportaj hem Türkçe hem İngilizce yayımlanacak. Türkiye dışından izleyicilerinize dizi hakkında neler söylemek istersiniz?
Keyif alacakları, merak edecekleri, boğaz manzarası eşliğinde çok evrensel bir aşk hikayesi izleyeceklerini söyleyebilirim. İstanbul’a gelmemiş olan izleyicilerin İstanbul’u, boğazı keşfetmek isteyeceğini düşünüyorum. Bu hikâyenin ana kahramanlarından biri de İstanbul!
Aslı Enver & Meriç Acemi röportajını okumak için buraya tıklayın.