Bu Diziye Bu Oyun #4: Hamlet

 Bu Diziye Bu Oyun #4: Hamlet

Bu köşede şimdiye kadar hep uzun zamandır ekranlarda olan dizileri ele aldık: House of Cards ve Borgen, Line of Duty, bir de Brooklyn Nine-Nine. İlk defa henüz seyirciyle buluşmamış, hem de yerli bir yapım köşemize konuk olacak: 19 Ekim’de Gain kullanıcılarıyla buluşacak olan Hamlet.

Apple TV+’ın Vakıf uyarlamasını saymazsak son dönemde beni daha çok heyecanlandıran, iple çektiğim bir dizi daha olmadı. Televizyon tarihi birçok William Shakespeare eseri gördü ama yönetmen Kaan Müjdeci, Büyükada’da geçen ve gerçek anlamda olağanüstü bir Hamlet uyarlamasına imza atmış gibi duruyor. Diziden haberiniz olduysa eminim siz de Hamlet’i merakla bekliyorsunuzdur. Üstelik yapımın oyuncu kadrosunda Erdal Beşikçioğlu, Şebnem Bozoklu, Çiğdem Selışık Onat gibi usta isimler bulunuyor; nasıl beklemeyeceksiniz ki! 

Yalnız, “19 Ekim gelmek bilecek mi,” diye kara kara düşünmeyin çünkü şimdi bu köşede, sizleri, Hamlet’le buluşana kadar oyalanacağınız enteresan bir oyunla tanıştıracağım: Elsinore

Elsinore: Hamlet evreninde gizemli bir macera

Golden Glitch tarafından geliştirilip 2019 yılında piyasaya sürülen Elsinore, adını Hamlet’in kalesinden alıyor ve bizleri bu kalede bir zaman döngüsü macerasına sürüklüyor. Hamlet oyununun baş karakterlerinden Ophelia’yı canlandırdığımız ‘point-and-click’ türündeki Elsinore’de hayat kurtarmaya çalışıyoruz. Nasıl mı? Anlatayım… 

Oyunda Ophelia’ya kaledeki herkesin dört gün içinde öleceği malum oluyor. Ardından Ophelia kendisini dört günlük bir döngünün içinde buluyor; tabii Ophelia ile beraber biz de o döngüye giriyoruz. Amacımız bu dört günü defalarca yaşayarak kaledekilerin ölümünü engellemenin bir yolunu bulmak. Yani aslında William Shakespeare’in hemen herkesin ölümüyle sona eren efsanevi tragedyasının sonunu yeniden yazmaya çalışıyoruz. 

Ophelia’nın ölümleri hariç birbirinden farklı on üç sona sahip olan Elsinore oyununda amacımıza ulaşmak için diğer karakterlere sohbet ediyor, onları manipüle ediyoruz. Ancak bu o kadar kolay olmuyor çünkü ağzımızdan çıkan her bir cümle olayları tahmin edemeyeceğimiz noktalara götürebiliyor. Mesela, herkesin öleceğinin size malum olduğunu söylemeyi deneyin; kendinizi bir akıl hastanesinde bulabilirsiniz! Zavallı Ophelia, sizin yüzünüzden meczup damgası yer. Birilerini ikna etmeye uğraşırken Ophelia’yı tahtalı köye de gönderebilirsiniz. Ancak oynadığınız her döngüde yeni bir şeyler öğrenecek ve bir sonraki döngüde elde etmek istediğiniz sonuca biraz daha yaklaşacaksınız. Eh, zaman döngüsü oyunlarının doğası da bunu emrediyor zaten. 

Hamlet

Fakat Elsinore’yi oynamaya niyetiniz varsa şunu bilin: Bu oyunun keyfi onu bitirme başarısını göstermekte değil onu oynarken yaşadığınız deneyimde yatıyor. William Shakespeare’in unutulmaz karakterlerinin yaşamına ve Hamlet evrenine konuk olmak, hele bir tiyatro severseniz eşsiz bir zevk. Üstelik izometrik bir kamera açısı sunan Elsinore, sevimli grafikleriyle de sizi içine hemencecik çekecektir. 

Bununla beraber, eğer ağır ilerleyen hikâyelerle aranız yoksa ne kadar esaslı bir Shakespeare meraklısı olursanız olun Elsinore’nin size sıkıcı gelme ihtimali pek yüksek. Son derece basit bir point-and-click oynanışına sahip Elsinore’de oyuncu olarak diyalog kurmak dışında pek bir aksiyona girmiyorsunuz. Ancak oyunun temel derdi sizi çok zorlamaktan ziyade size keyifli bir deneyim yaşatmak ve sıkı bir hikaye anlatmak olduğundan herhalde, oynanış noktasında size yardımcı da oluyor. Örneğin, bir döngüden diğerine geçerken önceki döngüde öğrendiğiniz dedikoduları ya da edindiğiniz tanıklıkları unutmuyorsunuz. Yani, karakteriniz Ophelia yeni bir dört güne her uyandığında önceki dört günde olan biteni hatırlıyor ve bundan sonraki diyaloglar da hatırladıklarınıza göre şekillenebiliyor. 

Hamlet

Toparlamak gerekirse, Gain’in Hamlet dizisini büyük merakla bekliyoruz. Henüz önümüzde yaklaşık 20 gün var ve bu sırada bizi oyalayacak bir şeyler bulmazsak çat diye çatlarız. Çatlar mıyız? Ben çatlayabilirim, o yüzden Elsinore oyununa daldım ve pişman olmadım. Siz de çatlarsanız, siz de dalın; pişman olmazsınız!

Onur Bayrakçeken

1994 yılında İstanbul'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Annesinin başucunda okuduğu kitaplarla okumayı, ilkokul hocasının teşvikiyle yazmayı sevdi. İflah olmaz bir müzik tutkunu. İki şiir kitabı var (devrilmiş fil hüznü, devingen gömüt), bir de "Prekazi: Vurdu, Gol Oldu!" (Mylos Kitap, 2019) nehir söyleşi kitabını hazırladı.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir