TİMS&B’nin Netflix için hazırladığı yeni dizi Enfes Bir Akşam, 10 Ekim’de izleyiciyle buluştu. Yönetmen koltuğunda Uluç Bayraktar’ın oturduğu yapım; sadece hikâyesiyle değil, sinematografisiyle de dikkat çekiyor. Dizinin gösterimi öncesinde yönetmen Uluç Bayraktar ile bir araya geldik; dizinin ön hazırlık sürecinden görsel atmosferine kadar pek çok konuyu konuştuk.
Merhaba Uluç Bey, öncelikle tebrik ederim. Ortaya senaryosu kadar sinematografisiyle de dikkat çeken bir iş çıkmış. Ön hazırlık sürecinizi sizden dinleyebilir miyiz?
- TİMS&B’nin Netflix için hazırladığı yeni dizi Enfes Bir Akşam, 10 Ekim’de izleyiciyle buluştu. Yönetmen koltuğunda Uluç Bayraktar’ın oturduğu yapım; sadece hikâyesiyle değil, sinematografisiyle de dikkat çekiyor. Dizinin gösterimi öncesinde yönetmen Uluç Bayraktar ile bir araya geldik; dizinin ön hazırlık sürecinden görsel atmosferine kadar pek çok konuyu konuştuk.
- Uluç Bayraktar: “Enfes Bir Akşam, hem atmosferiyle hem karakterleriyle hem de anlattığı hikâye açısından farklı bir iş olduğu için; hikâyeyi senaryo üzerinden olduğu kadar görsel dünya üzerinden de inşa etmeye önem verdik.”
Merhaba, çok teşekkür ederim. Projeye başlarken her projede olduğu gibi oldukça titiz bir ön hazırlık süreci geçirdik. Enfes Bir Akşam, hem atmosferiyle hem karakterleriyle hem de anlattığı hikâye açısından farklı bir iş olduğu için; hikâyeyi senaryo üzerinden olduğu kadar görsel dünya üzerinden de inşa etmeye önem verdik. Senaryo ortaya çıktıktan sonra senaristimiz Meriç Acemi ile toplantılarımız oldu. Meriç, bize nasıl bir dünya kurduğunu anlattı. Karakterlerin geçmişlerini, ilişkilerini, hikâye içindeki yerlerini konuştuk. Daha sonra görüntü yönetmenimiz Feza Çaldıran ile görsel dünyayı nasıl oluşturacağımız üzerine toplantılar yaptık. Sonrasında da bence bu hikâyedeki en önemli sacayağı olan mekan seçimlerini yaptık. Çünkü bu projede mekanların karakterlerle olan ilişkisi çok önemli. Ayrıca, özellikle setten önce Engin ve Aslı ile oyuncu provaları yaptık. Bu çalışma, karakterlerle bağ kurmalarını sağladı. Bu da bizi sette oldukça rahatlattı. Kısacası bu işin senaryosu kadar sinematografisine önem verilmesinin temelinde ön hazırlık sürecinin katkısı çok fazla…

Cast sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?
Enfes Bir Akşam, karakter temelli ve çok katmanlı bir anlatıya sahip bir proje. Bu yüzden cast süreci bizim için sadece oyuncu seçiminden ibaret değildi. Anlattığımız hikâyenin ruhunu anlayıp, bunu ekrana yansıtacak doğru oyuncuları bulmaktı. Bu anlamda, başrollerde Aslı Enver ve Engin Akyürek gibi oyuncularla çalışmak bence hikâyeye büyük derinlik kattı. Aslı’nın zarafeti ile Engin’in dengeli içe dönüklüğü ve duygusal dünyası birleşince güzel bir enerji yakaladığımızı düşünüyorum. Tüm cast seçiminde aynı anlayışı gözettik. Oyunculuk yetenekleri kadar rolün duygusal karşılığını taşıyabilmeleri de önemliydi.
Uluç Bayraktar: “Enfes Bir Akşam, hem atmosferiyle hem karakterleriyle hem de anlattığı hikâye açısından farklı bir iş olduğu için; hikâyeyi senaryo üzerinden olduğu kadar görsel dünya üzerinden de inşa etmeye önem verdik.”
Ben dizinin castının oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Özellikle Engin Bey ve Aslı Hanım rollerine cuk oturmuş. Siz oyuncularla nasıl bir çalışma sürecinden geçtiniz?
Sadece Aslı ve Engin değil, tüm oyuncularımız çok iyi iş çıkardı. Aslı ve Engin daha önceden tanışmıyorlardı. Aralarındaki kimyanın doğru ve hızlı kurulması gerekiyordu. Bu yüzden sete çıkmadan ikisinin bir araya gelmesiyle beraber detaylı bir hazırlık süreci yürüttük. Sadece sahne çalışmaları değil; karakter üzerinden birbirlerini tanımaları, beraber düşünmeleri ve uyum yakalamaları üzerine bir çalışmaydı. Bu da bence sahnelere doğrudan yansıdı.
Bir süredir TİMS&B ile birlikte çalışıyorsunuz. Peki bu proje size ilk geldiğinde neler oldu, nasıl bir başlangıç yaptınız?
Biz Timur’la çok eskiden tanışıyoruz. Asmalı Konak dizisinde ben asistandım, Timur da yapımcıydı. Bu anlamda bir yabancılık hissetmedim. Proje ilk önüme geldiğinde beni etkileyen şey hikâyenin çok katmanlı olması ve karakterlerin derinlikli olmasıydı. Benim daha önce anlatmadığım türden bir hikâye olması da beni cezbetti. Bu tarz bir romantik gerilim daha önce hiç yapmamıştım. Benim için de iyi bir deneyim oldu.

Dizinin yalılarda geçen doğası gereği İstanbul ve Boğaz manzaralarına doyduk. 🙂 Bir arkadaşım “Dizilerde neden İstanbul’u genelde kuş bakışı görürüz?” diye sorduğunda, gerçekten de öyle olduğunu fark etmiştim. Bunun hem kalabalık alanlarda çekim yapmanın zorluğundan hem de şehrin birçok yerinin tabelalarla kaplı olmasından kaynaklandığını öğrendim. Son dönemde özellikle dijital yapımlarda İstanbul’un daha çok yansıtıldığını görüyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Elimizde aslında müthiş bir malzeme var ve siz de projeye çok güzel bir İstanbul dokunuşu katmışsınız.
İstanbul, filmciler için dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bir yandan inanılmaz bir estetiği ve tarihi, diğer yandan da kontrolsüz bir kalabalığı, kaos ve belirsizliği var. Dediğiniz gibi, Enfes Bir Akşam’da anlattığımız hikâye gereği İstanbul, boğaz ve yalılar ana mekanlarımızdı. Bu yüzden de bu dizinin ruhuna uygun olarak güzel, zengin ve estetik bir atmosfer oluştu. Bu anlamda çok mutluyum. Ancak ben İstanbul’un o diğer yüzünü de çok seviyorum. Kalabalık caddeler, tabelalı sokaklar, Eminönü ve Karaköy’ün kaosu, İstiklal Caddesi’nin keşmekeşi. Buralarda çekim yapmak zor olmakla birlikte hayatın çok içinden olduğu için daha doğal ve organik.
Dizi adı üstünde, Old Money. O old money havası dizinin görsel dünyasına da çok iyi yansımış; Nihal’in dünyasıyla Osman’ın dünyası, Engin’in karakterini yansıtan o ev, hepsi karakterleri çok iyi yansıtıyor. Dizinin görsel dünyası üzerine nasıl çalıştınız?
Bilindiği üzere, old money, sadece zengin olma durumu değildir. Yaşam tarzıdır. Nesilden nesile geçen bir durumdur. New money ise sonradan edinilen zenginliktir. Hikâyemiz, romantik bir hikâyeyi anlattığı kadar bu iki kavramın çatışmasını da anlatmaktadır. Birinde emek vardır, diğerinde miras. Dizi bu ikisinin çatışması olarak da okunabilir. Osman’ların güzel bir evleri var ama yukarılarda bir yerde evleri. Deniz kenarında yalıda değil. Nihal’lerin yalısı ise çok eski ve tarihi bir yalı. Engin’in tarihi yalısı, dört beş kuşaktır Engin’lerin ailesine ait. Osman, bu yüzden Nihal’in yalısını almaya çalışıyor. Osman’ların yalısı yok, evleri var. Old money-new money çatışması dizideki mekanlarla da anlatılmaya çalışıldı. Umarım başarılı olmuşuzdur.
Dizinin müziklerini de izlerken özellikle not almıştım, size sormak istedim. Bu konudan da biraz bahsedebilir misiniz?
Senaryoda Meriç Acemi’nin not etmiş olduğu müzikleri mümkün mertebe kullanmaya çalıştık. Onlar sahnelere çok iyi uyum sağladı. Bunun haricinde dizinin müziklerini yapan Ahmet Kenan Bilgiç de çok iyi iş çıkardı. Ahmet ile müzik kullandığımız her sahne üzerinde tek tek çalıştık. Müzik kullanımının çok başarılı olduğuna inanıyorum. Dizinin kurgu editörü Arzu Volkan’ın müzik anlamında işe çok büyük katkısı oldu. Arzu’yla zaten Netflix’e yaptığımız üçlemede de (İyi Adamın 10 Günü, Kötü Adamın 10 Günü, Meraklı Adamın 10 Günü) beraber çalışmıştık. Oradaki müzik çalışmamızın da mimarı, burada olduğu gibi Arzu’dur.
Son olarak, dizinin son sahnesini hiç böyle beklemiyordum. ☺ 2. sezonun geleceğini anlıyorum, doğru mu? Eğer doğruysa, gelecek sezonun çekimleri başladı mı? Ne zaman izleyebileceğiz?
Şu an için tüm heyecanımız bu sezona odaklanıyor. Bu konuyla ilgili daha fazla açıklamayı zamanı geldiğinde Netflix ekibi yapacaktır.
Engin Akyürek röportajını okumak için buraya tıklayın.
Aslı Enver & Meriç Acemi röportajını okumak için buraya tıklayın.